Gezi’nin bir diğer adı ‘Haysiyet Direnişidir’

gezi-nin-bir-diger-adi-haysiyet-direnisidir-48836-1.> ÖZLEM ÖZDEMİR info@ozlemozdemir.net

Bugün 31 Mayıs ve artık tarihte bambaşka bir anlam ifade ediyor. 27 Mayıs 2013’te Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesiyle başlayan halk isyanı Gezi Direnişi olarak dünya tarihine geçti. İçinde olanlar kadar olmayanların da unutamadığı ve etkisi yıllar içinde daha çok görülecek bu direnişi, yıldönümünde her zaman destekleyen biriyle konuşmak istedik. Pazar Kahvaltısı’nın bu haftaki konuğu yazar Ahmet Ümit ve işte onun gözünden Gezi Direnişi

>>Bugün 31 Mayıs. 2 yıl önce bugünü nasıl hatırlıyorsunuz?
Aslında daha öncesi var. Ondan 1 yıl önce Taksim Platformu’nun Gezi Parkı için hazırladığı bir bildiriye imza attım. Sonra 27 Mayıs’a gelindi. Önce internette başladı olay, o zaman felaket anı geldi dendi.

>>Sizce o zaman mı böyle düşünüldü yoksa ilerleyen günler mi bu düşünceyi oturttu?
Baştan beri böyle bir duyarlılık vardı ama bunu hazırlayan süreci de görmek lazım. Bir kere AKP’nin 10 yıllık iktidarı döneminde geçirdiği aşamaları, Erdoğan’ın giderek artan ve bugün artık somutlaşan tek adamlık özlemini bastırdığını, bundan 2 yıl önce de kendisini dışa vurduğunu görüyoruz. Gezi bunun somut olarak görüldüğü olay oldu. İktidarları döneminde kendilerine muhafazakâr demelerine rağmen ilerlemeden anladıkları şey, betonlar yapmak. Şehrin dokusu, tarihi asla dikkate alınmadan istediklerini yaptılar. Bunu yapan insanlar Osmanlıyı seviyoruz diyorlar. Sorun şu ki, bu adamların yaptığına biz karşı çıkıyorduk ama kitlesel bir karşı duruş yoktu.

gezi-nin-bir-diger-adi-haysiyet-direnisidir-48913-1.>>Gezi’den önce yurt dışına gittiğinizde bize sempatik bakıldığını, demokratikleştiğimizi düşündüklerini söylemiştiniz. Siz de sempatiyle bakıyor muydunuz eskiden?
Ben asla bakmadım. İnsanların duruşlarının daha önemli olduğuna inanırım. Politikacıların söylemleri inanılmaz yalanlarla doludur. Bir siyasi partinin temsil ettiği görüş aşağı yukarı onların ne yapacağını belirler. Kısa sürede çıkarlar yahut kafa karışıklığı nedeniyle bulundukları durumdan farklı kararlar alabilirler ve uygulayabilirler, bu başka bir şey. Ben AKP hükümetine ve Erdoğan’a hiçbir zaman güvenmedim, anayasa oylamasında da evet oyu vermedim. Güvenmeme nedenim eskiden beri bu insanları tanıyor olmam ve bugün gelinen nokta da beni çok şaşırtmadı açıkçası. Bunlar dinci değil, vahşi kapitalizmin günümüzdeki temsilcileri.

>>Son 2 yılda ülkede olanları da katarak bakarsak, bugün Gezi’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gezi benim için umut verici bir şey. Sanki hiçbir şey yok gibiydi ama altta yolsuzluklar devam ediyordu, söylenenlerde terslikler vardı, bunu hissediyorduk. Biz bu durumdan rahatsızız ama herkes mutlu gibi bir durum vardı öncesinde ama gördük ki öyle değilmiş. Gezi’de bir yapı çıkıp bunu örgütlemedi, sol örgütler çıkıp AKP hükümetini devirelim demedi.

>>Ama hükümet ve o dönemin başbakanı bunu böyle yorumladı ve yorumlamaya devam ediyor.
Başta sivil halk var, ağacıma dokunma diyor, bu kadar basit. Dokunmasa böyle bir şey olmayacak. Oraya ülkücüler de CHP’liler de geldi, sol örgütler sonra katıldı ama herkes geldi. Eğer Tayyip Erdoğan ikinci ya da üçüncü gün gelseydi böyle olmazdı. Eminim Turgut Özal olsa birasını alır gelirdi. Eğer Gezi hareketini provoke eden biri varsa Tayyip Erdoğan’dır. Diyorlar ya 3 gün sonra her şey değişti, hayır 3 gün sonra hiçbir şey değişmedi. Bir takım karanlık güçlerle işbirliği yapılmış. Karanlık güçler dediği Amerika, Nato, Avrupa Birliği. Onlarla anlaşmalar yapan bizzat sensin, buna karşı çıkan biziz! İnsanlar Erdoğan gitsin, AKP kahrolsun demediler, şehirde yeşil alan yok, ağaca dokunma dediler. Buna verilen tepki o kadar haksızdı ki, tıpkı Rusya’daki 1905 Devrimi gibi.

gezi-nin-bir-diger-adi-haysiyet-direnisidir-48924-1.>>“Gezi umut oldu ama bir şey değişmedi” ya da “bitti” diyenler var. Gezi Direnişinin siyasi bir talebi mi vardı ve bitecek bir hareket miydi ki bitsin?
Gezi’yi bir politik örgüt harekete geçirmedi. O hareketi yaratan nedenleri ve o nedenlerin altındaki tarihsel sosyolojik sonuçları da görmek lazım. Bu topraklarda kul kültürü var. Padişah ya da başbakan kutsal yapıyı simgeliyor, bu da Tanrı’dan ya da Allah’tan güç aldığını iddia ediyor. Bu yıllar yılı böyle olmuştur. A bak bir hükümet değişikliği olmadı, hayal kırıklığına uğradım demek doğru değil. Çok önemli bir kırılma oldu, insanlar “benimle konuşurken terbiyeli ol, benim onuruma dokunamazsın, şehrime dokunamazsın” demeyi cesaretle öğrendiler. Gezi’nin anlamı, o günkü politik yapının değişmesinden çok daha derinlerde bir yerde bence.

>>Ben söylediklerinizi kapsayan ve de örneği olmayan bir varoluş mücadelesi olarak görüyorum Gezi’yi. Böyle bir mücadeleyi eski söylemlerle değerlendirmek ne kadar doğru?
Doğru. Gezi hareketi anlayabilen herkese çağın ruhuna dair çok büyük mesajlar verdi. Bunlardan biri de; akıllı sol gerekli dersleri çıkarmalıdır. Bizim eskiden bildiğimiz reddediş biçimi değil bambaşka bir yapı çıktı, çok yaratıcı şeyler gördük. Adamın biri sadece durdu, biri gitarıyla TOMA’nın karşısına geçti, bunlar bizim eylem biçimlerimiz değil.

>>Bu topraklarda her zaman sorunlar olmuş ama yine de birlikte yaşamayı becerebiliyorduk biz çocukken. Bu kadar ayrımcılık, düşmanlık var mıydı?
Bu zamana kadar sıkıntılarla gelindi. Ama şu son 12 yılda bu sıkıntılar arttı ki bunlar, Cumhuriyet’in rövanşını alıp demeyelim de, yerine güya daha ileri daha demokratik bir Türkiye kuracaklardı. Ama hakikaten ülke bugün resmen bölünmüş durumda. 12 Eylül’den önce de benzer şeyler vardı ama dindar veya dindar olmayan, Adalet Partili olanlar ve olmayanlar gibi bir ayrım yoktu. Şimdi AKP’li olan ve olmayan diye bir ayrım var ki AKP’li olan ne demek belli değil. Dindar mı, katil mi, hırsız mı, onları birleştiren şey nedir ben bilmiyorum. AKP’li değilseniz size televizyondan hakaret ediliyor. Böyle bir şey görmedim ben de, haklısınız. Böyle bir kamplaşmanın sonu ülkeyi mahva sürüklemektir, seçim kazanabilirsiniz ama ülkeyi kesin kaybedersiniz. Siyasi partilerin hepsine büyük bir sorumluluk düşüyor. CHP, MHP, HDP nasıl iç güvenlik yasasına karşı durdular? Koalisyon olmayabilir ama bu dönemin hırsızlıklarıyla, zulmüyle, cinayetleriyle hesaplaşana kadar yine birlikte hareket edilebilir. Burada bir parti diktatörlüğü var, bunu ortadan kaldırmak lazım.

>>Gezi Parkı’ndaki çocuklar bize bambaşka bir kültür önerdiler diyorsunuz, ne önerdiler?
Çokseslilik! Bize çoğulculuğu ve hayır demeyi öğrettiler. Bizim ülkemizde hayır demeye utanılır, oysa hayır demek birey olmanın en önemli yoludur. Bu bir haysiyet meselesidir, zaten Gezi Direnişi’nin bir diğer adı Haysiyet Direnişidir. Sadece ağaç meselesi de değil sahiden, bana soracaksın dediler. Senin aldığın maaş, oturduğun saray, bindiğin Mercedes benim vergilerimle oldu. Devletteki bütün adamların maaşını ben ödüyorum. Bana hizmetle yükümlüler.

>>Böyle düşünülmüyor sanki?
İşte buna diktatörlük diyorlar.

***

Bir devir bitti

gezi-nin-bir-diger-adi-haysiyet-direnisidir-48832-1.>>31 Mayıs’ta ailenizle birlikte sokağa çıkınca neler hissetmişsiniz?
12 Eylül döneminde TKP’nin (o günkü TKP) üyesiydim, gençlik hareketini yönetiyordum, 250 kişilik bir hücre evi vardı. Kızım Gül zaten o hücre evi denilen yerde büyüdü, dokümanlar, giren çıkanlar... Hücre evi dediğim de bildiğiniz ev, genç bir aileyiz. Mahalledeki adım da Ali, avukat olarak biliyorlar beni. Gül bunlara alışkın çocuktu ama politik bir çocuk değildi. Böyle bir isyan olunca hep birlikte sokağa çıktık, ben kimseye çıkalım demedim. İki duyguyu birlikte yaşadım. Bir; Güzel bir şey. İki; Kaygı da duyuyorsun, kendin için değil ama çocuklarına bir şey olur mu? İnsanların gözlerini çıkardılar, öldürdüler çocukları, bu zulüm unutulmayacak ki, bunlar yazılı. Başörtüsü zulüm tamam ama insanları öldürmek, gözlerini çıkarmak ne? Ne bu? Yeter artık, gerçekleri koyalım karşı karşıya. Öldürdünüz insanları, katiller, unutulacak mı bunlar? Tarih öyle bir şey değil, bakın dünyanın en büyük devleti Sovyetler Birliği yıkılmış, sen nesin?

>>Beyoğlu’nun En Güzel Abisi kitabınızda Gezi de var. Ahmet Ümit’in hayatında ne gibi etkileri var?
Tam o romanı yazarken Gezi oldu, Tarlabaşı’ndaki rant ve zulümle örtüşüyordu. Gezi bir kere umudumu çok arttırdı. Benim politik duruşum vardı ama politik olarak daha çok ön plana çıkardı beni.

>>Edebiyata ve sanata Gezi’nin etkisi nasıl olacaktır?
Olmaya başladı zaten. Sanatçıya özgürlük duygusunu veriyor. Sanatın yeşermesi için özgürlük duygusu lazım, baskı olabilir ama bu baskıya karşı insanlar direnebiliyorsa o zaman sanat çıkıyor.

>>Gezi bir devrin bittiği yerdir demiştiniz.
Bence tarihsel olarak bitti şimdi politik olarak bitiş sürecini yaşıyoruz, ideolojik olarak inandırıcılığı kalmadı. Onun için baskıya başvuruyorlar. Bir hükümet baskıya başvuruyorsa, anayasayı çiğniyorsa bir bitiş söz konusudur.

>>Roman olsaydı adı Paranoya olurdu demiştiniz, sadece Gezi romanı yazacak mısınız?
Evet ama biraz zaman geçmesi lazım, bittikten sonra. Akıl hastanesinde bir adam hatırlıyorum, keşke bira alıp oraya gitseydim diyor…