Gitar müziği yaşıyor

Gitarist, solist Emre Kula şimdi ilk albümü ‘Theory of Change’ ile karşımıza çıktı. Gayet olgun sözlere sahip. Elimizde gayet etkileyici bir albüm var. Dinleyin ve ilk fırsatta konserde izleyin kendisini

Gitar müziği ölecek mi ölmeyecek mi tartışmaları ara sıra hortlayan bir konudur. Kiss gibi rock müziğin kilit taşlarından olan bir grubun sözcüsü ve gruba bir holding olarak bakarsak CEO’su Gene Simmons, geçen yıllarda böyle bir tartışma çıkartıp “Rock öldü” demişti. Slipknot’tan Corey Taylor, Foo Fighters’dan Dave Grohl, Simmons’ın saçmalamalarına kürek gibi cevaplarla karşılık vermişti.

Her dönemde iyi müzik vardır ve kötü müzik vardır. Nostaljik müzikleri çok severim ama 1960’larda da 70’lerde de tırt müzikler hep oldu. Her eski pop veya rock grubundan bir The Beatles, Creedence Clearwater Revival veya Temptations olmasını bekleyemeyiz. Her dönemde gitarcılık mühimdi. Muddy Waters’ınki de müzik tarihinde önemlidir, teknik açıdan daha basit olan Kurt Cobain’inki de.

Kısacası rock gitaristliği ölmeyecek, diğer müzik türleri veya enstrümancılık yıllar geçtikçe değişimi uğrayacaktır. Nasıl 1980’lerde Mark Knopfler finger picking tekniğiyle ilah haline geldiyse bugün rock’tan metale çeşitli gitarcı numaraları mevcut. Son yıllarda iyice coşmuş olan Djent türünü buna örnekleyebiliriz pekâlâ…

Kafası çalışan müzisyenler olduğu sürece pop, caz ve rock türevleri gün geçtikçe gelişecek ve değişecektir. Özellikle herhangi bir müziğe progresif öğeler eklendikçe türler arası geçiş oranı da artar. Konuyu bağlayacak olursak iyi gitarcılık hep var olacak. Türler nereye evrilirse evrilsin iyi enstrümancılar var olduğu sürece bu tarz müzikler devam edecek.

Bütün buları geçen gün kulağımda bir albümü baştan sona dinlerken düşündüm. Şarkı atlamadan ve hatta bazı şarkıları başa alıp tekrar dinleyerek.

Emre Kula ismini şu sıralar duymuş olabilirsiniz. Duymadıysanız eğer kulak kabartın çünkü uzun zamandır bu kadar temiz bir rock albümü dinlemediğinize eminim. Emre Kula’yı Can Bonomo’nun grubundaki rolüyle tanımıştım. Daha sonra Cenk Turanlı ve Mehmet Demirdelen ile KES grubunu kurdu ve gerçekten Avrupa’da da ses getiren şahane bir albüme imzasını attı. KES’te de gitarcılık çok iyiydi. Geçen yılın en iyi işlerinden birinde imzasını gördüğümüz Emre Kula şimdi kendi albümü Theory of Change ile karşımıza çıktı. Albüm gerçekten etkileyici bir açılışa sahip. ‘My Way’. Alice In Chains’i andıran taş gibi bir gitar riff’iyla açıllan albüm ‘Change My Mind’ gibi eski usül gitar numaralarına sahip bir şarkıyla devam ediyor. Progresif rock, grunge, progresif ve hatta yer yer hikaye anlatıcısı rolünü ön plana çıkartan şarkıcı ve besteci türleri arasında geziniyor.

Emre Kula’nın şimdiye kadar şarkıcılığını hiç duymamıştım fakat bu albümde bu işin altından bırakın iyi kalkmayı şarkıcıyım diyenlerden bile daha iyi bir performansa sahip olması şaşırtıcı. Özellikle Find The Will’deki vokalleri ilk duyduğumda kendisine mesaj atıp “Bu vokalist kimmiş” diye sormuştum. “Benim” cevabını aldığımda hakikaten şok oldum. Kula bu şarkıları son 10 yıl içinde yazmış ve 20-30’lu yaşlarına ait hikayelerini anlatıyor. Gayet olgun sözlere sahip. Elimizde gayet etkileyici bir albüm var. Dinleyin ve ilk fırsatta konserde izleyin kendisini.

***

Albüme dair

»Baslarda Bora Bekiroğlu var. Şahane bir sound yaratmış. Yürüyüşler çok iyi.
»Memleketin en sıkı klavyecilerinden Çağrı Sertel’in Graduate From Life ve Sorry’deki tuşlu performansı şairane.
»Sertab Erener, Sorry’de geri vokalde rol almış. Şarkı favorilerimden biri.
»Rock ortamımızdaki en sert bas gitaristlerinden Cenk Turanlı Father’s Hand’de çalmış ve zaten anında anlaşılıyor. Çalmıyor dövüyor.
»Davullarda Mehmet Demirdelen tertemiz bir iş çıkartmış.
»Bury It şarkısının introsu başlayınca tam bir Amerikan rock-blues fusion şarkısı girdi sandım.
»Albümün mastering’ini yapan kişi Slipknot, Soundgarden, Alice Cooper, Blue Oyster Cult ve Sting gibi isimlerle çalışmış Dave Collins.