Sinop Gerze’de termik santrala karşı yedi yıl süren direnişin öyküsünü, mücadelenin önde gelen isimlerinden Ferhat Hançer kaleme aldı. Ferhat Hançer, “Bu kitap yaşam alanlarına sahip çıkanlara cesaret versin istedim. ‘Biz başardık, siz de başaracaksınız. Direnin’ demek istedim” diyor.

Gerze halkının mücadelesini kitaplaştıran Ferhat Hançer: Direnişi halk yazdı ben kaleme aldım

Gökay BAŞCAN

Sinop’un Gerze ilçesi Yaykıl köyünde Anadolu Grubu tarafında yapılmak istenen termik santrala karşı verilen mücadele kitaplaştırıldı. Direnişin önde gelen isimlerinde Ferhat Hançer’in kaleme aldığı ‘Gerze’de Bir Doğa Mücadelesi Direniş Günlüğü’ kitabı çıktı. Zaferle sonuçlanan Yaykıl Direnişi, dünyanın en iyi 5 direnişi arasına girmeyi başardı. Tüm Gerzeliler, Yaykıllıların topyekûn mücadele ettiği bu direniş, ülke genelinde de büyük destek gördü. 2008 ile 2015 yılları arasında yaşanan bu mücadelenin en başından beri aktif görev alan, bir dönem de Yeşil Gerze Çevre Platformu’nun (YEGEP) dönem sözcülüğünü yapan Ferhat Hançer ile direnişi ve NoteBane Yayınevi’nden çıkan kitabını konuştuk. Hançer, direniş alanındaki çadırda nöbet tutanların kaleme aldığı ‘nöbet günlüğü’nden yola çıkılarak hazırlanan kitabın serüvenine ilişkin, “Mücadelenin nasıl başarıya ulaştığının, ne gibi zorlukların aşıldığının mutlaka yazıya aktarılması gerekliliğinden yola çıkarak ‘Direniş Günlüğü’nü yazmaya karar verdim” diyor.

NoteBane Yayınevi’nden çıkan kitabın telif gelirlerini yaşam mücadelesinde bedel ödeyenlere bırakacağını belirten Hançer, “Yayınevi kitabın telif hakkını, dayanışma amaçlı, süreç içinde para cezalarına çarptırılanlara aktarılacağını bildiği için yüksek tuttu. Ben de buradan elde edilecek telif gelirini, doğa mücadelesine bir nebze katkı sunmak adına, mücadelede bedel ödeyenlere bırakacağım” ifadelerini kullanıyor.

Gerze’de çok uzun soluklu, yıllar süren bir mücadele yaşandı. Bilgileri, belgeleri toparlamak, hafızayı tazelemek zor olsa gerek. Kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz, yazım sürecinde ne gibi zorluklar yaşadınız?
Gerze halkının ve Yaykıl köylüsünün büyük bir dayanışmayla yürüttüğü termik santral karşıtı mücadele, 2008-2015 yılları arasında, tam yedi yıl sürdü. Süreç boyunca Gerze’de ve santralın kurulacağı planlanan Yaykıl köyünde şirkete karşı sayısız etkinlik, pek çok eylem ve karşı duruş sergilendi. Öylesine ki şirketin kolluk güçlerini de arkasına alarak köydeki her girişimi boşa çıkarıldı. Sonuçta, bu uzun soluklu mücadeleyi, yaşam alanlarını sonuna kadar korumakta kararlı olanlar kazandı. Mücadelenin nasıl başarıya ulaştığının, ne gibi zorlukların aşıldığının mutlaka yazıya aktarılması gerekliliğinden yola çıkarak ‘Direniş Günlüğü’nü yazmaya karar verdim. Süreç boyunca her türlü yazışma, etkinlik raporları, hukuki gelişmeler, basında çıkan yüzlerce haber ve köşe yazısı, YEGEP bürosunda, pek çok klasörden oluşan arşivde korunmuştu. Bu arşivleme işinde, çoğunlukla ben sorumluluk üstlendiğim için bu durum, kitabı yazma çalışmalarımda da bilgiye ulaşmada bana kolaylık sağladı. Yazmaya başladığımda, mücadelenin içinden biri olarak gözlem zenginliğine zaten sahiptim. Ayrıca mücadelenin özneleri sayılan kişilerle birebir yapılan görüşmeler, nöbet çadırı günlükleri ve yaşanan sıcak gelişmelerin tanıklıkları, direnişin öyküleştirilmesini kolaylaştırdı denilebilir. Aslında direnişi Gerze ve Yaykıl halkı yazdı. Ben yalnızca kaleme aldım. Yazmadaki zorluk konusuna gelince, mesleki deneyimlerimin (Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği) kitabın yazılmasındaki katkısı yadsınamaz. Onun dışında bilgisayar kullanımıyla ilgili yaşadığım sıkıntıları da aldığım destekle aşmıştım. Yayınevi editörlerinin önerilerini de dikkate alarak, başlangıçta 530 sayfa olarak tamamlanan kitap, yine yoğun bir çalışmayla kısaltılıp sayfa sayısı 328’e indirilerek, son hâlini aldı. Son 16 sayfasında da mücadele sürecini yansıtan 64 fotoğraf yer alıyor.

gerze-halkinin-mucadelesini-kitaplastiran-ferhat-hancer-direnisi-halk-yazdi-ben-kaleme-aldim-891804-1.

Termik santrala karşı verilen bu mücadele; Gerze, Sinop, hatta çevre illerdeki yaşam savunucuları tarafından da sahiplendi. Mücadelenin ülke çapında ses getirmesi, destek görmesi ve hatta dünyada bilinen bir direnişe dönüşmesi süreci nasıl gerçekleşti?
YEGEP’in kurulup örgütlü mücadele aşamasına geçilmesinden sonra Gerze Direniş’i ivme kazanmıştı. Hele ‘5 Eylül 2011 Yaykıl Direnişi’, bir dönüm noktası olmuştu. Basının yoğun ilgisi, o günden sonra başlamıştı zaten. O günden önce de gündemdeydi ancak yeteri kadar değildi. Daha çok yerel basında haber oluyordu. Topyekûn mücadeleyle birlikte Yaykıl’da nöbet çadırının kurulması, kamuoyu oluşmasını sağladı diyebiliriz. Yakın çevreden, İstanbul’dan, Ankara’dan ve duyarlı kesimlerden çadıra yapılan ziyaretler, direnişe ilgiyi giderek artırdı. TMMOB, Greenpeace, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gibi kuruluşların yanı sıra Grup Yorum ve dönemin ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’ın ziyaretleri, mücadeleye önemi azımsanmayacak katkılar sundu. Hatta 2012 yılında, ABD’nin önemli çevre örgütlerinden Sierra Clup tarafından Gerze Direnişi, dünyanın en önemli 5 çevre direnişinden biri olarak değerlendirildi.
Bunu sağlayan şey, direnişin yerelden başlayarak genelde, ülke düzeyinde kabul görmesidir diyebiliriz. Ancak yereldeki örgütlülük, kişinin dünya görüşü ve siyasi duruşu ayırt etmeksizin herkesi kapsamasıyla sağlanmıştı. Bu konudaki ayrıntılar, kitapta özellikle YEGEP’in oluşumu ve bileşenleri anlatılırken işlenmiştir.

Hem Yaykıllı hem de Gerzeli kadınlar, hep en önde yer aldılar. Siz kitapta bu kısma zaten geniş yer vermişsiniz. Peki, bu mücadeleye nasıl yansıdı?
Yaşam alanlarına sahip çıkma adına, her yerde olduğu gibi burada da kadınlar adeta ‘ön cephe’de yer aldılar. Ben bunu içgüdüsel bir olgu olarak değerlendiriyorum. ‘Evini, barkını koruma, sevdiklerini kanatları altına alma, geleceğini devam ettirme’ duygusu ağır basıyor olmalı. Yaykıl’da, gece yarısı sondaj kamyonlarının önüne yatıp, o iş makinelerine geçit vermeyen altı kadını cesaretlendiren de aynı duyguydu. Örgütlü mücadelenin öncülüğünü yapan YEGEP’in yıllarca dönem sözcülüğünü yürüten de kadın kardeşlerimizden biriydi. Direnişin o en sıcak günlerinde, aylarca nöbet çadırında, gündüz nöbetini tutanların da hep kadınlardan oluştuğunu nöbet günlüklerinde görebiliriz. Sonuçta kadınlar, ‘direnişin olmazsa olmazlarıdır’ diyebiliriz.

***

gerze-halkinin-mucadelesini-kitaplastiran-ferhat-hancer-direnisi-halk-yazdi-ben-kaleme-aldim-891803-1.
Ferhat Hançer

Siz de mutlaka başaracaksınız

Bu kitabın ülkenin dört bir yanında yaşam ve doğa mücadelesi veren insanlara mesajı ne?
Bu kitabı yazarken amacım yalnızca mücadeleyi anlatmak, yaşanılanların unutulmamasını sağlamak değildi. Doğanın talan edilmesine karşı duruşa, yaşam alanlarına sahip çıkanlara da cesaret versin istedim. “Biz başardık. Siz de başaracaksınız. Direnin!” mesajıyla, bir anlamda onlara “ilham vermek “ diye özetleyebiliriz kitabın yazılma amacını. Biz mücadele boyunca, ta en baştan beri “Direne direne kazanacağız” dedik, vazgeçmedik. Siz de vazgeçmeyin!

***

Dayanışmayı büyütmeliyiz

Direniş zaferle sonuçlansa da o dönem eylemlere katılanlara ilişkin hâlâ hukuki süreç devam ediyor. Son durum nedir?
Mücadele sonundaki başarı, süreç içinde yer alan kadınlı erkekli yüzlerce kişiye ait! Yine süreçte, Gerze’den ve Yaykıl’dan pek çok yaşam savunucusuna davalar açıldı. Pek çoğu suçlandıkları konularda beraat etse de, ‘5 Eylül Yaykıl Direnişi’nden dolayı yargılanan 40 kişiden 36’sına çeşitli cezalar verildi. Dava, her ne kadar temyiz aşamasındaysa da bu zaferin bir ‘Pirus Zaferi’ olmaması için caba gösteriyoruz. Madem hep birlikte başardık; şimdi de hep birlikte bunun altından kalkacağız. Dayanışmayı sürdürmeli, asıl şimdi büyütmeliyiz.