Harmandalı GGM'de yaşanan işkence olayı ve GGM’lerdeki yaşanan hak ihlalleriyle ilgili işkencenin en önemli insanlık hakkı ihlali olduğunu söyleyen avukat Güler, “GGM’ler bağımsız kurumlarca denetlenmeli” dedi.

Geri Gönderme Merkezleri denetime açılmalı

BERKAY SAĞOL

İzmir Harmandalı Geri Gönderme Merkezi'nde (GGM) günlerdir havalandırmaya çıkma talepleri bile reddedilen mültecilerin, bir görevlinin bayram öncesinde Kuran okuma taleplerine küfürle karşılık vermesi üzerine durumu protesto ettikleri, çıkan olaylarda çok sayıda sığınmacının darp edildiği öne sürüldü. Özellikle Filistinli ve Suriyeli iki mültecide ağır darp izlerinin görüldüğünü avukatlar tutanak altına aldı.

11 Mayıs’ta meydana gelen olayın ardından işkenceye uğradığı iddia edilen mültecilerin sağlık kontrolü için Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürüldüğü ancak burada yine birbirlerine kelepçelendiği görüntülendi. İHD’nin 2021 yılının ilk 4 ayı için yayınladığı Ege Bölgesi hak ihlalleri raporunda ise, GGM’lerde mültecilere yönelik şiddet, intihar, tecavüze uğradıkları gibi iddialar görüldüğü ve 2 bin 980 hak ihlali tespit edildiği açıklandı.
İzmir Valiliği ise iddiaları yalanlayarak, "Yabancıların telefon açamadığı iddiası gerçeği yansıtmıyor. Talep eden ve ekonomik durumu iyi olmayan tüm yabancılara ücretsiz telefon kartı veriliyor. Avukatlar, merkezde barınan yabancılar ile mesai saatleri içinde iş ve işlemleri aksatmayacak şekilde görüşme yapabiliyor ve yabancıların dosyalarını inceleyebiliyor" açıklamasını yaptı.

İzmir Barosu Göç ve İltica Komisyonundan sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ali Deman Güler BirGün’e yaptığı açıklamada, “Geri Gönderme Merkezleri’ni tek bir çatı altında toplamak doğru değil ancak İHD’nin raporunda olduğu gibi bizimde müvekkillerimizle yaptığımız görüşmelerde çok sayıda hak ihlali yapıldığını görüyoruz. Bu merkezlerde tutulan yabancılar ihlallerin mağduru oluyorlar. Çok ciddi sıkıntıların yaşandığı olaylar da görüyoruz. Meselenin aslında özüne girmek, kaynağını kurutmak gerek” dedi.

BAĞIMSIZ KURUMLAR DENETLEMELİ

GGM’lerin şeffaf olması gerektiğini vurgulayan Güler, “Bir yerdeki şeffaflık meselesi aslında o yerin denetlenebilirliğini artırır ve istenmeyen hukuksuz müdahaleleri ortadan kaldırır. Son dönemde bize yöneltilen başvuruların çoğunun kaynağı da bu şeffaflıktan kaynaklı. GGM’ler muhakkak denetleniyordur ancak bu denetleme mekanizmasının ne kadar evrensel ilkelere uygun çalıştığını ve ne kadar bağımsız olduğunu sorgulamamız gerekiyor. GGM’ler bağımsız kurullar tarafından denetlenirse bu mekânlar gerçekten şeffaflaşmış demektir. Bağımsız olmayan kurumlar eliyle sözde denetim yapılırsa bunun hiçbir anlamı olmaz” diye konuştu.

Hak ihlallerinin önlenmesi konusundaki önerilerini İl Göç Müdürlüğü’ne götürdüklerini ve doğrudan İzmir Barosu’nun denetimine açılmasını talep ettiklerini belirten Güler, “Belirli aralıklarla, habersiz şekilde GGM’nin tüm birimlerine girmeyi istedik. Bunu da kamuya açıklamak zorunda olmadığımızı da söyledik. Bizim derdimiz ilgi çekmek değil, bu mekânlarda yaşanması muhtemel ihlallerin ortadan kaldırılmasını sağlamaktı. Bu talebimiz olumlu olarak karşılanmadı. Avrupa Konseyi’nin Göç İşleri’nden sorumlu yetkilileri Türkiye’de İzmir’i ziyaret etti ve bu merkezi gezdi. Önceden haberliydi, izinler alınmıştı, içerideki durum önceden var olan normal durumun ötesinde iyileştirilmişti. Bu yapıldı, bu fotoğraf verildi. Avrupa Konseyi’nin temsilcisinin girebildiği mekâna İzmir Barosu’nun girememesi Türkiye’nin başka bir ayıbı olsa gerek” ifadelerini kullandı.

Bu kurumlara yapılan memur atamalarının hassas bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Güler, şunları kaydetti: “Bu kurumlar diğerleri gibi sadece KPSS puanı alınıp gelinen yerler olmamalı. Atanan kişiler değerlendirilmeli. Burada göreve başlayan kişiler karşısındaki kişilerin kim olduğunu bile bilmiyorlar ve hep suçluyla karşılaşmış gibi davranıyorlar. Burada kalan mülteciler tutuklu ya da hükümlü kişiler değil. Adli bir suçları yok. Sadece kendilerine sınır dışı işlemleri uygulanmak için geçici sürede orada tutuluyorlar. Biz bu yaşananları hiç kimse için uygun görmüyoruz. Geri gönderme yasağı ilkesi ihlal edilemez. Eğitimsiz olan duyarlılığı olan memurlar eliyle bu hak gasp edilemez.”

***

Sivil denetimine açılmak zorundadır

İzmir Barosu, hak ihlallerinin engellenmesi ve geri gönderme merkezlerinin istenen düzeye ulaştırılması için başta İzmir Harmandalı Geri Gönderme Merkezi olmak üzere, ülke çapındaki tüm geri gönderme merkezlerinin baroların ön habersiz, koşulsuz ve sivil denetimine açılması gerektiğini kaydetti.

İzmir Barosu tarafından Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’ndeki işkence iddialarına ilişkin yayınlanan açıklamada, “İdare, İzmir Harmandalı Geri Gönderme Merkezi'nde yaşananlara dair bahse konu iddiaları büyük bir ciddiyetle incelemeli, tüm deliller titizlikle toplanmalı ve korunmalı, ilgili kamu görevlileri, soruşturmanın güvenliği ve yabancıların haklarının korunması için derhal açığa alınmalıdır. Ulusal ve uluslararası hukuk tarafından korunan en temel insan haklarından biri olan iltica hakkı ve geri gönderme yasağının çağdaş bir hukuk devletine yaraşır şekilde uygulanması için mücadele etmeye ve hak ihlallerinin önlenmesi, faillerin cezalandırılması için üstümüze düşen görevi yerine getirmeye kararlılıkla devam edeceğiz” denildi.