Gezi’nin arkasında bakın kim varmış!

2013 Mayısında patlak veren Gezi İsyanı’na dair söylenmeyen söz kaldı mı diye düşünüyordum kaç zamandır... 3 yıl içinde ne komplo teorileri, ne fanteziler okudu bu gözler...

İlk günlerde malum medyanın başlıklarını “Otpor” süslüyordu. Haberlere göre Gezi’nin arkasında, Arap Baharı ve Turuncu Devrim’in arkasındaki Balkan kökenli “Otpor” örgütü vardı. Yugoslavya’yı böyle parçalamışlardı, şimdi sıra Türkiye’deydi! Şimdilerde oğluna yeni koltuk yaratamamanın şokunu yaşayan Ankara’nın belediye başkanı ağzına sakız etmişti. Otpor aşağı, Otpor yukarı..

Modası hızlı geçti Otpor’un. “Faiz lobisi” çıktı ortaya... Türkiye’nin 3. Havalimanı ve köprüyü yapmasını istemeyen dış güçler Gezi’yi organize etmişti. AKP ve uydusundaki gazeteler bu çizgide ilerlerken, bugün başkanlık konusunda Saray’a cansuyu veren Bahçeli, el yükseltmişti: “Gezi’nin arkasında PKK var!

Sabah’ın o dönem manşetten duyurduğu iki haberi es geçmemek lazım. Parktakilere, yemeksepeti’nden toplu pizza sipariş edilmişti güya. Parasını da Soros ödemişti. Diğer haber de en az bunun kadar fantastikti. Gezi’ye eyleme gelenlerin otopark cezalarını, Türkiye’deki bir büyükelçilik topluca ödemişti! Hani eyleme arabayla geliyorlarmış gibi. Dekont falan da görememiştik ya, neyse.

Kabataş fantezisine hiç girmiyorum. Malum yalandan bu yana kimse deri pantolon giyemiyor.

Malum 17 Aralık sürecinden sonra “faiz lobisi”nin yerini “Vaiz lobisi” aldı. Düşman ilan edilen Gülenciler yaptırmıştı Gezi’yi.

Ama bütüüün bunlar hikâyeymiş. Büyük oyunu, Akşam gazetesinin bir yazarı bozdu. SETA kökenli Ortadoğu uzmanı Ufuk Ulutaş’tan öğrendik Gezi’nin asıl mimarını: Birleşik Arap Emirlikleri (BAE). Yazar, dünkü yazısında iddiasını şöyle temellendiriyordu:

“Gezi’den Libya’daki Türk temsilciliklerine tehdide kadar birçok noktada BAE zuhur ediyor. Medyadaki Türkiye karşıtı kampanyada BAE parmağı artık gizlenemiyor.“

Mesele gerçekten üç-beş ağaç değil”, Dubai palmiyeleriymiş.

Vay be!

***

Diyanet, dolarla birlikte Mercedes’ten vazgeçse?

Benim için dünün haberi buydu: “Diyanet dolardan vazgeçti.

Erdoğan’ın çağrısını emir telakki eden Diyanet, bugüne kadar Amerikan Doları üzerinden tahsil ettiği umre ve hac ücretlerini TL üzerinden alacakmış. Dolarını bozdurana berberler bedava tıraş, pet-shoplar bedava kuş yemi verirken diyanetimiz de boş durmayacaktı elbette. Milli ve yerli bir adım atılmış, hayırlı olsun. Hazır mesele dövizden, TL’den açılmışken... Şu milyonluk Mercedes yerine tamam yine zırhlı yerli bir araba alınsa ya Diyanet İşleri Başkanı’na... Malum, bakım ve yedek parça ücretleri Avro üzerinden hesaplanıyor o arabaların... Ekstra sevaba girmenin kimseye zararı olmaz.

***

Erdoğan’a THY’den büyük ayıp

gezi-nin-arkasinda-bakin-kim-varmis-218111-1.

Erdoğan son dönemlerde, sık sık yakın çalışma arkadaşlarının kendisine yeterince destek olmadığından dem vuruyor. Haftada bir “Yalnızım” diye açıklama yapıyor.

Her duyduğumda anlamakta güçlük çekiyordum. Ama dün okuduğum bir haber, gerçekten Erdoğan’ı haklı çıkarıyordu. Defalarca uyardı devlet kurumlarını, “Dolarla alım yapmayın” diye. Özel sektöre de ayarı verdi. Önceki gün Kayseri’de bir AVM sahibini telefonla arayıp fırçaladı, kirayı artık TL’den al diye... Ama yine Erdoğan’ı yalnız bıraktılar. İşgüzar THY, Tunus’un devrik diktatörü Ben Ali’nin VIP uçağını 78 milyon dolara satın almış. İran ve Rusya ile TL üzerinden ticaret yapmaya hazırlanırken, dolarla uçak almak olacak iş mi?

Hem de Cumhurbaşkanı için o uçağı almak.. Hiç “yerli ve milli” değilsin THY.

***

3. Havalimanı’nı kıskanan Alman hakem!

gezi-nin-arkasinda-bakin-kim-varmis-218110-1.

İçerideki siyasal her sıkışmada, dış dünya üzerinden gölge boksu yapmak, memleketimizin favori sporlarından biri. Her olayın arkasında dış mihrak, büyümemizi istemeyen güçler arıyoruz, Türkiye dışından gelen her tepkiye “Hans ve Corç ne demiş bizi ilgilendirmez” diye yanıt veriyoruz. Bunlar iç siyasette sandığa oy taşımıyor sadece. Yabancı düşmanlığını ve paranoyayı da fena halde besliyor.

Dün spor sayfalarında gözünüze çarpmış olmalı. Alman Duisburg takımında oynayan Türkiye asıllı oyuncu Barış Özbek, bir maçta kendinden geçmiş. Yeşil sahada Cüneyt Arkın “stayla” kısa film çekmiş adeta. Bir rakibini tekmelemiş, diğerine kafa atmış, diğer ikisini sağ ve sol kolu ile yumruklamış. Haliyle oyun dışında kalmış.

Haberin altına yapılan yorumlar, memleketin dünyaya bakışına dair patolojik ipuçları veriyordu. Okurlardan biri, kırmızı kart kararını şöyle eleştiriyordu:

Ee ne var bunda? Avrupa’nın klasik Türk düşmanlığı...

Neyse Allahtan, “Alman hakem 3. Havalimanı’nı çekemediği için Özbek’i oyundan attı” diyen olmamıştı henüz.