Genelkurmay, Meclis’in karşısında: 5 ayda 100 metre öteye gidemediler!

15 Temmuz Darbesi’nden sonra kurulan komisyonun ön raporu, içinde Genelkurmay Başkanı’nın yanıtladığı tek bir soru olmadan yayınlamdı. Kendisine bağlı ordunun darbe yapmasına engel olamayan, 16 Temmuz sabahına kadar boynu bağlı olarak rehin tutulan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar, ön raporun açıklanmasından sonra cevaplarını komisyona ulaştırdı.

genelkurmay-meclis-in-karsisinda-5-ayda-100-metre-oteye-gidemediler-294584-1.Sorulara 5 aydır yanıt vermeyen Genelkurmay, malum komisyonun Fethullah Gülen hayranlığıyla tanınan başkanı Reşat Petek’i arayarak, gecikme sebebini şöyle bildirmiş: “Kurye hatası yüzünden ulaşımda bir problem oldu. Pazartesi göndereceğiz.”

Gazetede okuduğuma inanamadım. Bir kez daha okudum. Gerçekten Genelkurmay, “kurye yüzünden” cevapların geciktiğini söylüyordu. Ankara’yı bilenler için söyleyelim. Genelkurmay, Meclis’in tam karşısında! Aralarında 100 metre ya var ya yok. İnönü Bulvarı var aralarında sadece. Yani nizamiyenin kapısındaki askere verseler, yolun karşısına geçip elden teslim edebilecek.

5 ayda yolun karşısına geçip 10 sorunun cevabını şahsen vermeyen, kuryeyle bile yazılı cevapları göndermeyi beceremeyen birinin darbeyi engelle(ye)memesine hâlâ şaşırıyor musunuz?

*****

Selvi’nin yalancısıyız: Yeterli önlem alamadı

genelkurmay-meclis-in-karsisinda-5-ayda-100-metre-oteye-gidemediler-294585-1.Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, 15 Temmuz yargılamalarının yeni bir algı operasyonuna sahne olduğundan şikâyet etmiş dünkü yazısında. Sanıkların yarattığı bir havayla, darbenin ve darbecilerin değil de, 15 Temmuz’un kendisinin sanık sandalyesine oturtulmak istendiğinden dem vuruyordu. Sanıklardan birinin, Genelkurmay Başkanı Akar’ın darbeyi önlemek için gerekli önlemleri almadığına ilişkin ifadesini aktarmış Selvi. Ardından da eklemiş:

“Zaten Genelkurmay Başkanı’nın aldığı önemler yeterli olsa darbe olmazdı.”

Bunu bir kenara not edelim. Darbeyi durduracak, yeterli önlemi almayan bir Genelkurmay Başkanı, bu ülkenin sınırlarını koruyor.

*****

Kaçak-Saray’a (muhallebici) dokunmadılar

İstanbul’da bir hafta arayla Boğaz hattındaki bazı mekânlarda imara aykırılık gerekçesiyle yıkımlar yaşandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ailesine ait, Rumelihisarı’ndaki Saray Muhallebicisi’nin basit onarım izniyle yapılan 150 metrekarelik çelik-betonarme “Kaçak-Saray”ına dokunulmadı elbette.

genelkurmay-meclis-in-karsisinda-5-ayda-100-metre-oteye-gidemediler-294586-1.Yılbaşında IŞİD’in katliam yaptığı Reina ile aynı işletmeciye ait Galatasaray Adası’ndaki bazı tesisler yerlebir edildi. İstanbul’daki tüm kentsel cinayetler durdurulmalı elbette. O ayrı... Ama yıkılan bu mekânların işletmecisi Mehmet Koçarslan’ın, Reina saldırısından sonra yaptığı, ama baskılar nedeniyle geri çekmek zorunda kaldığı açıklamanın, bu yıkımlara bir ilgisi var mı yok mu bilmiyoruz.

Hatırlayalım, Koçarslan mekânı IŞİD tarafından basılınca, Hürriyet muhabiri Toygun Atilla’ya ne demişti: “Amerikan istihbaratı bunun bilgisini vermişti. Göz göre göre bu saldırı meydana geldi…”

Saldırıda devletin güvenlik ihmalini ima eden Koçarslan’ın mekânlarındaki imara aykırılıklar aniden akla gelmiş demek ki… Ha bir de, bu yıkılan yerlerin işletmesinin, spor dünyasına yakın bir işadamına devredileceği konuşuluyor. Kokusu çıkar yakında..

*****

Lisanslı tarikat ligi başlıyor!

Darbenin çaycısı, çorbacısını bulan ama siyasi ayağına bir türlü denk gelemeyen Darbe Komisyonu, hazırladığı raporda tavsiyeler vermeyi de ihmal etmemiş. Malum darbenin sebeplerinden biri olarak “militan laiklik” anlayışını göstermiş. Efendim, bu anlayış nedeniyle tarikatlar yer altına iniyor, denetlenemiyor, ileride de memleketin demokrasisini devirmek için darbeye soyunuyormuş. O yüzden “akredite tarikat” dönemi başlamalıymış. Mealen, lisanslı tarikatlar top koşturmalıymış.

genelkurmay-meclis-in-karsisinda-5-ayda-100-metre-oteye-gidemediler-294587-1.Yahu 1 dakika… Darbenin 1 numarası olarak aranan Fethullah Gülen, yeraltında falan mıydı? Aksine el üstünde tutulan, devşirdiği kadroları devletin her kademesine sızan, ne istediyse verilen, okyanusu aşan teşekkürlere mazhar olan, hatta Komisyon Başkanı Reşat Petek’in övgülere boğduğu biri değil miydi? Her şey gözümüzün önünde olmadı mı? “Hepiniz oradaydınız” yahu…

Bir de, “militan laiklik” derken ağzınızı çalkalayın. Bu kavramın kendisi zaten sıkıntılı, o bir tarafa... Velev ki öyle bir anlayıştan söz ediyorsunuz. 15 yıldır “militan laiklik” mi var memlekette? Hani baştan savma rapora amenna da... Bari yalan konuşmayın.

*****