Daha önce genç kaynananın "şehvet uyandırdığını" söyleyen gerici Şenocak bu kez de İstanbul Sözleşmesi'ni hedef aldı.

Gerici İhsan Şenocak, İstanbul Sözleşmesini hedef aldı

Kadına yönelik şiddeti engellemeyi hedefleyen İstanbul Sözleşmesi'nin iktidar ve gerici kesim tarafından hedef alınması sürüyor. Bu kez de kadın düşmanı açıklamalarıyla sık sık gündeme gelen gerici İlmi ve Fikri Araştırmaları Merkezi (İFAM) Kurucusu İhsan Şenocak İstanbul Sözleşmesini hedef aldı.

Daha önce kot pantolon giyen kadınların "cehennemlik" olduğunu, genç kaynananın "şehvet uyandırdığını" söyleyen gerici Şenocak sözleşme için "Ahlaksızlık" ifadesini kullandı.

Şenocak'ın sözleri tepkilere neden oldu.

Youtube kanalı üzerinden yaptığı paylaşımda boşanmaların nedeninin İstanbul Sözleşmesi olduğunu savunan Şenocak, Sözleşmenin cinsel şiddet eylemlerini önlemeyi öngören 36. maddesini okuyarak, “Toplu halde fuhuş yapılabilir, zina yapılabilir; ama rızasız olursa o zaman problem” dedi.

***

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDEN ÖNEMLİ?

Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan ‘Kadına Yönelik Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Sözleşme’, konseyin 2011’de İstanbul’da düzenlediği toplantıda imzaya açılmıştı. Bu nedenle ‘İstanbul Sözleşmesi’ olarak bilinen sözleşmeyi, ilk imzalayan ve onaylayan ülke ise Türkiye’ydi. Sözleşme, 10 ülkenin onayıyla 2014 yılında yürürlüğe girdi ve Temmuz 2019 itibariyle 34 devlet ve Avrupa Birliği tarafından da onaylandı.

İstanbul Sözleşmesi kadınlar için hayati önem taşıyor. Çünkü İstanbul Sözleşmesi, uluslararası hukukta şiddetin, kadın-erkek eşitsizliğinin ve kadınlara karşı yapılan ayrımcılığın bir sonucu olduğunun vurgulandığı ilk sözleşme. Fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet her tür şiddetle mücadele konusunda “önleme, koruma, kovuşturma ve destek politikalarından” oluşan dört temel yaklaşım içeren ilk sözleşme. Aynı zamanda, şiddetle mücadelede bağımsız bir izleme mekanizması bulunan ve yaptırım gücü olan bağlayıcı ilk sözleşme.

İşte bu nedenle sözleşmenin uygulanması, kadınlar için kelimenin tam anlamıyla ‘hayati’ bir önem taşıyor. Bu yüzden yalnızca Türkiye’de değil, sözleşmenin imzalandığı ama uygulanmadığı birçok ülkede kadınlar, sözleşmenin gereklerinin yerine getirilmesi için mücadele yürütüyor.