Gezi davası kapsamında verilen hukuksuz kararlarla 18 yıl hapis cezası verilen Gezi direnişçileri, yakınları aracılığıyla ile mesaj gönderdi. Mücella Yapıcı, "Demokrasiye, barışa, daha insanca yaşama hareket etmiş bir toplum, yıllar geçse de bunu unutamaz. Umudu örgütlemeye, konuşmaya, birlikte mücadele etmeye devam etmeliyiz" derken, Tayfun Kahraman ve Can Atalay, "Gezi bu memleketin sönmeyen umududur. Silivri ile yükseltmeye çalıştıkları korku duvarı bir kez daha aşılıyor" dedi. Mücella Yapıcı'nın kızı Cansu Yapıcı, annesinin BirGün'de yayımlanan yazısının ardından, bir taleplerinin de yerine getirildiğini söyledi.

Gezi tutuklularından mesaj: "Yükseltmeye çalıştıkları korku duvarı bir kez daha aşılıyor"
Fotoğraf: Dilan Esen

Dilan Esen

Taksim Dayanışması, Gezi davasında verilen hukuksuz cezalar ile gerekçeli karara ve cezaevinde tutuklu bulunan 7 kişinin hukuksuz koşulları hakkında basın açıklaması yaptı. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nde gerçekleştirilen açıklamaya, Gezi davası tutuklularının aileleri ile avukatları da katıldı.

Açıklamada ilk sözü İstanbul Tabip Odası Denetleme Kurulu Üyesi Dr. Nazmi Algan aldı. Algan, "İstanbul Protokolü'nün önemi şu; nasıl birtakım hukuki kararlarda AİHM diyoruz, İstanbul Protokolü'nü görmemek için çaba sarf ediyorlar. Özellikle AKP iktidarı döneminde. Son yıllarda protokolün uygulanmaması için kendileri arasında protokoller oluşturdular. Ancak bütün bunlar hekimlerin muayenelerini İstanbul Protokolü'ne uygun yapması gerektiğini değiştirmemektedir. Hekimler bir baskıyla karşılaştığı zaman bize bildirmeli. Muayene edecek kişinin onayı alınmalı. Mücella'nın yaşadıkları için hekimler hakkında soruşturma başlattık. Dün gittiğinde minibüsten indiğinden itibaren kelepçesi çıkarılmış. İstanbul Protokolü eğitimlerinin başlaması için bir adım attık ve henüz olumlu geri dönüş gelmedi" diye konuştu.

AVUKAT EVREN İŞLER: ÖZÜNE BAKTIĞIMIZDA GEREKÇE YOK

Gerekçeli kararın 45. günde yazıldığına vurgu yapan Avukat Evren İşler ise şunları ifade etti: "620 sayfa ama hiç gerekçe içermeyen, daha önceki belgelerin kopyalanmasından ibaret bir gerekçeli karar. Özüne baktığımızda gerekçesi yok. Yargılamanın başından itibaren yaşadığımız şey gerekçeli kararda da görüldü. İstinaf başvurusu ve AYM başvurusu yapıldı. Gezi'de suç olmadığını, iddia edilenlerin gerçeğe aykırı olduğunu söyledik. Henüz gönderilmedi, istinaf başvurumuz. AYM başvurusunda özellikle ölçülülüğe uyulmaması, kararın siyasi olduğunu söyleyen bir başvuru. Yasal bir yargılama olmadığını, tutukluluğun hukuksuz olduğunu söyleyen bir başvuru. Silivri ve Bakırköy, farklı sorunları var. Silivri'de spor hakkına çok geç ulaştılar ama Bakırköy çok daha ağırdı. Küçük bir hücrede ranzasına oturduğunda kafasını dik tutamadığı bir ortamdaydı Çiğdem ve Mücella. Mine de tek başınaydı. Ve 60 gün böyle kaldılar. Arkadaşlarımız tutuklandığı gün her türlü hukuksuzluğa direneceklerini söylemişti ve her türlü hukuksuzluğa direnecekler."

KÖYMEN: BU KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Esin Köymen ise, şunları söyledi: “Bu karanlığa teslim olmayacağız! Tek adam rejiminin ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemelerin hukuksuz, tanıksız, kanıtsız, keyfi ve tutarsız kararlar aldığı bu rejim karşısında adaleti savunmaya, demokrasiyi savunmaya, en temel anayasal haklarımızı savunmaya devam edeceğiz!”

MUSTAFA ATALAY'DAN 'UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM' ÇAĞRISI

18 yıl hapis cezası verilen Av. Can Atalay'ın babası Mustafa Atalay da söz aldı. Hukukçuların, tutukluları hiç yalnız bırakmadığını belirten Mustafa Atalay, teşekkürlerin iletti. "Toplumun hafızasının giderek silindiğini düşünen egemen güçler, belli bir zamana yayarak bu tür cezalarla hapislerde yatan arkadaşlarımızı unutturmak istiyorlar" diyen baba Atalay, "Gezi özelinde ve diğer davalarda, fikri takipçisi olalım, unutmayalım, unutturmayalım. İçerden ne haber derseniz, Can özelinde, tutuklandığı gündeki direnci neyse orada da odur. Dik duruyor, sağlığı da yerindedir. Tayfun da öyledir Hakan da öyledir. Dik duracağız, yılmayacağız, çoğalacağız, kazanacağız ve arkadaşlarımızı yanımıza alıp burada hep birlikte olacağız" ifadelerini kullandı.

CANSU YAPICI: ANNEMİN BİRGÜN'DEKİ YAIZISINDAN SONRA BİR TALEBİMİZ YERİNE GETİRİLDİ

Daha sonra söz alan Mücella Yapıcı'nın kızı Cansu Yapıcı da, "Annemin geçen pazar günü BirGün'de yayımlanan yazısından sonra sonunda bir talebimiz yerine getirildi. Mine, Çiğdem ve Mücella’nın beraber kalabilecekleri, havalandırma hakkından yararlanabilecekleri bir koğuşa alındıklarını öğrendik. Yine BirGün'deki yazıdan sonra annemin, Adli Tıp Kurumu'na götürüldüğünde kelepçelerinin çözüldüğünü öğrendik. Bunlar bazı şeylerin mücadeleyle kazanılabildiğini gösterdi" ifadelerine yer verdi.

MÜCELLA YAPICI'DAN MESAJ

Cansu Yapıcı, daha sonra annesi Mücella Yapıcı'nın mesajını okudu.

Mücella Yapıcı'dan gelen mesaj şöyle:

"O parktaki olağanüstü direniş gelecek için bir umut olmuş ve ülkeye çekilen karanlık perdesini aralamıştır. Anayasal haklarımızın bize unutturulmaya çalışıldığının farkındayız. Gezi direnişinin yıl dönümünde, Cumartesi Anneleri'nin direnişinde ve Onur Yürüyüşü'nde arkadaşlarımız gözaltına alındı. Demokrasiye, barışa, daha insanca yaşama hareket etmiş bir toplum, yıllar geçse de bunu unutamaz. Umudu örgütlemeye, konuşmaya, birlikte mücadele etmeye devam etmeliyiz"

MERİÇ DEMİR KAHRAMAN: BU MÜCADELENİN TUTSAK EDİLMESİ TESADÜF DEĞİL

18 yıl hapisle cezalandırılan diğer isimlerden biri olan Tayfun Kahraman'ın eşi Meriç Demir Kahraman ise,"Son derece kıymetli ve verimli bir coğrafyada yaşıyor olmamıza rağmen, sağlıklı yaşam hakkımızı konuşamıyoruz. Doğanın tahribatına, kentin talanına karşı duranların cezalandırılmaya çalışıldığı bir dönemdeyiz. Bu mücadelenin tutsak edilmesi tesadüf değildir. Bırakın korkmayı, geri basmayı bizim buradan çıkaracağımız ders mücadelemize daha da sarılmaktır" dedi.

TAYFUN KAHRAMAN VE CAN ATALAY'DAN MESAJ

Kahraman eşi Tayfun Kahraman ile Can Atalay'ın mesajını okudu.

Mesaj şöyle:

"9 yıldır Gezi direnişimizi karalamaya çalışanlar şimdiden bir dezenformasyona başladılar. Mahkeme kisvesi adı altında tarih tezi yazmaya çalıştılar. Türkiyenin geleceğini karartmaya çalışan bu çaba başarısız olmaya mahkumdur. Gezi bu memleketin sönmeyen umududur. Silivri ile yükseltmeye çalıştıkları korku duvarı bir kez daha aşılıyor."