Google Play Store
App Store

Teknolojinin dönüştürdüğü bir toplumu bir çiftin yaşamı ile işleyen ‘Override’, kapitalizmi ve ötekileştirmeyi sorguluyor. Oyuncu Ceyla Odman “Ötekileştirdiğin her şey sensin ve o anda artık sen de bir ötekisin” diyor.

Gelecekten biyonik yaşamlar
Fotoğraflar: Çiğdem Akdoğan

Deniz Burak BAYRAK

Teknolojinin yaşamımızı kolaylaştırdığı bir gerçek. Öte yandan da bir bağımlılığa dönüştüğü noktadayız. Bu bağımlılığa, ‘mükemmel’ olma hâli adına anatomimizi biyonikleştirecek kadar kapıldığımızı düşünelim bir süre? Stacey Gregg’in, DasDas Tiyatro ve OJİ Tiyatro ortak yapımı, ‘Override’ oyunu tam da bu konuyu işliyor.

Fütüristik bir mekânda, yakın geleceği imleyen bir kurgu ‘Override’.

Biyonikleşme kavramı başarılı bir pazarlama politikasından sonra içinden çıkılmaz bir hâl alınca yasaklanan bir ‘robotlaşma’ eylemine dönüşüyor. Kusurlar düzeliyor, eksikler tamamlanıyor, engeller ortadan kalkıyor. Ama devlet eliyle gelen sınırlamalar, ‘canlı bedende teknolojiye hayır’ protestoları, biyonikleşenlerin ötekileştirilmesi ile kaotik bir ortamın var olduğu izlenimi uyanıyor zihinlerimizde.

İNSAN-ROBOT FARKI

Peki Ceyla Odman ile Ercan Ertan’ın takdire şayan bir performansla canlandırdıkları çift, bu hikâyenin neresinde?

Ceyla Odman’ın canlandırdığı kadın karakterin annesinin ölümüyle ortaya çıkan bir rapor çiftin arasına kara kedi gibi giriyor. Annenin bedenini teknolojiye bırakmasıyla ortaya çıkan değişimi; kadının erkekten bir şeyler sakladığı, tartışmaların ve sorgulamaların doğduğu bir noktaya kadar ilerliyor. İşte bu noktada insan-robot farkını düşünmeye başlıyoruz.

Oyunun daha önce işlenmemiş bir teması olmasıyla günümüz tiyatro literatürüne yeni ve ilginç kavramlar da ekleniyor: biyonikleşme, insan soykırımı, teknoloji yığını, canlı bedene itaatsizlik gibi.

Ceyla Odman bu kavramlara bakışını şu çarpıcı ifadelerle dile getiriyor: “Her zaman dış dünya iç dünyamızın yansımasıdır. Bu gezegende insanoğlunun asıl benliğini fark etmesi için oluyor her şey. Dolayısıyla ben asla taraf tutmam. Hatta takım bile tutmuyorum Koyun sürüsünden farksız hareket ediyorsan zaten robot gibi biyoniksindir. Senin gibi olmayanı ötekileştirip yok olmasını diliyorsan zaten soykırımı bile isteye yapıyorsundur. Kalp gözün ve duyguların kapalı ise zaten canlı bedene itaatsizliği çoktan yapıyorsundur.”

Erkek karakter oyunda biyonikleşenler için ‘iğrenç’ ifadesini kullanıyor. Bu da günümüz toplumunda ayrımcılığa uğrayan kesimleri akla getiriyor.

Oyunun ötekileştirme konusunu ele alışına ilişkin Ceyla Odman, oyundan bir replikle yanıtına başlıyor: “‘Şu anda bir ekmek kızartma makinesini öpüyor olabilirdin, seni sevdiğini söylese fark eder miydi?’ diyor kadın erkeğe ve adam tiksinerek kaçıyor çünkü bir makineye eliyle bile dokunamayacak kadar büyük fobiye sahip. Sonda nefret ettiği şeyin ta kendisi olduğunu fark etmesi ve ilk defa duygularını dinleyip yaşadığı muazzam dönüşümü beni etkileyen yerlerden oldu. Ötekileştirdiğin her şey sensin ve ötekileştirdiğin anda artık sen de bir ötekisin. Ötekileştirmek bu düalite sistemini besler ve sizi olduğunuz yerde saydırır.”

Ceyla Odman
Fotoğraf: Ayşegül Karacan

MÜKEMMELLİK ALGISI

Oyunda ‘mükemmel oluş’u sorgulatıyor olay örgüsü. Özellikle sosyal medyada ‘mükemmel’ görünme hâli çığrından çıkmış durumda. Mükemmelliğin çok yanlış anlaşılan bir olgu olduğunu kaydeden Odman, “Oyunun sonu ‘İşte şimdi her şey mükemmel’ diye bitiyor ve seyirci o ‘mükemmel’ zannedilen şeyin içindeki zavallılığı görüyor. Mükemmellik paketinin içinde aslında mükemmel olmama olgusu da var bana göre. Mükemmellik kusursuzluk demek değil, kusurlarınla bir bütün olma ve kendini olduğun gibi kabul edip razı olma hâli aslında. Günümüzde herkes paketini mükemmelleştirmeye çalışıyor estetiklerle ama içsel çalışma olmadan sen istersen kutu bebeği gibi ol, mutsuz olursun. Arabanın içi pis olduktan sonra istersen kırmızı Ferrari kullan boş” diyor.

Ticarileşme, arsızca para kazanma hevesi, kâr ekonomisi, reklam gibi kapitalizmin çarkını döndüren kavramlar günümüzde yoksulluğu derinleştirirken oyundaki belirsiz-yakın geleceği imleyen zamanda da bunlardan kurtulamayacağız gibi görünüyor. “İnsan bilinci gelişir; bu sistem değişir. Sonuca bakmam o sonucu doğuran ne, ona bakarım. Kendini bilen ihtiyaçlarını bilir” diye ekliyor Odman.Odman ve Ertan özellikle duyguların izleyenlere geçişinde üstün bir performansa imza atıyorlar. Sonu ise oldukça sürprizli; tipten karaktere geçişi gözlemlemek izleyenler olarak bizi de memnun ediyor. ‘Override’, işlediği konu gibi fütüristik dekoru, ışığı ve müziğiyle de önemli bir oyun. Yönetmen Taner Tunçay, dekor/ışık tasarımı Cem Yılmazer ve müzik/ses tasarımında Ferit Odman isimlerini görüyoruz. Oyun birçok ödüle sahip. Kazandığı bu ödüllere, en son, 49’uncu İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri’nde ‘Yılın En Başarılı Oyun Müziği’ ödülünü de ekledi. Oyunu 15 ve 20 Ocak’ta, saat 21.00’de DasDas’ta izleyebilirsiniz.