Gemi su almaya devam ediyor: Şamil Tayyar, Bülent Arınç’a sataştı
AKP’li Şamil Tayyar, katıldığı televizyon programında Erdoğan ile ilgili gelen soruya “Beni kodese mi tıkayacaksınız” cümlesiyle sona eren bir fıkrayla yanıt veren Bülent Arınç’a yüklendi. Tayyar, “Liderine güvenmiyorsan, konuşunca kodese tıkacağını düşünüyorsan AK Parti’de niye duruyorsun?” diye sordu.
AKP MKYK Üyesi Şamil Tayyar, eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve eski Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’a Twitter’dan yüklendi.
Bülent Arınç’ın katıldığı televizyon programında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili soruya manidar bir fıkrayla karşılık vermesine tepki gösteren Şamil Tayyar, “Yorumlardan, mesajlardan anlıyorum ki son twitim pek anlaşılmamış. Açalım o vakit. Muhtereme diyorum ki; liderine güvenmiyorsan, konuşunca kodese tıkacağını düşünüyorsan AK Parti’de niye duruyorsun?” ifadesini kullandı.
Yorumlardan, mesajlardan anlıyorum ki son twitim pek anlaşılmamış.
— Şamil Tayyar (@samiltayyar27) October 19, 2021
Açalım o vakit.
muhtereme diyorumki; ‘liderine güvenmiyorsan, konuşunca kodese tıkacağını düşünüyorsan AK Parti’de niye duruyorsun?’ pic.twitter.com/cMri3KCGDh
Tayyar, anlaşılmadığını söylediği tweetinde ise “Bir parti çatısı altındaysanız özgürlüğünüz disiplin kurallarıyla sınırlıdır. Parti disiplini içinde yapıcı eleştiri, meşrudur, demokratiktir. Kimi zaman sınırlar da zorlanabilir. Ama liderinize güvenmiyorsanız, konuşunca kodese tıkacağını düşünüyorsanız, o partide kalmazsanız” demişti.
ARINÇ’IN SÖZLERİ
Bülent Arınç, Erdoğan ile ilişkisine dair konuşmak istemediğini belirterek, “Bence bu büyüklerimizi konuşalım, bu program böyle gitsin, günümüze gelme... Geleyim de beni kodese mi tıkacaksınız demiş adam” dedi. Arınç, şu sözleri sarf etmişti:
“Bence bu büyüklerimizi konuşalım, bu program böyle gitsin, günümüze gelme. Adam Rize’de bir suç işlemiş de İstanbul’a getiriyorlar. Rize misalini vermeyeyim de yanlış anlayanlar çıkabilir. Samsun diyelim isterseniz buna. Rize ve Trabzon’un dışında bir il olsun ki birileri huylanmasın. Anlat bakalım şu olayı diyor, karşısındaki adam. Çıktık diyor, ‘bir fırtına, bir fırtına, bir fırtına… Sonra… E işte bir fırtına…' Gel bakalım İstanbul’a doğru falan… O fırtınayı da atlattık, başka bir limana geldik, bir fırtına daha başladı, şu oldu, bu oldu. Artık İstanbul’a gelemeyince iki saat boyunca, ‘yahu sadede gel'… ‘Geleyim de beni kodese mi tıkacaksınız?' demiş adam… Biz bu büyük insanlarla, güzel insanlarla birlikte bugünkü sohbetimizi bitirelim.”