Atmosferdeki sera gazı oranında rekor seviyeye ulaşıldı. Eğer önlem alınmazsa mevsim dengelerinin alt üst olduğu ülkemizde iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri daha da artacak

Gezegen alarm veriyor

DEMET SARGIN sargindemet@gmail.com

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), atmosferdeki iklime zararlı sera gazı oranının şu ana kadar yapılmış ölçümlere göre en yüksek seviyeye ulaştığını açıkladı. Dünya böylesine görünür bir alarm verirken fosil yakıtlardan vazgeçmenin zorunluluğu da ortada. Her yıl sıcaklık değerlerinin yeniden rekor kırması, Avustralya sahillerinde mercanların yok olması, Antarktika’daki buzulların erimesi, Akdeniz havzasından ABD’nin batı yakasına uzanan orman yangınları iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinin artık yaşamımız içinde net bir şekilde var olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye tehlike altındaki 3. ülke
Konuyla ilgili konuştuğumuz Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Duygu Kutluay, “Dünya Bankası tarafından yayımlanan rapora göre Türkiye, 21. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ve Orta Asya bölgesinde aşırı iklim olaylarına en çok maruz kalacak 3. ülke olacak” diyor. Kutluay, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı “Uyum Eylem Planı”, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Raporları ve diğer bilimsel çalışmalara göre iklim değişikliğinin yaşamımızı nasıl etkileyeceğini ise maddeler halinde anlatıyor:

♦ Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklığın yüzyıl sonuna kadar 2,5°-4°C artacağı, Ege ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde 4°C’yi, iç bölgelerinde ise bu artışın 5˚C’yi bulacağı tahmin edilmektedir.

gezegen-alarm-veriyor-534580-1.
Duygu Kutluay


♦ Yağışların yıl içerisindeki dağılımının yani şiddet ve sıklığının da değişmesi veya kayması gözlenecektir.

♦ Tarımda öngörülen iklim değişiklikleri, üretimi, üretim yerlerini ve hayvancılığı etkileyecek, aşırı hava olaylarının şiddeti, sıklığı ve artma olasılığı tarımda rekoltenin azalması riskini önemli ölçüde artıracaktır.

♦ İklim değişikliği, giderek karasal ve denizel ekosistemlerin yanı sıra biyolojik çeşitliliğin kaybına da neden olacaktır. İklim değişikliğine bağlı olarak özellikle taşkın ve kuraklık gibi su döngüsünün değişmesine duyarlı doğal afetlerin sıklığı, şiddeti ve ülke çapındaki mekânsal dağılımlarında artışlar öngörülmektedir.

♦ Sıcak ve kurak devrenin uzunluğundaki ve şiddetindeki artışa bağlı olarak, orman yangınlarının sıklığı, etki alanı ve süresi artacaktır.

♦ Aşırı iklim olaylarının daha sıklaşması nedeniyle hava koşulları ile bağlantılı ölümler ve hastalıklar artacaktır.

Paris İklim Anlaşması derhal onaylanmalı
Kutluay çözüme dair ise şunları söylüyor: “Çözüm için öncelikle IPCC’nin yayınladığı rapor doğrultusunda ısınmanın 1,5 derecede sabit tutulmasıyla ilgili çalışmaların yapılması gerekiyor. Karbon emisyonları 2030 yılına kadar yarıya inmeli ve 2050 yılında da net olarak sıfırlanmalı. Türkiye mevsimler daha fazla altüst olmadan Paris Anlaşması’nı onaylamalı.”

***

Korkutan yükseliş
WMO’nun verilerine göre, atmosferdeki karbondioksit oranı 403,3 ppm’den 405,5 ppm’ye yükseldi. Atmosferdeki karbondioksit oranı sanayileşmeden önceki döneme, örneğin 1750 yılına kıyasla yüzde 46 oranında arttı. Metan gazının oranı ise milyarda 1859 birime yükseldi. Bu da sanayileşme öncesi döneme göre, yüzde 257’lik bir artışa tekabül ediyor.
1750 yılından bu yana dünyada ortalama sıcaklık bir derece dolayında yükseldi. IPCC, yükselmenin 1,5 derece ile sınırlandırılması uyarısında bulunuyor. Örgüt, aksi takdirde ısınmanın milyonlarca kişi için ağır sonuçları olabileceğine dikkat çekiyor. WMO’dan yetkililer, 1,5 derece hedefinin ancak karbondioksit emisyonlarının 2030 yılına kadar yüzde 45 dolayında azaltılması ve 2010’daki seviyenin de altına düşürülmesi ile mümkün olabileceğine dikkat çekiyor.