CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, göçer toplulukların sorunlarını açıklayarak, rekabet nedeniyle yayla kiralarının fiyatlarının arttığına dikkat çekti. Tanrıkulu, “ Kiraladıkları yayla ile ilgili standart bir ücret olmadığından rekabetin de etkisiyle değerinin çok üzerinde yaylayı kiralamaktadırlar” dedi. Tanrıkulu, göçerlerin çok acil olmadığı sürece doktora gidemediği, göçer kadınların doğum yapana kadar hiçbir kontrolden geçemediği ifade etti.

Göçerlerin yaşadığı sorunlar Meclis gündeminde

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM’ye verdiği araştırma önergesinde, göçer hayvancılık faaliyeti yürüten göçebe toplulukların sorunlarının çözümüne ilişkin bilimsel araştırma yapılmasını istedi. Tanrıkulu önergesinde, göçer toplulukların ülke ekonomisine önemli katkıları olduğunu belirterek, “Göçer hayvancı aşiretler ile görüşülerek onların yaşadıkları problemler dikkate alınarak tedbirler alınmalıdır. Aksi takdirde hem ülke ekonomisine olan katkısı hem de halk kültürü açısından da değerlendirildiğinde, göçer hayvancılık kültürü yok olacaktır” dedi.

Tanrıkulu, göçer toplulukların sorunlarını şöyle anlattı:

“Mardin ili Nusaybin ilçesinde, Van ili Tatvan ilçesinde, Siirt ilinde, Şırnak ili Beytüşşebap ilçesinde yıl boyunca sadece 45 gün evlerinde kalan vatandaşlar bu 45 günü de göç esnasında gidip eşyalarını alıp bırakarak ve bazı ihtiyaçlarını karşılayarak geçirmektedir. Tam göçerlik yapan aileler hala geleneksel hayvancılık ile geçim sağlamaktadır Aileler doğada yalnız başlarına ve şehirden çok uzakta yaşamaktadırlar. Birçok imkandan mahrum olup, hayatlarını hayvancılık ile idame ettirmektedirler.”

‘DEĞERİNİN ÜZERİNDE YAYLA KİRASI’

“Tam göçer hayvancılık faaliyetiyle ilgilenen aşiretler için hazine topraklarında çiftlik kurularak, bu çiftlikler göçerlere hayvan başı bir fiyat belirlenerek kiralanabilir. Göçerler, iklime bağlı yaşamaktadır. Yaz döneminde ortalama 4 ay Van, Hakkari, Erzurum, Bitlis ve Muş illerine bağlı yaylalarda hayvanlarından elde ettikleri sütü peynir yapıp mandıracılar aracılığıyla satmaktadırlar. 2 - 3 ay dağlar arasında düzensiz bir şekilde göç eden göçerler kış aylarını ise Güneydoğu bölgesinde Mardin’e bağlı Nusaybin ve Midyat ilçelerine bağlı yaylalarda kalarak hayvanlarının bakımını bölgede kurdukları kom şeklindeki çadırlarda ve çobanlar eşliğinde dağlara göndererek yapmaktadırlar. Göçerler, çobana 6 - 8, hatta 9 bin civarında aylık maaş vermektedir. Kiraladıkları yayla ile ilgili standart bir ücret olmadığından rekabetin de etkisiyle değerinin çok üzerinde yaylayı kiralamaktadırlar.”

‘ÇOCUKLARI EĞİTİM GÖREMİYOR’

“Göçerler, şehir ve köylere uzak mesafede yaylalarda kalmakta ve bu sebeple çocukları eğitim-öğretim ortamından uzak büyümektedir. Göçerlerin yaklaşık yüzde ellisinin okuma - yazma bilmediği, göçerlerin çok acil olmadığı sürece doktora gidemediği, göçer kadınların doğum yapana kadar hiçbir kontrolden geçemediği ifade edilmektedir. Ayrıca göçerlerin okul hayatının olmaması sosyal hayatlarını olumsuz etkilemektedir. Akraba evliliği sebebiyle göçer aşiretlerin yaklaşık son yirmi yılda doğan çocuklarının yüzde 30’u-40’ı engelli doğmaktadır. Bu engelli çocuklar kendileri için önem arz eden okul ve kurumlara gidememektedir.”

YAPILMASI GEREKENLERİ AÇIKLADI

Tanrıkulu, devletin göçerle için yapması gerekenleri şöyle sıraladı:

-Devletin tam göçer hayatı yaşayan Alikan, Düderan ve Soran Aşiretleri için Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da çiftlik kurması ve bu çiftliklerde okul, sağlık ocağı gibi resmi kurumlar yapması akabinde göçer çocuklar okulun yakın olmasından okula rahatlıkla gidebilir ve böylelikle kız çocuklarının da okula devamı sağlanabilir.

-Sağlık konusunda en ufak bir rahatsızlık söz konusu olduğunda sağlık ocağına gidebileceklerdir. Aksi takdirde yaylalar çok uzak olduğundan devletin sunduğu taşıma okul hizmeti sadece kağıt üstünde kalmaktadır.

- Devlet hazinesindeki toprakların, standart fiyattan koyun başı ücretlendirilerek kiralanması ya da göçebe toplulukların gittikleri bölgelerde şahsi olan toprak sahiplerinin sabit bir fiyat ile kiralanmasını sağlayacak bir uygulama ile bu topluluklara karşı keyfi bir muamele yapılmasının önüne geçecektir. İklime göre hareket eden göçebe vatandaşlar mevsimsel göç esnasında can kaybı yaşayabilmektedir.

-Göçer hayvancı topluluklarda özellikle kış aylarında hayvanların beslenmesi ve muhafazası ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığının yem istihsali ve hayvan beslenmesi konusunda önemli oranda ödenek ayırması elzemdir.

-Hayvancılığın verimli bir endüstri halinde gelişmesi için devletin göçer hayvancı topluluklar için istikrarlı bir hayvancılık politikası düzenlenmesi gerekirken, hayvan ve hayvan ürünlerinin alışverişlerinde aracılar ortadan kaldırılarak bir hayvan ürünleri kurumu kurulmalıdır ve bu kurum aracılığıyla standart bir fiyat belirlenip ürünler alınmalıdır.

-Hayvancılığın gelişmesi için alınan tedbirler arasında hayvan hastalıklarıyla mücadele de önemli bir yer tutmaktadır. Yaylalarda yaşayan göçer topluluklar hayvanlarının sağlık kontrolünü kendileri yapmaktadır. Hayvanların alanında uzman kişilerce belirli tarihler arasında Tarım ve Orman Bakanlığının kontrolünde sağlık kontrolleri yapılmalı ve ödenek ayırılmalıdır. Böylece hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların da önüne geçilecektir.

-Göçebe toplumlarda kesin mülkiyet değil geçici konaklama ve göç etme hakkı vardır. Bahar ve güz dönemi olmak üzere iki kez göç eden göçebe topluluklar bu yaşam tarzları sebebiyle eğitim ve sağlık imkanlarından azami surette yararlanmaktadır. Göçebe toplumlarda hayvancılık bir yaşam biçimidir, bir kültürdür ve bu kültürel yaşam eğitim ile sürdürülmelidir.