Genç BirGün'den merhaba...

Devrimlerin belirlenmiş bir takvimlerinin olmadığını anlatmak için ‘köstebek’ imgesini kullanır Marx. Zamanını yerin altında tüneller kazmakla geçiren köstebek, aniden nefes almak için yüzeye çıkar. Onun yüzeye çıkması devrimin görünen yüzüdür. Eğer derin bir tünel kazmayıp toprak altındaki yerine gereken özeni göstermemişse, alt edilmesi de o kadar kolay olur. Bu benzetmeler devrimler için de geçerlidir. Ve bizler için de mesele toprak yüzeyine çıkıp tarih sahnesinde boy gösterene değin sağlam bir tünel kazmaktır.

Ve bizler özgür bir ülkenin mutlu çocukları olmanın felaketler ülkesinin fena çocukları olmaktan geçtiğini biliyoruz. Lanetlenmiş yılları hep birlikte yaşıyoruz ve derin bir tünel kazmadığımız sürece nefes alamıyoruz. Değiştirmek için önce inanmak, inanmak için önce anlamak gerektiğinin bilinciyle yola koyuluyoruz.

Kimiz biz?

İmkansıza tutkulu olanlarız hayalin yolunun gerçekten, gerçeğin yolunun imkansızı istemekten geçtiğini biliyoruz.

Ütopyacıyız. Kurulamayacak bir ütopya yoktur.

Meseleyi umuda havale etmeyiz ama umudu olan gençleriz. Umudumuz, kararlılığımızın doğal bir sonucudur. Kararımız kesindir.

Serüvenciyiz. Sistemin basamaklarında en iyi yerde, en iyi şeye sahip olmak için tırmanmaya değil; yaşanacak bir dünyaya olan inancımızla yola çıktık. Kapitalizmin ideolojisi beladır, belaya sataşmış çocuklarız.

Hayalimiz alınıp satılan, yolda kimlik sorulan, sabahları çalışıp akşamları uyuyan, cilalanmış imajların, parlatılmış görüntülerin dünyasında var olmayandır. Birbirine değmeden akıp giden ilişkilerin, illüzyona bulanmış özgürlüklerin gerçek olmadığını bilenlerin hayalidir. Eyleme dönük bir çağrıdır.
Antiemperyalistiz. Her türlü sömürüye, doymak bilmeksizin emekçi halkların sırtından geçinmeye çalışan bir avuç sömürücüye karşı en önde saf tutanlarız.
Doğanın, yeryüzünde yaşayan bütün canlıların, akmakta olan derelerin, Sierra Maestra’dan Kazdağları’na bütün dağların yoldaşıyız. Emperyalistlere ve her türlü işbirliğine karşı, havasına, suyuna, toprağına sahip çıkanlarız.

Velev ki çapulcuyuz. Şili’deki eylemden, Atina’daki isyandan, Tahrir Meydanı’nda olan bitenden heyecanlanır; Taksim’den selam göndermek için ayağa kalkarız. Ayağa kalkanların, başka bir dünyayı birlikte hayal etmenin imkanına tutulanların sesiyiz.

Şimdi bize verilen ezber cevapların karşısına yeni sorularla dikilme zamanıdır. Soruları hep birlikte sormak için konuşma, yanyana gelme zamanıdır. Çağrımız birarada olmayadır. İşte ilk sayfasını okuduğunuz GençBirgün’ün yolculuğa çıkış motivasyonu olan fikir de tam olarak budur.

Madem derdimiz, neşemiz, kaygımız, üzüntümüz ortak; o halde gelin çözüm arayışımız da ortak olsun. Gençlerin kendi sesiyle konuşacağı bu sayfayı hep birlikte yapalım.

BirGün Genç senin, benim, hepimizin…