Gelecekleri çalınan gençlerin meydan okuması: Erdoğan’ın bir geleceği yok
Gençlik, barikatları aşarak sadece meydanları değil, siyasetin yönünü de değiştirdi. 19 Mart’tan bu yana süren direnişleri tek adam rejimine karşı umudu ve cesareti büyüttü. Birleşik bir gençlik hareketinin doğuşunu da müjdeledi.

Öncü DURMUŞ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptalini takiben başlatılan İBB’ye yönelik operasyonlar kapsamında gerçekleşen tutuklamaların ardından ülkede yeni bir eşik aşıldı.
O günden bu güne meselenin sadece İmamoğlu olmadığı, demokratik bir ülke talebinin halkın isyanı ile bütünleştiği de bu zamana kadar yapılan değerlendirmelerin başında geldi.
Rejim açısından bu eşik, seçimlerin göstermelik yapıldığı, tek adamın özellikle ABD’den alınan icazetle kurumsallaştırılmak istendiği, muhalefetin ne yapıp ne yapmayacağının dahi Saray’dan belirlendiği koşulları hâkim kılmanın bir adımı olarak görüldü.
Yaşananların halk açısından görünümü ise bunun çok daha fazlası oldu. Ülkede ‘tek adamı istemiyoruz’ talebiyle sadece seçim dönemleri birleşebilen toplumun büyük çoğunluğu, bu kez hayatın her alanını “ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganıyla doldurabildi. Mahalleler, meydanlar milyonlarca insanın sesleriyle yankılandı.

19 Mart’tan bugüne tüm yaşananların en kısa özeti bu. Şimdi daha kararlı bir şekilde, daha fazla cesaretlenen kitlelerin mücadeleyi büyütme isteği ülkenin geleceğini şekillendirecek yegâne güç olarak ortada.
Peki, şimdi her şeyin başına gidersek, Erdoğan’ın belki de en çok korktuğu, halkın bu değiştirici gücü ‘Nasıl ortaya çıktı’ diye bir soru sorsak şüphesiz toplumun büyük bir çoğunluğu gençleri gösterecektir.
Meydanlarda sık sık atılan ‘AKP mezara halk iktidara’ sloganı yarınlarımızda vücut bulduğu vakit, tarihin sayfalarında yerini alacak ilk fotoğraf İstanbul Üniversitesi’nde toplanan binlerce öğrencinin o barikatı yıktığı an olacak.
BU GENÇLER NEYİ VAR ETTİ?
Öyleyse 19 Mart’tan bugüne gençlerin neyi başardığını biz de tarihe bir not olarak düşelim.
1- Umudu var ettiler
Her şeyden önce öğrencilerin yıktığı o barikat, memleketin dört bir köşesinde çok uzun zaman sonra başka bir umudu yarattı. Yıkılmaya ramak kalmış ancak çeşitli manevralarla, dışarıdan desteklerle ayakta kalmayı başarmış bir tek adamın karşısında; kendisini kurtarıcı bekleyen bir konumda bulan halka, siyasetin öznesi olabileceğini gösterdiler. Devletin olanca gücünü elinde tutan bu rejime karşı çıkış, toplumun tamamının moral depolamasına sebep olurken gençler belki de Erdoğan’ın dediği gibi ‘Macunu tüpten çıkardılar’. Barikatı yıkma inançlarını tek adamın da yıkılacağı inancına dönüştürebildiler.
2- Rejimin meşruiyetini alaşağı ettiler
Rejimin kuruluşunu ülkede adım adım işleyen, bunu da türlü baskı araçlarıyla, güvenlikçi politikalarla, yasaklarla sağlayan, yeri geldiğinde halka doğrudan saldıran bu iktidar blokunun aslında hiçbir yetkisinin kalmadığını gösterdiler. Halkı karşısına alarak ülkeyi yönetmeye çalışanlara ‘sizin hiçbir meşruiyetiniz’ yok mesajını en güçlü şekilde verdiler. Üniversitelerde kulüpleri kapatan, eylem etkinlikleri yasaklayan, en ufak bir itiraz dalgasına karşı konuşlandırılan Özel Güvenlik Birimleri (ÖGB) ile sindirilmeye çalışan tüm arkadaşlarını harekete geçirebildiler. ‘Artık yeter’ sesleri hep vardı belki ama bu kez o sesleri birleştirebildiler. Önce okullarını direniş alanlarına çevirdiler. Ardından valiliklerin çıkarttığı eylem yasağını yırtıp attılar. Rejimin ‘hukukunu’ tanımadıklarını ‘Sabah boykottayız akşam sokakta’ sloganı ile ilan ettiler.
3- Muhalefetin ruhunu değiştirdiler
Gençlerin bu süreçteki en büyük etkilerinden birisi de muhalefeti harekete geçmeye zorlamaları oldu. Rejimin kurulum ve gelişim süreçlerinde kritik hataları olan, bütün kurtuluşu sandık siyasetine odaklayan, rejime karşı kürsü konuşmalarından öteye gidemeyen muhalefet hattına sokağın yolunu açtılar. ‘Mitinge değil eyleme geldik’ sloganlarıyla sokağın dönüştürücü gücünü de tüm ülkeye göstermiş oldular. Nitekim sadece CHP’nin izlediği hatta bakacak olursak bile neredeyse tüm muhalefeti kollarından tutup sarsmayı başardılar. Oynadıkları öncü rol, birbiri ardına hayata geçirdikleri eylemleri, dinamik yapıları bayram döneminin suskunluğunda bile Saray’dakileri tedirgin etmeye yetti. Sadece bir afişle başlattıkları 2 Nisan Boykotuna Özel de destek verince gece yarısı canlı yayınlara katılan bakanlar, AVM’lerde alışveriş poşetleriyle poz veren vekiller, Erdoğan ve Bahçeli ikilisinin boykotu hedef alan açıklamaları birbiri ardını izledi. Gençlerin eylemleri muhalefete kılavuz niteliği haline geldi.
4- Deli gömleği yırtıp atıldı
Siyasal İslamcı tek adam rejiminin yıllardır hedef aldığı hak ve özgürlükler de gençliğin bir başka barikatı oldu. Özellikle eğitim alanında yayılmak istenen gericiliğe, okulların niteliksizleştirilmesine, mahrum bırakıldıkları geleceksizliğe karşı “Bu rejimi biz yeneceğiz” iradesini ortaya koydular. Gözaltına alınan, tutuklanan arkadaşlarını arkada bırakmayacaklarını söyleyen gençler korkuyu da bu süreçte bir kenara bıraktı. Erdoğan’ın dindar ve kindar nesil projesinin tutmadığı belki hep biliniyordu ancak gençler sadece 20 gün gibi kısa bir sürede Saray yönetiminin bütün dünyasını kararttı, deli gömleği yırtıp atıldı.
5- Birleşik bir öğrenci hareketinin gücü ortaya çıktı
68 kuşağından 78’lere 90’lardan Gezi’ye kadar ülkenin her bir köşe taşında izleri bulunan gençlik hareketlerinin unutturulmaya çalışıldığı, rejim tarafından marjinalize edildiği koşullarda gençler bir kez daha birlikte olmanın gücünü ortaya çıkardı. Sokulmak istenilen x,y,z kalıplarını da bir anda söküp atarlarken Gezi’de hiç bulunmayan bu gençler, iktidara yeni bir Gezi korkusu aşıladı. Tarihi, ‘Gezi’deki teröristler’, ‘geçmişteki marjinaller’ diye yeniden yazmaya çalışan bu iktidarı kazdığı kuyuya düşürdüler. Şimdi dün Kadıköy’de bir kez daha görüldü ki Gezi’nin gölgesi üzerlerinde geçmişin izini de takip ediyorlar. Ama bugün sahne onların ve kendi hikâyelerini yaratacaklar.
Birlikte olmanın gücünü fark ettiler bir kere. Öyleyse bu köhnemiş rejimin sahiplerine tekrarlamaktan bıkmayacağımız bir soru bırakalım: Nasıl yenebilirsiniz ki?