Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeliler, kitleler halinde Türkiye’ye sığınmaya başladı. İçİşleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye’deki kayıtlı Suriyeli sayısı 2018 yılının sonunda 3 milyon 618 bin 624’e ulaştı. Türkiye, Suriye’den gelen göç dalgasıyla birlikte dünyada en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumuna […]

Göç krize dönüştü

Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeliler, kitleler halinde Türkiye’ye sığınmaya başladı. İçİşleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye’deki kayıtlı Suriyeli sayısı 2018 yılının sonunda 3 milyon 618 bin 624’e ulaştı. Türkiye, Suriye’den gelen göç dalgasıyla birlikte dünyada en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumuna yerleşti.

GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLDİLER

Suriyeliler, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve toplumsal sorunların “günah keçisi” ilan edildi. Özellikle sosyal medyada yayılan, “Suriyeliler işimizi çalıyor. Hırsızlık ve taciz olaylarına karışıyorlar” söylemleri sığınmacılara karşı nefret dilinin oluşmasına zemin hazırladı. Bir kısım medya da nefret söylemini körükleyince, “Suriyelilere karşı öfke” büyüyerek kayıp kuşaklar oluşmasına yol açtı. İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, “Bu hassas bir konu, siyasetin aracı olarak kullanmamalıyız. Bu insanlarla barış içinde yaşamayı öğrenmek, onlara hayat vermek zorundayız” dedi.

Türkiye 1988’de Kuzey Irak’tan, 1991’de ise Bulgaristan’dan kitlesel göçler alsa da 2011 yılında Suriye’den gelen göç, diğerlerinden sayıca çok fazla olması itibarıyla tüm dengeleri alt üst etti. Avrupalı olmayan mültecilere yönelik uygulanan kısıtlamayı sürdürmekte ısrarcı olan Türkiye, Suriyelilerin entegrasyonuna ilişkin hazırlıksız yakalandı. İlk göç dalgasının hemen ardından yaşananlar, “Suriye krizi” olarak adlandırılmaya başladı. İktidar, Arap coğrafyasını etkisi altına alan “Arap Baharı”nın Suriye’deki rejimi değiştireceğini ve Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine döneceği öngörüsüyle entegrasyon konusunda yeterli adımları atamadı.

TÜRKİYE’DEKİ KRİZ AVRUPA’YA DA YAYILDI

Suriye’deki siyasal ve askeri gelişmeler iktidarın öngörüsüyle örtüşmeyince mültecilerin geri dönmesi için uygun zemin oluşmadı. Türkiye’de yaşadıkları sorunlar her geçen gün büyüyen Suriyelilerin bir kısmı, kaçak yollarla Avrupa ülkelerine geçmeye kalktı. Böylelikle “kriz” Türkiye’yi aşarak Avrupa’ya yayılmaya başladı. Türkiye, Çorabatır’ın, “İkinci kriz” olarak tanımladığı krizin ardından AB ile anlaşmaya vararak Suriyelilerin kalıcı olduğu yaklaşımıyla adımlar atmaya başladı.

“COĞRAFİ KISITLILIK ENGEL OLUŞTURUYOR”

Türkiye’deki Suriyeli karşıtlığının kaynağının çoğu kez yanlış bilgilere dayandığının altını çizen Çorabatır, siyasi yaklaşımların da nefret söylemine yol açtığını vurguladı. Türkiye’nin 2019 yılını, “Uyum yılı” ilan ettiğini anımsatan Çorabatır, “Ancak çok uzun zamandır bir devlet politikası haline gelen coğrafi kısıtlılık entegrasyon konusunda karşımıza engel olarak çıkıyor” diye konuştu. Almanya’nın Suriye’den gelen 1 milyon insanı kabul ettiğini ve hızlıca yasa değişikliği yaparak uyum sorununu aştığını anlatan Çorabatır, “Türkiye bunu yapamadı çünkü o insanlara çalışmayı hak olarak tanımadı” dedi. Suriyelilere karşı olumsuz bakış açısının siyasilerin tavrından kaynaklandığını savunan Çorabatır, son olarak şunları söyledi:

“Muhalefetin başından aldığı tavır, toplumda olumsuz bir algı doğmasına neden oldu. Hem iktidarın hem de muhalefetin ‘Suriyelileri geri göndereceğiz” söylemi bu algıyı kuvvetlendirdi. Şu anda Suriye’nin birçok yerinde mültecilerin dönebileceği bir ortam yok. Onlarla iyi anlaşmak onlara hayat olmak zorundayız.”