Kitaplarda çocuğun mevcut ihtiyacına değil çocuğun gelecekte oluşması arzu edilen kapasitesine yöneliriz. Oysa kitap seçerken referanslarımızdan biri de çocuğun şu anda neye ihtiyacı olduğu olmalıdır

Gelenekselden moderne: Çocuklara ne anlatmalı?

HATİCE KAPUSUZ*

Çoğumuzun çocuklara kitap seçerken; şiddet içermesin, değerlerimize uygun olsun, öğretici olsun, cinsiyetçi olmasın şeklinde bir kriter listesi vardır. Kitap zihinlerimizde bilgi kaynağı olarak kodlandığından, başka birçok şeyde olmadığı kadar titizleniriz bu konuda. Öte yandan dikkatimizi çocuğu doğrudan etkileyecek başka şeylere yönlendirmeyiz. Örneğin birçok şiddet unsuru içeren haberler, diziler, bazı çizgi filmler veya hane içinde ya da sokakta gerçekleşen cinsiyetçi, şiddet içeren davranışlar bu dikkatin dışındadır. Doğrudan çocuğu hedeflemeyen davranış ve içerikler çocuklarca algılan(a)mıyor diye düşünürüz. Oysa birçok çocuk yetişkinlerden çok daha dikkatlidir. Etraflarında olup biteni kendilerince algılar ve anlamlandırırlar.

Bu durum yaygın çocuk algısına dayanır ve çocukla ilgili her şeyi biçimlendirir. Çocuğu potansiyeli olan, yaratıcı bir birey olarak görmez ve çocuğun şu anından ziyade geleceğiyle ilgilenir. Hatta zihinlerde çocuk ve gelecek yan yana iki kavram olarak belirir. Bu da çocukla ilgili her şeyin “an”dan koparılmasına neden olur. Bunun en vahim örneğini oyun çağındaki çocukların haftada 7 gün ve onlarca saat tıkıldıkları derslikler, kurslar, etütlerde görebiliriz. Her şey çocuğun geleceği için yatırımdır.

Çocuğun şuanda ki durumunu, ihtiyaçlarını, özlemlerini sormak, izlemek ve takip etmek akıllara gelmez.

Çocuğun “an”dan koparılması elbette çocuk edebiyatını da çocuklara kitap seçme alışkanlığını da biçimlendirir. Kitaplarda çocuğun mevcut ihtiyacına değil çocuğun gelecekte oluşması arzu edilen kapasitesine yöneliriz. Oysa kitap seçerken referanslarımızdan biri de çocuğun şuanda da neye ihtiyacı olduğu olmalıdır.

ANLATININ İŞLEVİ...

Bugünün kültürel ürünleri kadın, erkek, çocuklar için tamamen ayrışmış durumda. Bu kültürel ürünler hedef kitlesini örtük veya görünür bir biçimde biçimlendirmeye çalışır ve ideal forma çağırır. Çocuk kitapları ise bu arzu ve yönlendirme çabasında azımsanmayacak bir öneme sahiptir. Sistemin cinsiyetçi kalıpları, çocuklardan beklentileri, para ve güç algısı hem yazılı hem görsel ürünler tarafından çeşitli biçimlerde içerilir. Anlatının bu yeni işlevi eski anlatıların da değiştirilmesini beraberinde getirmiştir.

DÜŞ GÜCÜ...

Geleneksel anlatıların bir özelliği de köşeli, iyisi, kötüsü başından belli, çok iyi veya kötü karakterlere sahip olmamalarıdır. Bu anlatılar her anlatan ve dinleyenle birlikte biçim değiştirir. Dinleyenin hayal gücü ve hayat deneyimi her seferinde kültürel ürünü yeniden yazar.

gelenekselden-moderne-cocuklara-ne-anlatmali-648277-1.

ÇELİŞKİSİZ HAYAT...

Çocuklara anlatılabilecek konular ise git gide hayattan kopuk hale getiriliyor. Masallardaki ölüm sahneleri kitaplardan çıkarılarak, kurtlar vejetaryenleştiriliyor. Kitaplar sonsuz iyi ve çelişkilerinden arındırılmış kahraman ve prenseslere, değer serilerine bırakılıyor.

Çocuklara hayattan, düşten ve düş gücünden kopuk olmayan bir edebiyat sunmak elbette mümkün. Birlikte hayal etmek, kendi anılarını hikayeleştirmek ve eldeki kitapları yeniden yazmak, sonlarını değiştirmek bile mümkün.

HATIRLATMA NİYETİNE...

Çocukla ilgili kaygıları taşırken asıl sorunlu olanın yetişkin dünyası olduğunu hatırlamakta fayda var. Ursula K. LeGuin:

“Fantazi elbette hakikidir. Olgulara dayanmaz, ama hakikidir. Çocuklar bilir bunu, bu yüzden yetişkinler fantaziden korkarlar. Çünkü fantazideki hakikatin, yaşamaya mecbur edildikleri ve kabullendikleri hayatın sahteliğine, kofluğuna, gereksizliğine, sıradanlığıyla yüzleştirmesini istemezler.” diyor.

Bu sebeple öğretmek yerine birlikte öğrenmeye ve düşlemeye inanmak, zaman zaman kendimizi düşlerin içine bırakmaya şans vermeliyiz.

Çocuk kitabı seçerken;

>>Klasik masalların orijinal derlemelerini tercih etmek,
>>Ana kahramanın cinsiyetinde; kız/oğlan, erkek/kadın kahraman; dengesine dikkat etmek
>>Kitaplıkta sessiz kitaplara yer vermek,
>>Kitap okumayı etkileşimli hale getirmek;
>>Bir değeri dikte eden değil soru soran felsefe ve değer serilerini tercih etmek,
>>Yaratıcı kitaplara raflarda yer açmak, gibi yeni kriterler edinebiliriz.

Düşünüz, düş gücünüz bol olsun…

*Çocuk hakları aktivisti