Gezi dosyalarında ilerleme yok
Gezi Direnişi’nde polis şiddeti nedeniyle yaralanan, sakat kalan ve yaşamını yitirenlerin dosyalarında kayda değer ilerleme sağlanabilmiş değil. Dosyalar sumen altı ediliyor

ELÇİN YILDIRAL - @elcinyildiral
31 Mayıs’ta ikinci yılını geride bırakarak üçüncü yılına girecek olan Gezi Direnişi sırasında polis şiddeti nedeniyle yaralanan, sakat kalan ve yaşamını yitirenlerin ailelerinin adalet mücadelesi sürüyor. Dosyalarda kayda değer ilerleme sağlanamadığı gibi, dosyalar emniyet ve yargı işbirliğiyle sumen altı ediliyor. Polisler devlet eliyle saklanıyor, korunuyor; deliller karartılıyor. Gezi’deki polis şiddetiyle ilgili yapılan yüzlerce şikâyet var. Sadece İstanbul’da 270 kişi polisten şikâyetçi olurken, Gezi’nin ilk 30 gününe ait 40 terabaytlık kamera/tv görüntüleri tek bir savcının sorumluluğuna bırakılırken, dosyaların sürekli savcı değiştirmesi dikkat çekiyor.
Berkin Elvan
İstanbul Okmeydanı’nda polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu 269 gün komada kaldıktan sonra yaşamını yitiren Berkin Elvan soruşturmasında hangi polisin olay yerinde görevli olduğunu soran Savcılığa, emniyet 1065 polisin yer aldığı bir liste gönderdi, bu polislerden 275’inin ismini verdi. Ulusal Kriminal Büro tarafından incelenen görüntülerde şüpheli polislerin sayısı 3’e indi. Savcılık, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazarak, eşkalleri belirlenen 3 polisin açık kimliklerinin belirlenmesi amacıyla polislerin kimlik bilgilerini istedi. Emniyet, bu yazı üzerine 21 polisin açık kimlik bilgilerini ve değişik açılardan çekilmiş 5’er adet fotoğraflarını savcıya yolladı. Savcı da bu fotoğrafları Adli Tıp Kurumu Ses ve Görüntü İnceleme Şube Müdürlüğü’ne yollayarak, 21 polisin fotoğrafları ile muhtemel 3 şüphelinin fotoğraflarının kıyaslanmasının yapılmasını istedi.
Avukatlar, “Ancak Adli Tıp Kurumu’nda bu bilgiler yok. Ayrıca Adli Tıp bu incelemeyi 6 ayda da tamamlayabilir ve sonrasında ‘kimlikleri belirleyemediğini’ söyleyebilir. Böylece faillerin yargı önüne çıkması imkânsız hale gelebilir. Buna rağmen Emniyet Müdürlüğü’nden bir daha talepte bulunmadı” sözleriyle itirazlarını dile getirdi. Savc, görüntüleri Jandarma Kriminal’e gönderdi.
***
Okan Özçelik
İstanbul’da 1 Haziran 2013’te sol gözünü kaybeden Özçelik’in vurulmasına ilişkin görüntüler Ulusal Kriminal Büro’ya gönderildi, bilirkişi raporunda ZET’çi polisin (gaz tüfeği kullanan) yüzünde maske olduğundan dolayı yüz hatlarının net olarak görülemediği belirtilerek, “yaklaşımsal metodla” kişinin kimliğinin tespit edilebileceği belirtildi. Savcı, 17 Mart’ta bir komiser yardımcısı ve 5 polisin, 24 Mart’ta bir komiser yardımcısının şüpheli sıfatıyla ifadelerini aldı ancak ZET’çi polis belirlenemedi. İfade veren polisler, ZET’çi polisi tanımadıklarını belirtti.
***
Aydın Aydoğan
İstanbul’da 11 Haziran 2013’te gaz kapsülünün ayağına isabet etmesi nedeniyle yürümekte zorluk çeken Aydın Aydoğan’ı yaralayan polis belirlenemezken 16 polisin şüpheli sıfatıyla ifadesi 26 Haziran 2014’te alındı. Olay tarihinde görevli iki amirden H.Ç.’nin 24 Şubat 2015, K.K.’nin de 10 Mart 2015’te ifadelerine başvuruldu. Ancak iki amirin “tanık” olarak dinlenmesi dikkat çekti. İfadesi alınan ZET’çi polislerden bir kısmı gaz kullanmadığını bir kısmı da kullanıp kullanmadığını hatırlamadığını iddia etti. Amirler de ZET’çi personelin kurallara uygun kimseyi hedef almadan ateş ettiğini öne sürdü. Emniyet ise Taksim’i gören MOBESE’lerin bozuk olduğunu bildirdi. Aydoğan dosyasında ilginç olan nokta ise savcının bir yıl önce incelenmesi için Ulusal Kriminal Büro’ya gönderdiği görüntüleri geri istemesiydi.
***
Burak Ünveren
İstanbul’da 31 Mayıs 2013’te biber gazı kapsülüyle gözünü kaybetti. Avukatı, topladığı MOBESE ve güvenlik kameraları görüntülerini savcılığa teslim etti. Savcı, görüntülerin incelenmesi için Ulusal Kriminal Büro’ya gönderdi. Savcı, Emniyet’e yazı yazarak, Kriminal Büro’nun tespit ettiği polislerin kimliklerinin bildirilmesini istedi. Henüz yanıt gelmedi. Olayı gören iki tanık dinlenmedi.
***
Ahmet Atakan
Antakya’da 10 Eylül 2013’te biber gazı kapsülünün isabet etmesi sonucu çatıdan düşerek yaşamını yitirdiği belirtilen Ahmet Atakan soruşturmasında 19 ay geçti. Olay yerini karşıdan gören fırının güvenlik kamerası için “çekim yapılmış ama hard disk bozuk” denildi. İşyeri ve Akrep kameralar için hard diskleri bozuk raporu verildi. Adli Tıp Raporu’nda da “düşmeye bağlı ölüm olabilir” denildi. Ama hiçbir veri ortaya konulmadı.
***
Muharrem Dalsüren
Ankara’da 3 Haziran 2013’te Akrep aracından atılan biber gazı kapsülünün isabet etmesi sonucu sağ gözünü kaybeden Dalsüren soruşturmasında Akrep aracındaki ZET’çi polisin kimliği hâlâ tespit edilemedi. Emniyet olaydan 1,5 yıl sonra bölgede görevli 58 polisin isim listesini Savcılığa gönderdi, ancak akrep aracında gaz atmakla görevli polislerin isimlerini bildirmedi. Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü, olay anını kaydeden Akrep araçlarının kameraların bozuk olduğunu kaydetti.
***
Selim Polat
İstanbul’da 31 Mayıs’ta polisin attığı plastik mermiyle sol gözünü kaybetti. Plastik mermi kullanan polisin kask numarası belirlendi. Savcılık, kimliğinin belirlenmesi için Emniyet’e yazı yazarak A-209 numaraya sahip polisin kim olduğunu sordu. Emniyet’ten gelen yanıt üzerine kaskın M.D. isimli polise ait olduğu tespit edildi. 22 Ekim 2013’te Savcılığa ifade veren M.D., olayın gerçekleştiği gün işe geç kaldığını, göreve çıkmadığını, o gün kaskını bir başka arkadaşının kullanmış olabileceğini iddia etti.
***
Sepehr Vahabi
İstanbul’da 31 Mayıs 2013’te plastik mermiyle gözünü kaybetti. Emniyet, 1,5 yıl sonra polislerin isimlerini Savcılığa gönderdi. Dosyada, Vahabi’yi vuran polisin yüzünün net olarak görüldüğü fotoğraf bulunmasına karşın polisin kimliği tespit edilemedi. Polislerin ifadeleri ise alınmadı. Görüntüleri inceleyen bir kurum ise henüz yok.
***
Hakan Yaman
İstanbul’da 3 Haziran 2013’te polisler tarafından sert bir cisimle gözü çıkartılan ve ardından ateşin üzerine atılarak ölüme terk edilen Hakan Yaman soruşturmasında tüm delillerin yok edildiği ortaya çıktı. Emniyet kayıt bulunmadığını kaydederken, 18 saniyelik amatör kamerayla çekilen görüntülerin teşhise yeterli olmadığını belirtti. Polisler hakkında idari soruşturma kapatıldı. Ceza soruşturmasında 34 polis ifade verdi.
***
Erdal Sarıkaya
İstanbul’da 11 Haziran’da polisin attığı gaz kapsülüyle gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın vurulma anına ilişkin görüntülerde Kriminal Büro, emniyetin Savcılığa gönderdiği listede adı olmayan A-027 ve A-131-1 kask numaralı iki ZET’çi polisi belirledi. A-91 kasklı ZET’çi polisin iki elinde de ZET tüfeği bulunduğunu saptayan Büro, T-352 kasklı K.K.’nin olay gününde raporlu görünmesine karşın görüntülerde olay yerinde olduğunu da tespit etti. Olay yerinde 4-5 ZET’çi polisin görevli olduğunu tespit eden büro, Sarıkaya’nın, B-12-063 kask numaralı ‘Robokop’çu M.K.’nin de içinde bulunduğu bu ZET’çiler tarafından vurulmuş olabileceğini kaydetti. Savcılık, Gezi Parkı’nda biber gazı kapsülüyle gaz ve boyalı top atmakta kullanılan ‘Zet’ ve ‘FN’ silahını taşıyanların isim listelerini istedi. Emniyet, zimmet belgelerinin silahların iadesinden sonra imha edildiğini” kaydederek listeyi vermedi. Savcılık, daha sonra Taksim Metro Durağı çevresinde bu silahı kullananların listesini istedi. Bu kez de “görev listesine görev yoğunluğundan dolayı not düşülmedi” yanıtı verildi. Emniyet MOBESE ve TOMA görüntülerinin de olmadığını söyledi.