Her gün yazı yazmaya otururken güzel bir şeyler yazayım, hayal alemlerinden kurgu bir hikaye yazayım, ne bileyim kediden köpekten bahsedeyim diyorum ama her sabah uyandığımda başka bir fantastiklik, başka bir kuntastiklikle karşı karşıya kalıyorum. Çoğu insan “Hadi yine sizin işiniz kolay” diyor. Niye? Çünkü mizah yazısı yazıyormuşum, bana bu ülkede malzeme çokmuş… Ya arkadaş malzeme çok olunca mizahın kıymeti kalmıyor. Her şeyin gerçeği zaten komikken sen üzerine daha neyin mizahını yapacaksın? İnsan ister istemez gerçekliğe ve gerçekliğimize sinir oluyor.

♦♦♦

Tarak yasak, tarak… İnsanın içinden “Gel bunu yasakla” diyesi geliyor yemin ediyorum. Ya demeyeyim demeyeyim diyorum ama demesem de yazmasam da bunu belgelemesem de aklımı yitireceğim. Bu idaredeki beyni sineğe tak. Sinek kanat bile çırpamaz. O derece çaresiz bir “idare” anlayışı hâkim ki hiç sormayın.

Yönetim de değil, gerçekten “idare” üzerine kurulu bir yaklaşım var. Sinek kanat çırpamıyor. Ticaret Bakanı kendisiyle ticaret yapar cortlar, aileden sorumlu bakan aslında aileden sorunlu bakan çıkar, koruma altındaki çocukları ifşa eder, dini gerekçeyle karşısındaki “çocuk” olmasına rağmen bir çikolatayı bile çok görür. Öbürü desen anayasa kanun tanımaz. Kural mural zaten yok. Genelge üzerine de genelge basıyoruz, biz bu işleri çözüyoruz.

♦♦♦

Ya ülke öyle ilginç bir sirk haline geldi ki diyelim yetkili bir abi yolsuzluk

yapıyor, yüz kızartıcı bir şeye karışıyor. Hakkında yapılan habere anında yasak geliyor. Neden? Kişilik hakları zedelenmesin, o yüzden. E çok güzel de yapılan suç ortada, suçlu da aha bu kardeşimiz. Bu ne olacak? Neyse onu bırakın, haberin yasaklandığının haberinin yasaklanmasının haberine bile yasak geliyor ülkede. Basın özgürlüğünü düşünelim şimdi. Oyna da oyna al eline oyna…

Şimdi ısrarla Mayıs’ın 17’sine kadar alkolü yasaklamaya çalışıyorlar. Neden? Belli değil. Net değil. Öyyyyle… Canım istedi. E yasak işi patladı. Şimdi kılıfını uydurmak için saçma sapan şeylere yasak getirdiler. Diyeceğiz ki “Adamlar haklı halkın sağlığını düşünüyor” ama o da değil. Çifte standart, bizdensen tamam, denizde tek başına yüzüyorsan ceza, şekli o kadar ayyuka çıktı ki ülke tamamen “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”la yönetilmeye başladı. İmkânın varsa sana her şey serbest imkânın yoksa zaten ya teröristsindir ya bu ülkeyi bölmeye uğraşıyorsundur ya da yönetimdeki kadroya itibar suikasti yapıyorsundur. Ha ya da fakirsindir. Ülke sözde kapanma kafasına girdi, 16 milyon kişi işe gidiyor. Toplu taşımayla dipdibe işe gitmek yasak değil, tek başına arabanla trafiğe çıkmak yasak… Anlamsız ve manasız bir gidişatın ve girdabın içindeyiz.

♦♦♦

Her gün bir Soma katliamı kadar ve daha fazla insan hayatını kaybediyor ülkede. Her gün 10 yolcu otobüsü ya da iki yolcu uçağı düşmüş kadar can gidiyor. Sağlığımızdan sorumlu bakanlık tekinsiz akraba gibi aşı konusunda sürekli ipe un seriyor. Her şeye yeten gücümüz halkımızı hayatta tutmak için yetişmiyor, tıknefes olup kalıyor.

Cengo’nun 2005-2009 yıllarındaki 424 milyon liralık vergi borcu affediliyor. Şimdi bin lira her vatandaştan af yapılsa 424 bin vatandaş ediyor.

Günümüze gelelim mi? 1.5 milyon esnafa toplam: 3,7 milyar lira destek verilirken sadece Kalyon İnşaat’a 9,5 milyar lira destek veriliyor…

♦♦♦

Hesabı yapalım mı? Alın size hesap 3.85 milyon esnaf bir Kalyon İnşaat ediyor. Hesabını siz yapın. Ampul satışı da yasaklanmış genelgeyle. Genelgeye de gerek yok bu gidişle vatandaş ampulü kendisi hayatından çıkartacak gibi görünüyor.

Güzel günler göreceğiz, eğer hayatta kalabilirsek tabii. Sevgiler.