Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Artvin’in Kafkasör Yaylası’ndaki Cerattepe’de yıllardır büyük bir çevre savaşı veriliyor. Yöre halkı, dünyanın en değerli doğal ormanlarından birini, maden patronlarının talanından korumak için, o karlı tepede çoban ateşleri yakarak gece gündüz nöbet tutuyor…

Yargı süreci henüz sona ermiş değil ama maden şirketinin acelesi var! AKP iktidarında palazlanan ve “Havuz Medyası”nın finansörlerinden olan Cengiz İnşaat, bilirkişi incelemesinden önce işi oldubittiye getirerek “fiili durum” yaratmak istiyor. Ülkenin doğasını, çevresini koruma yükümlülüğü Anayasa’da belirtilmiş olan devlet ise, bu yükümlülüğünü unutarak, milletin anasına söven bir holding patronunun yanında yer alıyor; askeriyle, polisiyle, valisiyle, yargıcıyla halkın karşısına dikiliyor...

Artvin kentimiz bir haftadır ayakta! Halk canını dişine takmış, her türlü zorbalığa göğüs gererek, yaşam alanlarını devlete karşı korumaya çalışıyor!

Çevre illerden binlerce polis ve jandarma getirilmiş. Kafkasör Yaylası kuşatma altında. İnsanlar, ağaç kesimini önlemek için otomobilleriyle yolu kapatınca devreye çekiciler giriyor. Kadınlar, çocuklar güvenlik güçlerince coplanıyor. Savunmasız halkın üzerine bibergazı ve plastik mermi sıkılıyor. Gezi Direnişi’nde tanık olduğunuz sahneler, bu kez Cerattepe yolunda yaşanıyor…

Olayların başından beri direnişçilerin yanında olan CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, emrin “büyük yerden” geldiğini söylüyor. İçişleri Bakanı Efkan Âlâ’nın, güvenlik güçlerine “Vurun geçin!” diye talimat verdiğini aktarıyor. Diyarbakır’da valiyken, “taş atan çocuklar” için, “Cana geleceğine cama gelsin!” diyerek “hoşgörülü bürokrat” profili çizen zat aynı kişi miydi gerçekten? İnanmak çok güç!

* * *

Türkiye’de “bağımsız yargı” hiçbir zaman olmadı. Ama böylesi de hiç görülmedi! Bir dönem Cemaat’in güdümündeydi yargı, şimdi AKP’nin buyruğunda! Yargıçlarımızın kimi “Uzun Adam” sevdalısı, kimi “Sarrafsever”! Özcesi, “güçlünün hukuku” yürürlükte…

Adalet tanrıçasının terazisi, yoksulun hakkını dirhemle ölçerken, varsılın hakkını okka ile tartıyor! Devletin tüm olanakları görgüsüz emlak krallarına, yeniyetme enerji prenslerine, paragöz maden patronlarına peşkeş çekiliyor! AKP bu yolla yandaşlara “sermaye birikimi” sağlarken, kendi iktidarını besleyecek kaynakları da yaratmış oluyor.

Rant baronları, çok acımasız ve gözü kara gidiyorlar! Ezkaza yargıya takıldıkları yerde ise “hile-i şeriyye” yoluna başvuruyorlar. Diyelim ki halk, maden şirketinin rüşvetle ya da çeşitli yöntemlerle elde ettiği “olumlu ÇED raporu”nu bin bir güçlükle iptal ettirdi. Uyanık şirket, projede hemen birkaç küçük değişiklik yaparak Bakanlık’tan yeniden ruhsat alıyor! Bir tür danışıklı oyun! AKP iktidarında hukuk böyle işliyor. Sözgelimi Ankara Anakent Belediyesi’nin ulaşım zammını mahkeme bozuyor. Melih Gökçek aklınca kurnazlık edip bilet fiyatında 1 kuruşluk indirime gidiyor! Yargıyla alay edercesine böyle bir yola başvuruyor ve kimse de, “Sen bizimle dalga mı geçiyorsun!” diye yakasına yapışmıyor!

* * *

Gözlerini rant bürümüş çevre talancıları, hükümetin açık desteğiyle, ülkenin altını üstüne getiriyor; HES’lerle, termik santrallarla, maden galerileriyle toprağımızı, suyumuzu kirletip yaşam alanlarımızı yok ediyorlar.

Biz doğanın yeşilini seviyoruz, onlar doların!

Artvin halkı doğayı korumak için yıllardır savaşım veriyor. Peki, görevi ormanlara sahip çıkmak olan Orman Bakanı ne yapıyor? Artvin halkının duyarlıklarına ve haklı isyanına kulak vereceği yerde, çocukça açıklamalarla yağmacıların yanında yer alıyor!

Ama Artvin halkı çok kararlı. Öyle günübirlik, geçici bir direniş değil bu. Karadeniz’in boyun eğmeyen bilinçli, örgütlü insanları, kararlılıklarını dosta düşmana haykırıyorlar:

“Cerattepe geçilmez, Artvin halkı yenilmez!”

Bunun böyle olduğunu hükümet de, çevre düşmanı holding patronları da yakında anlayacak!

Yol keserek; yaylalara asker, polis yığarak; başka illerden dayanışma için gelenleri kente sokmayarak kıramazlar bu direnişi!

Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan, esnaf temsilcilerine seslenirken, “gerektiğinde asker, polis, yargıç, alperen olacaksınız!” buyurmuştu ya…

Eh, Artvin esnafı da “çapulcu”, “eşkıya”, “direnişçi” olmayı seçmiş bu kez! Yaşam hakkını savunmak için kepenk kapatıp barikata çıkmış, neylersiniz!

Yani, demem o ki, “Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz
kafalılar! Ey sadrazam!”