2. 5 milyon genç... Günlerce YKS tarihi öne alınmasın diye seslerini duyurmaya çalıştılar. Kabine toplandı ve AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan sınavların Haziran ayının sonuna alındığını açıkladı. Siyasi iktidar her zaman varoluşunun ve devamının gereği olarak tercihini sermayeden yana kullandı. Ve bir kez daha iktidar gençlerin yaşam hakkına, umutlarına, geleceğine karşılık patronların rantını tercih etti.

24 Haziran seçimleri sonrası MEB’e eski Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ziya Selçuk getirildi. İlk cümlesi “Bilimin, aklın ışığında elimizden gelen bütün gayreti ekibimizle göstereceğiz.” oldu.

Eğitim alanında çocuklara, gençlere yaşatılanlara karşı büyük bir tepki vardı ve kamuoyunda bir tartışma başladı. Eğitimde bir değişim mi olacak, yoksa bir algı yönetimiyle mi karşı karşıyayız? Bilimin ve aklın ışığında ifadeleri yaşamda karşılık bulacak mı?

Tarih boyunca algıları yönetmeye çalışan iktidarlar kişilerin özgür iradesini elinden almayı amaçlayarak, gerçeği değil inandırmak istediklerini enjekte ettiler. AKP iktidarı süresince de “onlar” istediği için yaşanan olayların öyle gelişeceğine dair bir tablo yaratmaya çalışıldı. Salgın döneminde ise gerçeklik bir kez daha kendi ilkelerini dayattı. Yaratılmaya çalışılan algı yönetimine rağmen salgın döneminde emekçiler, gençler, kadınlar kendi gerçekliğini yaşadı.

Öğrencilerimize YKS tarihi açıklamasında yaşatılanlar ise ilk değildi. Salgın sürecinde eşit, ücretsiz ve ulaşılabilir olması gereken uzaktan eğitime erişim imkanını sağlayacak araçlar öğrencilerimize sağlanmadı. UNESCO’nun raporunda 900 bine yakın öğrencinin evinde bilgisayar olmadığı açıklandı. YÖK yoksulluğun eğitimdeki eşitsizliğin geldiği noktanın itirafı olarak uzaktan eğitime erişemeyen öğrencilere “kayıt dondurun” dedi.

MEB; 18 yaş altı sokağa çıkma yasağına karşılık meslek liselerinde ve çıraklık okullarındaki öğrencilerin patronların talebi doğrultusunda çalıştırılabilmesinin önünü açtı. Yurtları boşaltmak zorunda kalan öğrencilere ilişkin özel yurt ücretleri ödenmelidir görüşünü açıkladı. Salgında ekonomik sorunlar yaşayan ailelerin çocuklarının özel okullardan kamu okullarına geçişi MEB eliyle durduruldu.

Tüm bu yaşanılanlar bizim için şaşırtıcı mıydı? Siyasi iktidarın yaşamsal meselesiydi gençlerin, çocukların eğitim hakkına, yaşam hakkına rağmen alınan bu kararlar...

Koronadan sonra hiçbir şey eskisi olmayacak cümlesinin pratiğini örgütlemektir aslolan... Gençler YKS tarihinin öne alınmaması için, gelecekleri için bir ses yükseltti. Bu ses bireyciliğin kutsandığı neoliberalizme kolektif bir karşı çıkıştı. Emeğimiz oyuncağınız değildir, sandıkta görüşeceğiz diyerek antidemokratik işleyişe ilişkin itirazdı, isyandı.

Haklılar... Bu YKS kararını gençler unutmayacak. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...