Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

AKP iktidarında çoğu kurumun adı ve yapısı değiştirildi, içi boşaltıldı. Ama bu iktidar döneminde en büyük yıkıma Türkçe uğradı. 12 Eylül darbesiyle özerk yapısını yitiren TDK’nin yol açtığı yazım kargaşası şimdilerde daha da derinleşti. Okullarda öğretilen yazım biçimiyle dilcilerin savunduğu yazım çelişiyor. Bu karmaşa, güncel Türkçenin en büyük sorunu.

AKP iktidarında yeniden Osmanlıcaya dönüş eğilimi başladı. Daha önce öz Türkçe yazmaya özenen kimi yazarlar, ozanlar bile “zamanın ruhu”na uyarak küflü sözcüklere yöneldiler!

Siyasal iktidarın Türkçeye karşı takındığı olumsuz tutum, doğal olarak kurumların uygulamalarına da yansıyor. Biliyorsunuz, TCDD yönetimi, ihale dilekçesinde “müteselsilen ve müştereken” yerine “birlikte ve ortaklaşa” ifadesine ver veren İstanbul Anakent Belediyesi’ni, Sirkeci ve Haydarpaşa garları için açılan ihaleden elemişti.

Geride bıraktığımız günlerde, bir başka kurumla ilgili yeni bir “Türkçe kazası” yaşandı. Cumhuriyet’ten Ozan Çepni’nin haberine göre, Türk Hava Yolları, yurtdışından gelen heyetlerle yeterli düzeyde “temaşa” edilemediğini belirterek, kendi çalışmalarında görevlendirilmek üzere valilikten yabancı dil bilen memurların listesini istemiş!

“Temaşa”, Arapça kökenli bir sözcük. “Temaşa etmek”; bakmak, seyretmek anlamına geliyor. THY görevlileri, yurtdışından gelen heyetlerle nasıl “temaşa” edeceklermiş, anlayan beri gelsin!

Anadilimizi tu kaka edip Osmanlıcayı diriltmeye çalışanlar, anlamını bilmedikleri sözcükleri dolaşıma sokarken bilgisizliklerini de sergileyip gülünç duruma düşüyorlar.

HAFTANIN NOTU

Bağımsızlık Müzesi ve “Nâzım’a Yolculuk”

Umarım haberiniz vardır; İş Bankası’nın Ulus’taki tarihi binası, kısa süre önce “İktisadi Bağımsızlık Müzesi”ne dönüştürüldü. İstanbul doğumlu İtalyan Mimar Giulio Mongeri tarafından 1929 yılında yapılan ve Osmanlı-Selçuklu mimarisinden izler taşıyan bu görkemli yapı, bir dönem İş Bankası Genel Müdürlüğü olarak da hizmet vermişti.

1924 yılında, siyasal bağımsızlığımızı pekiştirmek ve ülkemizin ekonomik gelişmesine destek vermek amacıyla Cumhuriyetin yönetici kadrosunca kurulan İş Bankası, Milli Mücadele’nin 100. Yılı’nda, başkentin simge yapılarından birini müzeye dönüştürerek kültür yaşamımıza çok değerli bir katkıda bulundu. Erken Cumhuriyet dönemi mimarisinin en önemli örneklerinden sayılan tarihi binadaki müzede, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze ülkemizin ekonomik bağımsızlık yolunda attığı adımlar, bankanın tarihi ile birlikte sunuluyor. Zemin ve birinci katlarda ise İş Bankası koleksiyonunda yer alan fotoğraf, belge, obje ve filmler sergileniyor. Tasarımını Burçak Madran’ın, grafik düzenlemesini Emre Senan’ın, danışmanlığını Prof. Dr. Zafer Toprak’ın üstlendiği Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi, pazartesi günleri dışında her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilir.

Çok amaçlı bu müzenin üçüncü katı, İş Sanat Galerisi olarak hizmet veriyor. Şu sıralar orada kaçırılmaması gereken bir sergi var: "Nâzım’a Yolculuk”. Serginin küratörü Haluk Oral. Tasarımını Emre Senan, proje koordinatörlüğünü ve metin yazarlığını Rûken Kızıler yapmış. Sergide Nâzım’la ilgili çok sayıda malzeme var ve bunların hemen hepsi Haluk Oral’ın özel koleksiyonundan derlenmiş.

Nâzım Hikmet’in yaşamının bilinmeyen yönlerinden izler taşıyan sergi, büyük ozanın Selanik’ten Moskova’ya uzanan yolculuğuna eşlik ediyor. Bu önemli sergiyi 31 Aralık 2019 tarihine değin ziyaret edilebilirsiniz.