Sıcak günlere girerken enerji-politik ortamda da hava hızla ısınmakta, sular kaynamakta. Siyasi arenada yıl sonuna doğru çok hızlı gelişmeler beklenebilir. Bu da enerji-politik gelişmeleri mutlaka etkileyecektir

Gemi su alırken...

Nisan ayı içerisinde Anayasa referandumu ‘sonuçlandı.’ Erdoğan’ın ipleri eline aldığı dominant/otoriter duruma bir şekilde resmiyet kazandırılmış oldu. Ancak bu gelişmenin de AKP’nin tükenmesine çare olamayacağı ortada. AKP hızla eriyen, yok olmaya mahkûm bir parti.

9-10 Mayıs tarihlerinde, Ankara’da Enerji Ticareti Derneği (ETD) tarafından düzenlenen ‘Öngörülebilir Bir Elektrik Piyasası İçin Stratejik Yol Haritası Çalıştayı’nda yapılan konuşmalar da bu duruma işaret eder biçimdeydi. ETD Yönetim Kurulu Başkanı Birol Ergüven’in “ ...Bugün serbest tüketicilerin tamamı için bu uygulamaya geçilmesi mümkündür. Ancak gerekirse, bir nevi deneme mahiyetinde, tüketimin yüzde 60’ını kapsayan tüketiciler için uygulanarak da başlanabilir. Bu gelişme, öngörülebilir serbest enerji piyasası için önümüzde ulaşmamız gereken en önemli hedeftir. Bu hedefe ulaşmak, özel sektörün öngörü kabiliyetini artıracak ve bugün problem gibi görünen birçok zorluğun kendiliğinden aşılmasını da sağlayacaktır. Bunu yapmak için gerekli tüm şartlara sektör oyuncuları ve piyasa ulaşmıştır. Bugün bunu yapamaz isek gelecekte bu şartları bir daha bulamayabiliriz. Bu altın fırsatı kaçırmayalım” şeklindeki konuşmasından da anlaşılacağı üzere, batan gemiden ne kaldırabilirsek kârdır anlayışı çok net ortada.


Faturalara bir kalem daha: YEDF
Batan geminin mallarına yönelik hamleler, bu hafta sonu, 25-26 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul ‘da, Avrupa Enerji Borsaları Birliği (EUROPEX) Genel Kurulu EPİAŞ’ın ev sahipliğinde gerçekleşecek 2. Enerji Ticareti ve Tedariki Zirvesi ISTRADE 2017 ile ivme kazandırılarak sürmekte.

Bir taraftan bu hamleler yapılırken diğer taraftan da enerjide özel sektör, devlet eliyle halkın sırtından beslenmekte. Elektrik faturalarındaki TRT payından sanayici muaf tutulurken 1,5 milyonluk meblağ halkın sırtına yüklenmekte.

Bununla da bitmiyor; organize sanayi bölgelerindeki sanayicilere de enerji desteği sağlanacak.

Biti mi? Hayır.

Doymak bilmeyen sermaye şimdi de yenilenebilir yatırımlara ek destek istiyor. Kaynak olarak da vatandaşın zaten ödemekte zorlandığı elektrik faturaları gündemde. Sözün özü faturalara bir kalem daha eklenecek; “yenilenebilir enerji destek fonu (YEDF) payı.”

Öte yandan madenlerde altyapının hazırlanarak özel sektöre sunulması ile devlet çevre katliamında daha fazla rol almaya başlıyor. Hal böyle olunca da özel sektör katliamda daha da pervasızlaşıyor. Son örneği Yatağan Turgut köylülerinin başına gelenler...

Yeni zamlar kaçınılmaz
Enerjide sade vatandaş olarak cebimize yönelik saldırı bitmek bilmiyor. Dünya ölçeğinde düşen petrol fiyatlarına rağmen, bizde ısrarla istikrarlı bir biçimde yükselen akaryakıt ve doğalgaz fiyatlarına bu sütunlarda sık sık değinmekteyim. Önümüzdeki günlerde yükselme eğilimi gösteren petrol fiyatları ile birlikte yeni zamların arka arkaya gelmesi kaçınılmaz olacak. Geçen hafta benzine 6, dizele ise 7 kuruşluk zam bunun ilk sinyalleri. Artık iki ileri bir geri durumunun da dışına çıkacağız. Yani pompa fiyatları 6 hatta 7 liralara doğru hızla tırmanacak.

Vatandaş olarak biz öderken devlet vergilerden dolayı biraz olsun kazanacak ve bu bize tekrar olumlu bir biçimde dönecek mi? Çok zor. Daha önce de yazmıştım. Irak petrolünün tankerlerle taşınması sonucu devlet kasasına girecek meblağ malum kişilerin cebine gitmekte. Diğer yandan kaçağı önlemek için yapılan yeni hamlelerden de anlıyoruz ki, kaçak akaryakıt sorunu ivme kazanarak devam etmekte. Dolayısıyla maliye ile birlikte biz vatandaşlar da kaybetmekteyiz.

Peki, kim kazanmakta?
Daha net yazarsak ‘başkan’ın mahkemeleri, yeni atanan hâkim ve savcılar tepemizde kargalar gibi beklemekte. Lâkin adres belli, siz anladınız onu; malum kişi diyelim geçelim.

Ya öteleme ya oyalama taktiği
Birkaç kelime de Akdeniz’de yaşanan son gelişmeler üzerine edelim. 26 Nisan’da İsrail Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İşler Başkanı Yaffa Ben-Ari’nin Ankara ziyaretinden sonra, mayıs ortasında İsrail’e TİM ziyareti gerçekleşti. Bir rivayete göre İsrail -Türkiye doğalgaz anlaşmasının eli kulağında. Lakin henüz çözülmemiş sorunlar var. İsrail Enerji özel temsilcisi Ron Adam’a göre, Kıbrıs sorununun anlaşmadan önce çözülmesi gerekiyor.

Bu olası mı?
Yakın gelecekte zor görünüyor. Referandum sonrası gelişmelere göre iki durum söz konusu gibi. Ya sorunlar 2019 sonuna ötelenecek ve oyalama taktiği uygulanacak. ( Bu arada Barbaros’tan mehter marşı konserleri devam edecek.)

Ya da AKP gemisinin su alması hızlanırsa, erken seçim gündeme gelecek ve süreç de hızlandırılacak. Her halükârda anlaşma ve anlaşmalar için nerden baksanız daha birkaç yıl beklemek gerektiği gözükmekte.
Sıcak günlere girerken enerji-politik ortamda da hava hızla ısınmakta, sular kaynamakta. Siyasi arenada kısa erimde –yıl sonuna doğru- çok hızlı gelişmeler beklenebilir. Bu da enerji-politik gelişmeleri mutlaka etkileyecektir. Bekleyelim görelim.

Tabii bu lafın gelişi, doğrusu: Beklemeyelim, olabildiğince müdahale edelim...