Geri dönüş gönüllü olmalı
İktidar, 1 milyon sığınmacıyı İdlib’e göndermeye hazırlanırken BM’nin raporlarına göre Suriyelilerin çok büyük çoğunluğunun dönmek istemediği görülüyor. Doç Dr. Kaya, “Geri gönderme gönüllük esasına göre olmalı” diyor.

Umut SERDAROĞLU
Gündeme göre Suriyelilere yönelik politikalarını değiştiren iktidar, şimdi de göç sorununun çözümü olarak gönüllü geri dönüş politikası izlemeye başladı. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan 1 milyon Suriyelinin ‘güvenli bölgelere’ gönüllü geri dönüşünü sağlayacağını açıkladı. Ancak en son 2020’de yapılan ankete göre çoğunluğun geri dönmek istemediği görülüyor. Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) yaptığı araştırmada, 2017 ve 2020 yılları arasında geri dönmek istemeyen Suriyeli sayısında artış yaşandığı görülüyor. “Suriye’ye dönmeyi hiçbir şekilde düşünmüyorum” diyen Suriyeli sayısı 2017’de yüzde 17 iken, bu rakamın 2019’da yüzde 52 ve 2020’de yüzde 78’e yükseldiği görülüyor. Özellikle geri dönmek istemeyenlerin yüzde 70’inin Suriye’yi güvenli bir yer olarak görmemesi ve birçoğunun uzun yıllardır Türkiye’de yaşıyor olması en büyük sebep olarak görülüyor.
Diğer taraftan İnsan Hakları İzleme Örgütünün 20 Ekim 2021 yılında yayınladığı rapora göre 2017 ve 2021 yılları arasında Lübnan ve Ürdün’den Suriye’ye dönen mültecilerin Suriye hükümeti ve ona bağlı silahlı gruplar tarafından ağır insan hakları ihlallerine maruz kaldıkları belirtilmişti. Geri dönenlerin, çatışmalarla yıkılan bir ülkede hayatta kalmak ve temel ihtiyaçlarını karşılamak için de mücadele etmek durumunda kaldıkları aktarıldı.
SORUNUN ARDINDA BİRÇOK ETKEN VAR
Harran Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mahmut Kaya, yüksek sığınmacı rakamlarının toplumsal sorun yarattığını ancak tek sorumlusunun mülteciler olmadığını aktarırken sözlerine şöyle devam etti: “Ayrıca Suriyelilerin hem gelmiş olduğu ülkelerdeki problemler hem de yerleştiği ülkelerdeki problemler sorunu etkilemektedir. Var olan kitlenin entegrasyon politikalarına tabi tutulması, şehirlere dağılımı veya kamplarda iskân edilmesi, İstihdam eğitim ve sağlık gibi hizmetlerden yararlanma durumları tüm bu sorunların dozunu arttıran önemli faktörlerdir. Bu da doğal bir tepkiye yol açmaktadır. Dolayısıyla kilit mevzu entegrasyondur.”
Doç. Dr. Mahmut Kaya
Geri dönüş hakkında konuşan Kaya, şöyle konuştu: “Geri dönüş hem Türkiye’nin ulusal mevzuatında hem de imza koyduğu uluslararası metinlerde teminat altına alınmıştır. Gönüllü olması esastır, kanunda belirtilen istisnai hal oluşmayana kadar teminat kapsamındadır. Ancak kamuoyunda çeşitli olumsuz örnekler veya dezenformasyon sonucu oluşan algılar topyekûn bir istememe havası oluşturmuş durumda. Bu aşamada doğru bilgilendirme ve doğru politikalar üretilmesi adına inisiyatif alınması gerekir.”
ENTEGRASYON KALICILIK OLARAK ALGILANIYOR
Entegrasyon meselesinin toplum tarafından yanlış algılandığını söyleyen Kaya şu şekilde konuştu: “Entegrasyon sadece mültecileri değil ev sahibi toplumu da içeren bir niteliğe sahiptir. Dolayısıyla hem ev sahibi toplumun hem de mültecilerin birlikte yaşamalarının kilit konusu entegrasyondur. Ancak belirli kesimlerde entegrasyon kalıcılık olarak algılanmakta. Oysa entegrasyon insani bir krizin daha büyük krizlere yol açmasını önlemek için her iki toplumun bütünleşme çabalarını ifade etmekte ve hukuk içinde yaşamayı içermektedir.”
Sığınmacı meselesinin bu derece bir krize dönüşmesinin entegrasyon politikalarındaki yetersizliğin sonucu olduğunu aktaran Kaya, “Bir yandan dil, eğitim, istihdam, barınma gibi temel alanlarda kapsamlı entegrasyon politikaları üretmek gerekirken diğer yandan göç akışını kontrol edecek, zorunlu göçün nedenlerini ortadan kaldıracak, gönüllü geri dönüşlere imkân verecek uluslararası politikalar geliştirmek çok önemli” diye konuştu.
Ayrıca Suriyelilere yönelik karşıtlığın artmasında birçok etken olduğunu söyleyen Kaya, şunları söyledi: “Mültecilerle ilgili çeşitli memnuniyetsizliklerin belirli ölçülerde olması gayet doğal fakat son iki yıldır siyasi partilerin de bu durumu bir politik rekabet aracı olarak kullanması, 2021 Temmuz ayındaki neredeyse tüm partilerin dahil olduğu geri gönderme tartışmaları, medyadaki ve özellikle sosyal medyadaki bilinçli manipülasyon çabaları ve dezenformasyonlar, aşırı milliyetçi kişi ve grupların olayı kaşıması sonucu büyük bir ırkçı, ayrımcı dalga oluşmuş durumda. Sınır illerinde de kısmen bunun etkisini görmek mümkün, yapılan araştırmalar mültecilere ilişkin memnuniyetsizliğin arttığını göstermektedir.”
Son olarak Suriyelilere yönelik kullanılan dilin değişmesi gerektiğini belirten Kaya sözlerini şöyle tamamladı: “Mültecilere ilişkin tartışmalar ulusal ve uluslararası normlar çerçevesinde değil daha çok öznel, ideolojik, üstenci, hak temelli olmayan bir dil ve üslupla yürütülmektedir. Temel problem buradadır. Bu bağlamda hukukun ön plana çıkarılması hak temelli kurum ve kuruluşların sesini daha gür duyurması gerekir.”