'Gerçek beka sorunu, küresel iklim krizidir'

TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda 2020 bütçesinin görüşmeleri devam ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde CHP’li milletvekillerinin en çok değindiği ve soru sorduğu konu Paris İklim Anlaşması oldu.

Çevre Komisyonu’nun CHP sözcüsü İzmir Milletvekili Murat Bakan, “Avrupa Birliği ve 186 ülkenin parlamentosu tarafından onaylanmış, tarihin en geniş katılımlı anlaşmasını onaylamayarak Angola, Güney Sudan, Irak, İran, Lübnan, Libya, Yemen gibi ülkelerin yanındaki yerimizi aldık” dedi.

“Cumhurbaşkanı gitti, Birleşmiş Milletler İklim Eylem Zirvesi’nde şahsi PR’ını yaptı ve eşinin Sıfır Atık Projesi’yle övündü, 2050’ye kadar yapacağınız yeni binalarla sıfır karbonu hedeflediğinizi, sera gazı emisyonunu metro hatlarıyla düşüreceğinizi anlattı ama sera gazı emisyonunu düşürerek küresel sıcaklık artışını yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında tutmayı hedefleyen Paris İklim Anlaşması’nı ağzına bile almadı. İklim krizi; hava, su, toprak krizi demek. İklim krizi, gıda krizi demek. İklim krizi ekonomik kriz demek. İklim krizi, sağlık krizi demek. Gerçek beka sorunu, küresel iklim krizidir. Çünkü, ölü gezegende gelecek olmaz” diye konuştu.

İKLİM KRİZİYLE MÜCADELEDE ‘FON’ VE ‘KREDİ’ ARAYIŞI

Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nda finans ve teknoloji desteklerine erişebilmek bakımından kendisiyle benzer konumdaki ülkelerle aynı şekilde muamele görmediğini sebep olarak gösteren Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi altında gelişmiş ülke kategorisinde olduğumuzdan bize Yeşil İklim Fonu’ndan faydalanma noktasında destek olunmamaktadır. Türkiye’nin ‘gelişmekte olan ülke’ sınıfında değerlendirilmesi konusunda Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryasına talepte bulunulmuş hem Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres nezdinde bizim bu fondan değilse bile diğer fonlardan ülkemizde iklim değişikliğiyle ilgili mücadele noktasında faydalanabileceğimiz düşük faizli, uzun vadeli geri ödeme planlarıyla ülkemizde iklim değişikliğiyle ilgili mücadele noktasında kredi istenmiş ve müzakereler olumlu yönde yürümektedir” diye konuştu.

‘LAFA GELİNCE IMF’YE BİLE BORÇ VERİYORUZ’

“Paris İklim Anlaşması konusu çoktan kapanmış” diyen CHP’li Murat Bakan şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bakan Bey önce Türkiye’nin ekonomik büyüme, nüfus artışı gibi ölçütler dikkate alındığında mutlak emisyon azaltımı yapılmasının imkânsızlığından ve finansal desteğe ihtiyaçtan bahsetti. Sonra, 2030 yılında 246 milyon, 2012-2030 yılları arasında ise toplam 1 milyar 920 milyon ton sera gazı emisyonu önlenmiş olacağına dair hedeflerini bildirdi. Bu çelişki nasıl açıklanır, bilemiyoruz. Paris İklim Anlaşması’ndaki ‘gelişmiş ülke’ statüsünden para alabilmek adına ‘gelişmekte olan ülke’ sınıfına düşürülmek için BM’ye yapılan başvuru yeni bir bilgi değil. Türkiye’nin bu talebi geçen yıl Polonya’daki BM İklim Konferansı’nda gündeme dahi alınmamıştı. Gerçekçi olmak gerekirse, anlaşmaya taraf tüm ülkelerin onayını gerektiren bu başvurudan istenilen sonucun alınması pek mümkün görünmüyor. Zaten Bakan Bey de umudunu kesmiş olacak ki başka fon ya da kredi arayışlarında olduklarını belirtti. Tüm bundan anlaşılıyor ki Paris İklim Anlaşması konusu çoktan kapanmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın konuya yaklaşımı bir Ekonomi Bakanı gibi... Bu bakış açısıyla ve zihniyetle hiçbir zaman ‘gelişmiş ülke’ olamayız, hatta ‘az gelişmekte olan ülke’ bile olamayız. Kaldı ki iklim kriziyle mücadeleyi Paris İklim Anlaşması kapsamında alınacak hibeler ya da aranan başka fonlar üzerinden kurmak da yanlış bir politika. Uluslararası arayışta sonuç elde edememenin, ulusal düzeydeki çalışmaların durması anlamına geliyor olması bu konudaki samimiyetsizliği de gözler önüne seriyor. İklim krizine para ayıramıyoruz ama lafa gelince IMF’ye bile borç veriyoruz… ”

PARİS İKLİM ANLAŞMASI NEDİR?

Paris İklim Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi çerçevesinde sera gazları salınımını azaltmaya yönelik önlemleri içeren bir anlaşmadır. Anlaşma 22 Nisan 2016 tarihinde imzaya açılmıştır ve yeterli sayıda üye ülkenin imzalamasının ardından 4 Kasım 2016 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir.