Koronavirüs ithalat sevdasının yanlışlığını bir kez daha gösterdi

Gıda egemenliği ve gıda güvenliği devredilemez

CHP Tarım Politikaları ve Tarım Örgütlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, korona salgınının gıda egemenliği ve gıda güvenliğinin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi

“Yıllardır tarımsal üretimin önemine dikkat çekiyoruz. Ülkemizin kendine yeterli tarımsal üretimini sağlayacak kaynaklara sahip olduğunu, ithalat yerine üretime öncelik verilmesi gerektiğini vurguluyoruz” diyen Sarıbal, Koronavirüs salgınının bu güne değilin yaptıkları uyarıları doğrular nitelikte olduğunu ve ivedilikle çıkarılması gereken dersler olduğunu söyledi. AKP’nin 17 yıllık süreçte üreticiye gereken desteği vererek üretimi desteklemek yerine ithalatı önemsediğini kaydeden Sarıbal, şunları söyledi:

İTHALATA BAĞIMLILIK ARTTI

“AKP döneminde girdilerin hepsinde dışa bağımlı hale geldik. Yetmedi tarımsal ürünlerde yerli üretimi ithalata kurban etmiş durumdayız. Bugün birkaç ürün dışında tarım ürünlerinde yurt dışına bağımlı konumundayız. Buğday, ayçiçeği, mısır ithalatında her yıl yeni bir rekor kırıyoruz. Geçen yıl patates ve soğanda cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Buğdayda ürettiğimizin yarısı kadar ithalat yapıp, dünya birinciliği elde ettik.

Oysa ülkemiz Avrupa’nın en büyük tarımsal üretim alanına sahip. Coğrafi koşullarımız, iklimimiz üretime uygun. Ama AKP, üretmek yerine ithalat yapmayı tercih etti. Bunun sonucu olarak tarım alanlarımız geriledi. Çiftçimiz fakirleşti ve tarımı bıraktı. Gıda üstünlüğümüz ve gıda güvenliğimiz yok oldu.

Oysa son yaşanan korona salgını da gösterdi ki gıda egemenliği ve gıda güvenliği bir toplumun, devletin en önemli konusudur. İthalat odaklı tarım politikaları geçmişte şarbon, veba gibi yıllardır görülmeyen vakaları yeniden topraklarımıza tehdit olarak getirdi. İktidarın hastalık ithalatı ile yakın geçmişte önümüze getirdiği sağlık sorunları gibi gıda aracılığı ile aktarımı olan virüs salgınlarına da açık ve korunmasız bir sektör yaratıldı. Şükür ki Korona virüsü gıda ile aktarımı olmayan bir virüs ancak çıkarılması gereken önemli dersler var. Önümüzdeki yıllarda gıda egemenliği ülkelerin bir numaralı politikası olacak. Çünkü gıda egemenliği ve gıda güvenliği devredilemez.

Korona virüsü salgını sonrası bütün ülkeler kapılarını kapattı. İthalatı ve ihracatı durdurdu. Bu başka bir savaş. Bütün bu gelişmeler gösteriyor ki, eğer imkanların var ise, kendi üretimini sağlamak zorundasın. Tarımsal üretimde dışa bağımlı olduğun zaman savunman da zayıf demektir.”

GIDADAN BULAŞMA RİSKİ YOK

Korona virüsünün gıda ürünlerinden insana bulaşıp bulaşmadığı yönündeki tartışmalara ilişkin de değerlendirmede bulunan Sarıbal, “Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) açıklamalarında gıdadan insana korona virüsünün bulaştığına ilişkin bir veri elde edilmediğini açıkladı. EFSA bünyesinde çalışan baş bilim insanı Marta Hugas, SARS ve MERS virüslerinin gıdadan insana bulaşmadığını hatırlatarak, korona virüsünün de gıda yoluyla bulaştığına ilişkin bir veriye ulaşılmadığını söyledi. Ancak bağışıklığı güçlü tutmak için sağlıklı beslenmenin, doğal gdo’suz besinlerin koruyucu özelliklerinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Sarıbal yerel üretimin hem sağlık hem ekonomik bağımsızlık açısından her ülke için baş güven unsuru olduğunu vurgulayarak her alanda olduğu gibi gıda konusunda da bilim insanlarının tavsiyelerine ve hijyen kurallarına uyulduğu takdirde bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum” dedi.