‘Gizli Kusur’un ilham kaynakları

ALKAN AVCIOĞLU - alkanavcioglu@gmail.com

Zorlu Yarış, 1984
Yön: Alex Cox

Alex Cox’un kült filmi, punk ve bilimkurgu öğeleri ile dolu tuhaf bir kara komedi. Paul Thomas Anderson’un defalarca izlediğini belirttiği ‘Repo-Man’ 1980’lerden en sevdiği filmlerdenmiş. ‘Gizli Kusur’ ile bu filmin akrabalık bağları ise bilimkurgu yanı veya mizahi yönünden ziyade San Fernando Valley banliyösündeki ortamı resmedişi. Gerçeklik ile bağını yitirmiş hippi anne-babalar ve onların bir nevi amaçsızlıkla boğuşan çocukları ‘Gizli Kusur’un dünyasını akla getirir türden. Anderson’un en çok etkilendiği ise Wim Wenders ve Jim Jarmusch’la da çalışmış olan ‘Repo-Man’in görüntü yönetmeni Robby Müller. “Film çekmeye devam ettikçe Müllerinkiler gibi gözüken dış, gece çekimleri yapmaya çalışıyor olacağım” diyor Anderson.

Jackie Brown, 1997
Yön: Quentin Tarantino

Paul Thomas Anderson katıldığı pek çok film festivalinde yeni filmi ‘Gizli Kusur’u çekerken ona ilham veren filmleri ve tüm zamanlardan en çok sevdiği filmleri anlattı. Tarantino’nun filmi neredeyse bu ikisinin ortasında bir yere denk geliyor. Hem çok sevdiği hem de etkisi adeta ‘Gizli Kusur’un dokusuna nüfuz ettiği bir film. Anderson bu filmden bahsederken Tarantino’yu övgülere boğduğu kadar filmin Sally Menke imzalı kurgusunu da övgülere boğuyordu. Ancak tabii ki ‘Gizli Kusur’la ‘Jackie Brown’ın en büyük akrabalık bağı karakterlere ve diyaloglara yaklaşım tarzı. Her iki filmin de ustalığının ince nüanslarda gizli olması boşuna değil. Nitekim Anderson, kurgunun yanı sıra ‘Jackie Brown’ın özenli diyaloglarından, her sahnenin şefkat ve duyarlılıkla çekilmiş olmasından da etkilenmiş.

Gizli Teşkilat, 1959
Yön: Alfred Hitchcock


‘Gizli Teşkilat’ Anderson’un sadece bu filmini değil onun yönetmenliğini ve sinemaya yaklaşımını en fazla etkileyen filmlerden biri. Nitekim sinema tarihinde en sevdiği birkaç filmden birisi.

“Filmin karmaşık olay örgüsünden ziyade görsel tercihlerini ve duyguları” hatırlıyorum diyor Anderson. Hitchcock’un filminin olay örgüsüne hâkimiyeti ve tarzının bambaşka olduğu kesin ama Anderson’un son filminde olay örgüsünün akışına çok da kafayı takmaması işin görsel kısmını daha önemsediğinden. “Ve tabii ki Cary Grant” diyor Anderson; “Cep telefonuyla bile film çekseniz, içinde Cary Grant varsa muhtemelen çok iyi bir film olur.” Biz de aynı şeyi Anderson’un son iki filmini düşününce Joaquin Pheonix için söylesek yanlış olmaz sanırım.

Büyük Lebowski, 1998
Yön: Joel Coen

Anderson, Coen biraderlerin ‘Raising Arizona’ filmine nasıl taptığını anlatır her fırsatta. Ama ‘Gizli Kusur’a ‘Büyük Lebowski’den daha yakın bir film düşünmek neredeyse imkansız. Gerek kendini olayların ortasında bulan hippi dedektif karakteriyle gerek de olay örgüsüne yaklaşımıyla ‘Gizli Kusur’u izlediğinizde aklınıza gelecek ilk filmlerden biri olacak ‘Büyük Lebowski’. Üstelik filmlerin özellikle de diyalog düzeyinde ve meselesini ciddiye alış derecesinde aynı tonu paylaştığını söyleyebiliriz. Burada şüphesiz es geçilmemesi gereken şey şu: Coenlerin ‘Büyük Lebowski’de ilham aldığı ve saygı duruşunda bulunduğu pek çok klasik film, ‘Gizli Kusur’u da etkilemiş durumda.

Uzun Veda, 1973
Yön: Robert Altman


Neil Young’un yönettiği ‘Journey Through the Past’, Frank Capra’dan 1933 tarihli ‘The Bitter Tea of General Yen’, Thom Andersen’in belgeseli ‘Los Angeles Play Itself’ ve Howard Hawks’ın ‘The Big Sleep’i. Bunlar ve muhtemelen daha niceleri ‘Gizli Kusur’un anımsattığı ve belli açılardan beslendiği filmler olarak düşünülebilir. Ancak hiçbirisi Altman’ın ‘Uzun Veda’sı kadar hem içerik hem biçim anlamında ‘Gizli Kusur’a yakın duramaz. Anderson bu filme belki Coenlerin yaptığı gibi bir kedi kadar bariz bir sembolle referans göstermiyor ama hikâyenin atmosferi ve başkarakterinin mücadelesi ‘Uzun Veda’ya oldukça yakın. Özellikle de görsel olarak. Anderson’un ‘Uzun Veda’daki Los Angeles’ı pek çok sahnede düşündüğü kesin.