George Floyd protestolarındaki şiddet olaylarının arka planı

Jon Collins - Elizabeth Shockman

Jonathan Turner Bargen, Cuma gecesi Minneapolis’te bir protestodan eve dönerken kırmızı bir pikapta beyaz bir adama denk geldi. Adamın elinde bir suikast tüfeği ve el tabancası vardı. Bargen, daha sonra pikapta aşırı sağ bir grup olan Three Percenters’in (Yüzde 3 Hareketi) sembolünün olduğunu fark etti.

Turner Bargen, MPRNews’e yazdığı epostada “Geri döndüm ve aracın fotoğraflarını çektim. Neden bu vakitte buralarda olduklarını düşünerek endişelendim (ancak bu durumu) kime bildirmem gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu” diye belirtti.

Eyalet yetkilileri, protestocular ve vatandaşlar, İkiz Şehirler’de George Floyd’un polis tarafından öldürülmesine yönelik protestoları suistimal etme ihtimali olan radikaller olabileceğinden endişeliler. Bu kişilerin, protestoları bir kılıf olarak kullanarak binaları yakıp kolluk kuvvetlerine karşı provokasyonlar yapıyor olabileceğini düşünüyorlar.

Son günlerde yüzlerce bina zarar gördü ve pek çoğu tamamen yakıldı.

Vali Tim Walz, şiddete başvuran ve vandallık yapan insanlarının yüzde 80’inin eyalet dışından olduğuna dair eyalet yetkililerinin tahminleri olduğunu söyledi.

Ancak Hennepin ilçesi cezaevi kayıtlarına göre, Cuma gününden başlayarak 24 saatlik zaman dilimi içinde, protestolarla ilişkili haklarında polis kaydı tutulanların yüzde 83’ü Minnesota’dan, yüzde 56’sı ise Minneapolis veya St. Paul’dan.

Walz, George Floyd’un 25 Mayıs tarihinde polis tarafından öldürülmesine karşı barışçıl bir şekilde başlayan gösterilerin başka bir şeye dönüştüğünü söyledi.
Yaptığı bir basın açıklamasında “Minneapolis’teki durumun artık hiçbir şekilde George Floyd cinayetiyle alakalı olmadığını” söyleyen Walz,“Yaşanan (artık) sivil topluma yönelik bir saldırı, korku saçma ve şehirlerimizde hayatı kesintiye uğratma amacı taşımaktadır” şeklinde konuştu.

St. Paul Belediye Başkanı Melvin Carter ise Cumartesi sabahı, St. Paul’da Cuma gecesi tutuklananlardan hiçbirinin Minnesota’dan olmadığını söyledi. Buna karşın, MPRNews’in polis kayıtlarını talep etmesi üzerine polis yetkilileri, Cuma gecesinden Cumartesi sabahı erken saatlere kadar yaşanan protestolarla ilişkili olarak tutuklanan 18 kişiden 7’sinin Minneapolis veya St. Paul’dan olduğunu, 4’ünün Wisconsin, Teksas ve Kuzey Dakota’dan olduğunu teyit etti.

Belediye Başkanı Carter ise günün ilerleyen saatlerinde kendisine yanlış bilgi verildiğini söyleyerek düzeltmede bulundu.

SİLAHLI ADAMLAR

Sanal olarak örgütlenen varoş grupların sembollerini taşıyan beyaz adamların videoları, protestocu ve izleyiciler tarafından sosyal medyada paylaşıldı.
Aynı zamanda pek çok kişi de Minneapolis’te silahlı adamlara şahit olduklarını MPR News muhabirlerine bildirdi.

Bridget Schumann, Cuma gecesi Minneapolis’te Calhaun Meydanın civarında koşuya çıktığında, diğer sürücüleri rahatsız ederek agresif bir şekilde kullanılan bir kamyon gördü. Kamyonun kabininin arkasında beyaz ırkçıların kullandığı OK işareti sembolü vardı.

“Sürücü ve yolcu koltuğunda iki kişi vardı, kamuflajlı kurşungeçirmez yelek giyiyorlardı ve silahlılardı” dedi.

Schuman onları izledi ve kamyondan çıkarak sanki bir şeyler arıyorlarmış gibi, bir apartmana ait park yerinde dolaştıklarını gördü. Garajdan çıkan bir kadına bağırdıklarına şahit oldu. Schumann, onlarla tekrar göz göze geldiğind,e korkarak erkek arkadaşını aradı ve onu oradan almasını söyledi.

“Çok uygunsuz bir görüntüydü. Polis değillerdi; ulusal muhafız da…” diyen Schumann “Düşmanca bir şey vardı” diye ekledi.

KJ Starr, Cuma günü sabah şafak vaktinden önce kundaklanan Seward semtindeki bahçesinden civardaki binaların alevler içerisinde yok oluşunu ve dalga dalga kabaran dumanları izledi. Starr ve arkadaşları, henüz görünürde polis ve itfaiyeciler yokken yangını söndürmeye çalıştılar. Yakınlarındaki bir pizzacı alevler içindeyken, arkadaşlarıyla birlikte yapabilecekleri bir şey var mı diye bakmaya gitti. Gördüklerinden çok korkmuştu.

“Bir düzine silahlı adamla dolu bu pikap bizim yanımıza çekti” ve “Hemen arkama döndüm” diye ekledi.

İÇKİ DÜKKANINI KUNDAKLADI

Minneapolis vatandaşı Rishi Ragoonanan, Cuma sabahı işe gitmek için erken saatlerde uyandı ve bir içki dükkanına ait park yerinin ortasında beyaz görünümlü bir adamın mukavva kutuyla yürüdüğünü gördü. Adam kutuları yakıp, dükkanın duvarına yaslayarak kaçmıştı.

Ragoonanan ve komşuları dışarı koşup, yanan kutuları duvardan sürükleyerek uzaklaştırdılar. İçki dükkanı bir sonraki gece yine ateşe verildi.

Ragoonanan, “Hiçbirimizin gözüne son dört gündür uyku girmedi, bu içki dükkanını kurtarmaya çalıştık. Bu içki dükkanı alev alsa, tüm semt yanıp tutuşur” diye belirtti.
Vatandaşların çoğu, şiddet eylemlerine katkı sağladığından şüphe duyulan insanlara karşı temkinli davrandıklarını söylüyor.

Üzerinde Yüzde Üç Hareketinin sembolü olan kamyoneti gören Turner Bargen, o kişiyle karşı karşıya gelmekten korktuğunu ve polisi aramadığını, çünkü artık güven duymadığı polis departmanı tarafından bir masum insanın daha incitilmesini istemediğini söyledi.

Bargen, bu şekilde yaparak hatalı davrandığını, o kişiyle bizzat yüz yüze gelme cesareti göstermesi gerektiğini düşündüğünü söyledi. O kamyonun sahibi ise Pazar günü MPR News’e George Floyd için adalet gösterilerinde yürüyenler arasında olduğunu söyledi.

Yüzde Üç Hareketi milis gruplarının hedeflediği şeyler ise belirsiz, ancak kendilerini anayasanın koruyucuları olarak konumlandırıyorlar ve sağ kanat, hükümet karşıtı emelleri var. Resmi web sitelerine göre hareket, “vatanseverleri yerel düzeyde ağ oluşturmaya, hazırlanmaya ve birlikte kampanya düzenlemeye çağırmayı” amaçlıyor.

Grubun ismi, Amerikan kolonyalistlerin sadece yüzde 3’ünün İngilizlere karşı silahlandığı fikrinden geliyor. 2018 yılında bu milis hareketinin İllinois merkezli bir şubesinin üç üyesi Minnesota’da bir cami bombalama eylemiyle ilişkileri nedeniyle tutuklanmıştı. Başka milisleri Charlottesville, Va’da Hakkı Birleştirin mitinginde askeri tarzda kıyafet ve teçhizatlarıyla tespit edildi.

Başka grupları da dikkatlerini Minneapolis’teki duruma çevirdiler. Sosyal medyada ise aşırı sağ aktivistler ve varoş gruplarının şiddet ve vandallığı kışkırtmak için istikrarsızlığı değerlendiği konuşuluyor.

Big Igloo Bois Facebook sayfasında yöneticiler, üyelerine Minneapolis’te protesto çağrıları yayınlıyorlar. Bir yönetici ise üyelere “barış içinde gelip, orada şiddete hazırlıklı olma” çağrısında bulunuyor.

Sayfa, polis şiddetini temel mesele haline getirmiş aşırı sağcı bir hükümet karşıtı grup olan Boogalo Bois’le ilişkili. “Boogalo” terimi kolluk kuvvetleriyle Amerikalı vatandaşların arasındaki sivil savaşa atfen kullanılıyor.

Ancak Vandal ve yıkıcı eylemlerin hepsi dışarıdan gelenlerden kaynaklanmıyor.

Yaşanan ayaklanmaya kimin katıldığını anlamak için İkiz Şehirler’de sosyal medyayı ve görüntüleri izleyen Radikal Sağ Analiz Merkezinden uzman Alexander Reid Ross, “Çoğul aktörler var” diyor.

Ross, kurumsal ırkçılığa karşı öfkeli bazı protestocuların yanı sıra, Yüzde Üç Hareketi ve Boogalo Bois gibi aşırı sağ radikal grupların İkiz Şehirlerde şiddet eylemlerine karıştığını düşünüyor.

“Karmaşık bir ekosistemi olan bir hareket ve farklı yönlerde dengeyi değiştirme amacı güden farklı gruplar görüyorsunuz” diyen Ross, “Ortaya çıkan bir provokasyon unsuru var. Ve bunun muhtemelen dışarıdan olduğu kadar içerden de geldiğini düşünüyorum” diye ekliyor.

Ross, Trump’ın işaret ettiği Antifa grubunun İkiz Şehirler’de çok fazla tahrik edici bir etkisi olduğunu düşünmediğini söyledi.
Ross, “Bence aşırı şişirildi. Trump, radikal sol ve Antifa diyor. (Ama ben) videoları izliyorum ve gördüğüm normal protestolardan hiç kimseyi çıkaramadım” dedi.
Antifa, beyaz ırkçılar da dahil aşırı sağcılarla çatışan gevşek yapıda bir sol örgütlenmedir. Geçmişte, sağcı protestoculara ve kolluk kuvvetlerine saldırdıkları için eleştiri almışlardı.

Ross, protestolara katılım çağrısı yapan online anti-faşist gruplar da olduğunu söyledi.
“Bu, sistemik beyaz ırkçılığının sonucu olarak spontan ve kendi kendine örgütlenen büyük bir ayaklanma. Görebildiğim kadarıyla hiç kimse tarafından koordine edilen bir şey değil.”

"ONLAR ORTALIĞI ATEŞE VERİYOR"

Polis şiddetine karşı protestolara katılanların da anlaşamadıkları noktalar var.

Yaşamının büyük kısmını Minneapolis’te geçiren 23 yaşında bir genç, DeVario Bogenholm, barışçıl protestoları Cuma gecesi yaşanan şiddet olaylarına dönüştürmekte dışarıdan gelenleri suçluyor ve çoğunlukla beyazlar olduğunu söylüyor. Mağaza camlarını indiren genç beyaz grupla kendisi ve bir arkadaşının karşı karşıya geldiği bir videoyu Facebook’a yüklediğini söylüyor.

Kameraya “Bu binaları kim mahvediyor? Bu beyazlar; bizse onları durduruyoruz” diyen arkadaşı Noah Saba, telefonuyla yakıp yıkılmış binaların önünde bisikletleri üzerinde poz veren bir grup beyazın videosunu gösteriyor ve “Onlar buraları ateşe veriyor” diye ekliyor.

Bogenholm ise videonun bu güruhun tamamını çekmediğini, beyaz olmayanların büyük oranda kalabalığın arkasında olduğunu ve binalara zarar verme eylemlerini başlatanların genç beyazlar olduğunu söylüyor.

Bogenholm ve arkadaşı, bu kişilerden binalara hasar verdikleri ve siyahları kötü gösterdikleri için özür dilemelerini istediklerini ve ayrılmalarını söylediklerini belirtti. Daha sonra kalabalıktan başkaları da bu kişiler üzerine yürüyünce, bisikletlerini binip gittiklerini söyledi.
Bogenholm, “Hatalı olduklarını biliyorlardı. Ve bizi kötü gösteriyorlardı” dedi.

İkiz Şehirler’de yüzlerce bina olaylarda hasar gördü. Yerli bir gençlik kültürü merkezi, civardaki barlar ve ressam stüdyolarıyla dolu bir bina da ateşe verilen yapılar arasındaydı.

Minneapolis Belediye Meclisi üyesi Jeremiah Ellison Cuma gecesini, insanların güvenliğini sağlamak adına kendi bölgesinde arabasıyla mıntıka gezerek geçirdi. Ellison, hiçbir şekilde desteklemediği, mülklere yönelik tahribatın polis arabaları gibi gücü temsil eden sembollere odaklandığını söyledi.

“Hiç protesto görmediğinizde, kuzey tarafta dolaşan güruhlar da olmuyordu, ancak yine de işletmelerin olduğu ana koridorda aniden başlayan yangınlar görüyorsunuz; bana garip gelen şey o” diyen Ellison, “Siyahlara ve göçmenlere ait işletmeler yanıyor, buna bana protestoların tonuyla uyumlu gözükmüyor” diye ekledi.

VATANDAŞLAR ÇARESİZCE YARDIM BEKLİYOR

Şehrin ve eyaletin kolluk teşkilatının sokakların kontrolünü kaybettiği zamanlar oldu; (bu durumda) yöredeki işletme ve yurttaşlar kendi başlarının çaresine bakmak durumunda bıraktı. Bazı vatandaşlar sopalarla evlerini ve işletmelerini koruma noktasına geldi ve binalara zarar veren kişileri kovaladılar.

Vatandaşlar ve bir Belediye Meclisi üyesi Cumartesi sabahı Güney Minneapolis’te Powderhood Parkı civarında bir halk toplantısı düzenlediler. Toplantıya “Blok, blok: Semtin Huzurunu Koruma Planı” başlığı kondu. Toplantıya 1000’den fazla insan katıldı.

Alexia Kelsey Cuma günü protesto alanına temizliğe yardım etmeye gitti. Kelsey, tamponunda Neo-Nazi sticker’ı olan bir araçta silahlı iki beyazı görünce tüylerinin diken diken olduğunu söyledi.

Beyaz bir müttefik olarak, siyah topluluğu desteklemek ve birleşik bir cephe oluşturmanın daha da önemli olduğunu söyleyen Kelsey, “Bu çok zor, çünkü bu kişiler şiddet eylemlerini ateşlemek için gecenin sağladığı fırsatı kullanıyorlar” diye belirtti.

Yetkililer güvence ve güvenliği yeniden sağlayacakları sözünü yineliyorlar. Düzenledikleri bir basın toplantısında protestocuların ifade özgürlüğü hakkını kullanabilmesini temin etmek istediklerini ancak ayaklanma ve vandallığa asla tolerans göstermeyeceklerini vurguladılar.

Bunun, artık protesto olmadığını söyleyen Frey, “Bu, artık konuşma özgürlüğüyle ilgili bir şey değil. Buna şiddet denir ve bunu durdurmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

Carter ise, dışarıdan gelen provokatörlerin, şiddet ve vandallığa başvurup kalabalığın içine karışarak barışçıl protestocuları “insan kalkanı” olarak kullandıklarını söyledi.
Walz, Minnesotalıları sokağa çıkma yasağına uymaya çağırdı.

Walz, “Saat 8’den sonra dışarıdaysanız, onlara yardım ve yataklık yapıyorsunuz ve ihtiyaç duydukları kılıfı temin ediyorsunuz” dedi.

Kaynak: MPRnews (Birgün Çeviri Kolektifi)