Sean Penn’in bu son filmiyle anlatmak istediklerinde samimi ve içten olduğuna eminim fakat ne yazık ki filmin anlatmak istediklerini anlamlı hale getirmek ancak niyet okuyarak mümkün

Gerçeğin iki yüzü: Afrikalıyı Afrikalıya öldürtmek

Filmin tüm kadrosu çok havalı; yönetmeni Sean Penn ve başrol oyuncuları Charlize Theron ile Javier Bardem. Afrika’ya yönelik sosyal içerikli entelektüel drama olarak gözüken konusu da işin içine eklenince film seyirci için her açıdan çok çekici. Ama uyarıyorum The Last Face/Gerçeğin İki Yüzü kötü filmler arasında özel bir yer hak edenlerden çünkü filmin hikâyesel yapısı yok, varsa bile kulağa mantıksız geliyor.

Bildiklerini de unutmak
Amerikalı oyuncular yönetmen koltuklarına geçtiklerinde çoğunlukla hüsrana uğruyorlar. Yönetmen sinemasına özenerek kendilerine ait dil oluşturma telaşları, büyük Hollywood yapım mantığıyla adeta çakışıyor. Sean Penn’in Cannes Film Festivali’ne havalı bir giriş yapmak için uğraştığı bu son filmi bu söylediğime uyan bir örnek. Terrence Malick ile çok çalışmış olan Penn’in, yönetmenin kendine has tarzından etkilendiği ve bu filmde kullandığı anlaşılıyor ama Malick’in bu özgün tarzının bu tür bir hikâyede anlatım dili olarak kullanılamayacağını nedense göremiyor.

Sean Penn iyidir
Sean Penn’in entelektüel bir sanatçı olduğu, şöhretlenmiş ismini kullanarak özellikle Afrika’da aktif bir şekilde önemli işler yaptığı bir gerçek. Ancak ne yazık ki Sean Penn, bu farklı anlatım dili yaratma kaygısıyla bildiklerini de unutmuş ve gördüğü, hissettiği hiç bir duyguyu bu filme geçirememiş. Afrika’da yaşanan insanlık dramı içerisinde aşk derdine düşen Batılıların filmi, değerlendirmesine kesinlikle katılmıyorum. Penn’in bu son filmiyle anlatmak istediklerinde samimi ve içten olduğuna eminim. Fakat filmin anlatmak istediklerini anlamlı hale getirmek ancak niyet okuyarak mümkün.

Niyet okursak
İnsani yardım meselesinde gönüllülük esası çok değerli ve önemli olsa bile, yardım edilen bölgede fark yaratmak için meselenin temeli sağlam ve değiştirilemez büyük politikalarla desteklenmeli. Tanımadıkları insanları hayatları pahasına kurtarmak isteyen bireylerle ve organizasyonlarla bu insanlık dramının kalıcı bir şekilde çözülemeyeceği artık kesin. Film bu ayrımı iki farklı karakteri aynı coğrafyada hem fikirsel olarak çatıştırıp hem birbirlerine aşık ederek göstermeyi hedefliyor. Zengin ve lobi gücü olan yardım kuruluşlarından birinin başındaki Charlize Theron ve Sınır Tanımayan Doktorlardan olan Javier Bardem’in ilişkisi tam da bu bakış açılarıyla okunursa bir anlam taşıyabiliyor. Bu da ancak niyet okursak mümkün çünkü film bunu tam gösteremiyor, üstelik karakterlerin çatışmaları ile güçsüz aşkları sahte duruyor. Daha da vahimi iki oyuncunun arasındaki kimyanın hiç tutmamış olması. Gerçi ortada kimya yok ki tutsun.

Mantıksızlık hâkim
Kimyasal yoksunluk haricinde filmin çökmesinin en başlıca sebebi filmin hikâyesel bir yapısının olmaması, varsa bile kulağa mantıksız geliyor. Anlatım dili/dilleri oluşturamayan film bütünlük kuramıyor. Yani algısal olarak seyircinin eline ayırt edici bir farkındalık gücü vermeden zamansal olarak oradan oraya sıçrayan film her şeyi saçma bir hale sokuyor. Filmde yönetmen hataları sadece bunlarla da sınırlı değil. Filmdeki bazı diyaloglar çok rüküş ve hiç mantıklı gelmiyor. Filmin kurgusu gereksiz kadrajlarla dolup taşıyor. Kamera hareketleri olayların seyrine uyum göstermiyor. Yönetmenin focus kullanımı akıllara durgunluk verici türden; söylenmeyeni göstermek için, güya iç dünyaya yönelmek için kullanılan focus değişkenliği bitmek bilmiyor ve hiçbir şeye hizmet etmiyor.

Batı’dan medet ummak
Afrika’ya insani yardıma koşan Batı aynı zamanda Afrika’da çocukları amfetamin bağımlısı yaparak çılgınlaştıran, çeteleştiren, silahlandıran Batı ile aynı Batı. Afrikalıyı Afrikalılara öldürten Batının gelenekselleşmiş iğrenç sömürge dili asla değişmedi hatta şirketleşti. Ortadoğu’da petrol peşinde koşan aynı Batı, Afrika’ya ciddi anlamda yardım etmeyecek. Afrika’daki küçük ölçekli veya bireysel çabaları tümden reddetmiyorum ama sonuçları değiştirecek çözümlerin neler olduğunun bilinmesine rağmen yeterli bütçe ayırılmadığı, rakamlara bakıldığında bile söylenebilir. Biz bu filmi izlerken, ben bu yazıyı yazarken, siz bu yazıyı okurken, bu saniye insanlar Afrika’da aklınıza gelebilecek en korkunç sebeplerle ölmeye devam edecek.