Gıda krizinin derinleştiği bir yıl

Hazırlayanlar: Özge GÜNEŞ - İlkay ÖZ
2024 yılı Türkiye’de tarım-gıda için derinleşen krizlerin, artan eşitsizliklerin, çiftçi eylem ve mücadelelerinin yılı oldu. Gıda fiyatları dünya genelinde düşerken, Türkiye’de gıda enflasyonu rekor seviyelere ulaştı. Çiftçiler, yüksek girdi maliyetleri ve sürdürülemez piyasa koşulları altında üretimden koparken, tüketiciler için yeterli ve sağlıklı gıdaya erişim giderek zorlaştı. İktidarın bu sorunlara yanıtı tarımsal üretime yönelik politikalarını çiftçilerin haklarını korumaktan çok, tarım arazilerinin ve üretimin şirketlere devredilmesini teşvik etmek oldu.
∗∗∗
ÇİFTÇİNİN ARAZİSİNE EL KOYMA YÖNETMELİĞİ
22 Ağustos 2024 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik” ile mülkiyeti gerçek veya tüzel kişilere ait olup, üst üste iki yıl süreyle iş-lenmeyen tarım arazilerinin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tarımsal üretime kazandırılması amacıyla sezonluk olarak kiraya verilmesinin şartları belirlendi. Kiralama önceliğinin birden fazla istekli olması durumunda en yüksek teklifi verende olacağı düzenlemeyle çiftçinin ekemediği, ekerek zarar ettiği topraktan şirketler teşvik yoluyla kâr ettirilecek.
∗∗∗
GIDA ENFLASYONU: DÜNYADA DÜŞÜYOR, TÜRKİYE’DE ARTIYOR
Türkiye’de gıda fiyatları, uluslararası düzeyde yaşanan düşüşlere rağmen artmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü(FAO)’ne göre Türkiye’nin Kasım ayı yıllık gıda enflasyonu yüzde 48,57 artarak dünya ortalamasının 8 katına ulaştı.
Yüksek girdi maliyetleri, üreticilerin sürdürülebilir şekilde üretim yapmasını engellerken, tüketiciler için yeterli ve sağlıklı gıdaya erişim giderek zorlaşıyor.
DİSK-AR’ın yaptığı hesaplamaya göre emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 67 olarak gerçekleşirken en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 86,2 olarak gerçekleşti.
Gıda enflasyonuyla birlikte artan beslenme bozukluklarına oranla toplumda obezite ve 5 yaşın altındaki çocuklarda bodurluk oranı artıyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) araştırmasına göre deprem bölgesinde çocuklarda bodurluk iki katına çıktı.
∗∗∗
ÇİFTÇİNİN BORCU KATLANDI
Girdi maliyetlerindeki yüksek artışa rağmen çiftçiler ürettikleri ürünün değeri ya yerinde kaldı ya da enflasyon altında ezildi. Tarımsal girdi fiyat endeksi on iki aylık ortalamalara göre %42,52 artış gösterdi. Ancak üretilen ürünün değeri geçen seneye göre böylesi bir artış göstermedi. Örneğin TMO tarafından buğdayın alım fiyatında yüzde 12 artış, arpa alım fiyatında ise sadece yüzde 3 oranında yapıldı. Devlet birçok üründe düşük, insanca yaşamaya yetmeyecek ve hatta maliyetlere zoru zoruna yeten bir taban fiyatı belirleyerek üreticiyi daha da zora soktu. Üretici yaşamını sürdürebilmek için bankalara, tefecilere daha da borçlandı. 2024 yılının daha ilk 5 ayında çiftçiler bankalara 99 milyar TL borçlandı. 2024 Ekim ayı itibariyle ise çiftçinin 587,9 milyar lira kamu bankalarına, 158,6 milyar lira da özel bankalara kredi borcu mevcut; yani çiftçinin yalnızca bankalara borcu neredeyse 800 milyar lira. Ancak çiftçinin bankalara olan bu borçları haricinde Tarım Kredi Kooperatiflerine, tüccara, hatta tefecilere de borçları eklendiğinde çiftçi yaklaşık 1,2 trilyon lira borçlu. Tarımsal kredilerdeki batık oranı ise bu sene %66 artarak 3,3 milyar liraya ulaştı. Yani çiftçi günden güne borçlanıyor ve/veya iflas ederek tarımdan el çekiyor.
∗∗∗
TARIM ÜRÜNLERİ ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSİ ARTTI
Kasım ayı itibarıyla Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) yıllık bazda yüzde 46,91 arttı. Bu artışlar, tarımsal üretimde maliyetlerin ne denli hızla yükseldiğini ortaya koydu. Özellikle tek yıllık bitkisel ürünlerdeki aylık %19,49’luk artış, sebze üretimindeki mevsimsel etkilerin yanı sıra girdi maliyetlerinin tarımsal üreticiler üzerindeki yükünü gözler önüne seriyor. Gübre, enerji, mazot gibi temel girdilerdeki fiyat artışları, hem üretim süreçlerini zorlaştırıyor hem de tarımsal arzı daraltarak fiyatların yükselmesine neden oluyor. Bu durum tüketici fiyatlarına yansıyarak gıda enflasyonunu artırıyor.
∗∗∗
2024: ÜLKEDE ÇİFTÇİ PROTESTOLARI
Tarım-gıda alanında 50 ayı aşkındır dizginlenemeyen gıda enflasyonuyla görünür olan kriz üreticinin artan girdi maliyetleri karşısında binbir zorlukla ürettiği ürünün yeterli değerden satılamamasından iyice bir çıkmazla girmesiyle daha büyüdü. Üreticiler borç sarmalının içine girdiklerinde eylemden başka bir çare kalmadı. Dolayısıyla krizin devasa bir hal almasıyla 2024’te daha da yoğunlaşan şekilde Türkiye’nin dört bir yanında da çiftçi ve köylü protestolarına rastladık.

Eylemler, traktörlerle konvoy yapmak ve trafiği yavaşlatma ya da durdurmak, ürünleri yollara dökmek, yol kapatmak gibi biçimleri içerdiği gibi Ziraat Odaları, Ziraat Bankası, Meclis gibi kurumlar önündeki basın açıklamaları ve protestoları da içermektedir. Bununla birlikte üreticilerin ürünlerini değerinden almayan fabrikalar ve şirketler önünde de bu dönemde çeşitli protestolar gerçekleştirdiğini görüyoruz.
• Afyonkarahisar, Kızılören ilçesi - 10 Eylül
• Artvin, Kemalpaşa - 28 Nisan
• Balıkesir, Bandırma, Aksakal Mah. - 12 Ağu.
• Bursa, Karacabey - 9 Ağustos
• Denizli, Çivril - 28 Mayıs
• Dersim, Pertek - 26 Nisan
• Edirne, Büyükdöllük köyü - 2 Eylül
• Edirne, Keşan – 3 Eylül
• Antep, Yavuzeli - 19 Mart
• İzmir, Kınık - 31 Temmuz
• Maraş, Afşin - 20 Ağustos
• Maraş, Pazarcık, Narlı beldesi - 17 Ağustos
• Konya, Ereğli, Zengen – 3 Eylül
• Konya, Seydişehir - 4 Şubat
• Konya, Yunak - 27 Ağustos
• Kütahya - 10 Eylül
• Malatya - 11 Ağustos
• Nevşehir, Derinkuyu ilçesi - 29 Ağustos
• Ordu, 28 Ağustos
• Uşak, Ulubey - 7 Haziran
• Uşak, İkisaray köyü - 25 Ağustos
• Uşak, Merkez - 29 Ağustos
• Samsun, Terme - 13 Eylül
∗∗∗
EYLEMLERİN TALEPLERİ
• Temel tarımsal ürünlerin alım fiyatının çiftçi lehine açıklanmasını ve TMO’nun değerinden ürün alımı yapmasını,
• Üreticilerin ürünlerini şirketlerin-aracıların maliyetin altında satın alarak üreticileri zarar ettirmelerine karşın ürünlerinin değerinden alınmasını,
• Sulama, elektrik ve mazota yapılan zamların geri alınmasını,
• Artan girdi maliyetleri ve düşük ürün fiyatlarının düzeltilmesini,
• Kuraklık, afet desteği verilmesini,
• Üreticilerin borçlarının yapılandırılmasını,
• Meralarının sanayi tesisleri için tahrip edilmesi veya satılmasına son verilmesini,
• Kırsalda üretime engel olan çeşitli altyapı sorunlarının giderilmesini vs. içermektedir.
∗∗∗
ÇİFTÇİLERİN DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA BAŞKALDIRDIĞI BİR YIL OLDU
2023’ün sonunda Almanya’da fitillenen çiftçi eylemleri, Yunanistan’dan İrlanda’ya, Fransa’dan Polonya’ya, İspanya’dan Hollanda’ya kadar Avrupa coğrafyasının bir ucundan diğer ucuna kadar yayıldı. Çiftçilerin eylemleri o kadar çeşitli ve yaratıcıydı ki kent meydanlarını traktörlerle donattılar, kendilerini kent merkezlerinde traktör, tarım araç gereçleri, samanlarla, pankart, döviz, kuklalarla görünür kıldılar; gıda ithalatını protesto etmek için ülkelerarası geçiş yolunu kapattılar; valilik önleri, kamu kuruluşları önlerine saman, gübre ve tarımsal atıklar, lastikler bırakarak ve hatta vekillerin evlerine saman balyaları, gübreler döküp ve kapılarına domuz postu asarak eylem bile yaptılar.

(Fotoğraf: Depo Photos)
Keza zincir süpermarketlere girişlerini kapatıp hem zincir marketleri hem de üreticiden aşırı kar elde eden sanayi firmalarına karşı eylem yaptılar. Yunanistan’dan İrlanda’ya kadar yayılan Avrupa çiftçi eylemlerinin gerekçelerine baktığımızda kabaca şirketlerin hakimiyetindeki tarım düzenine yani neoliberal tarım-gıda sistemine karşılar ve aslında çiftçiler kısaca adil gelir ve insanca geçinmek istiyorlar.