Göçmenlerin yürüyüşü

Konuk Yazar: Vijay Prashad

Lucio Perez, bir yıldır ABD’nin Massachusetts eyaletindeki Amherst kentinde bulunan bir kilisede kalıyor. Lucio’nun eşi Dora Perez ve dört çocuğu kiliseye 45 kilometre uzaklıktaki Springfield’de yaşıyor. Lucio ABD’ye 1999’da Guatemala’dan, geldiğinde yanında burada kalmasını sağlayacak kağıtlar yokmuş. Lucio, o günden sonra ABD’den çıkmadığı için dökümanların yokluğu sıkıntı yaratmamış. Fakat durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın İç Güvenlik Bakanlığı’na ülkedeki kağıtsızların ve poliste kaydı olanların peşine düşme emri verdikten sonra değişmiş.

2009’da bahçıvan olarak çalışan Lucio ve eşi, alışverişe giderken çocuklarını otoparkta arabanın içinde bırakmış. Polis çocukların iyiliği için bu duruma müdahale etmiş. Lucio Perez’in güvenlik güçlerinin radarına takılmasının sebebi bu. Geçen yıl, İç Güvenlik Bakanlığı, Lucio’ya sınır dışı edileceğine dair bir mektup yollamış. Lucio, bunun üzerine, Amherst’te kendisine kapılarını açan kiliseye sığınmış.

Göçmen kervanı
Birkaç hafta önce, Orta Amerika’daki Honduras’ın San Pedro Sula kentinden bir göçmen kervanı yola çıktı. Aileler, ülkelerinde şiddet ve güvensizliğe yeter diyordu. Facebook iletileri ve Honduras’ın en sevilen televizyonu HCH’deki haberler, kervanın büyümesine neden oldu. Kervan, Lucio Perez’in memleketi Guatemala’dan Meksika’ya doğru geçti. Honduras’ın komşusu El Salvador ve Guatemala’dan insanlar da katıldı. Kervanın geçtiği rota “ölüm koridoru” olarak adlandırılıyor. Bunun önemli nedeni, bu ülkelerin her birinde faaliyet gösteren uyuşturucu kartelleri. ABD’nin 1980’lerdeki Kirli Savaşlardaki müdahaleleri, sadece Honduras’ı (ABD’nin bu savaşlardaki üssü konumundaydı) değil aynı zamanda El Salvador, Nikaragua ve Guatemala’yı da yıktı. Buralarda oligarşiye ve orduya yüzbinlerce insanı katletmek için tam yetki verildi. Honduras’taki Dole ve Chiquita gibi ABD’li gıda şirketleri, Orta Amerika ekonomilerine zarar verdi. İklim değişikliği ve kötü ticaret politikaları bu küçük ülkelerin ekonomilerine zarar verdi. Uyuşturucu ticaretinin cazibesi, şiddet ve istikrarsızlık getirdi. Perez’i ülkesinden koparıp ABD’ye getiren de buydu.

“Fırsatlar ülkesi”
ABD’nin bir sorunu var; kendisini cennet, tarihin sonu olarak tanımlıyor. Dünyada, ABD’nin zenginliği ve fırsatlarına dair reklam ve söylentiler dolaşıma giriyor. Bütün politikacılar ABD’yi tanımlamak için “fırsatlar ülkesi” ifadesini kullanıyor. Aynı zamanda, ABD hükümeti ülkeye mülteci ve göçmenlerin girişine izin verme konusunda temkinli. ABD’de hiçbir siyasi parti, göçmenlik meselesinde mantıklı olmak derdinde değil. Ülkeye, insanların işlerini elinden almak için ya da orta sınıf mahallelerine kriminal faaliyet taşımak için milyonlarca insanın akın edileceğine dair bir korku var. “Fırsatlar ülkesi” dedikleri gerçek değil, bir propaganda. Bu ifade, San Pedro Sula gibi yerlerde yaşayan ve hayatları ABD’nin ticaret ve savaş politikaları nedeniyle altüst olan insanları yanlış yönlendiriyor.

Herkes bililiyor ki ülkeye belli sayıda kağıtsız göçmen giriyor ve bu kişilerin iş gücü, ABD ekonomisi için hayali önemli. Ancak birkaç 10 yıldır, Amerikan sağı, göçmenlik meselesini başlıca siyasi silah haline getirdi. Ülkedeki işsizlik ve güvencesiz çalışmayla ilgili ciddi bir tartışma yürütmek yerine, iş kayıpları ve suçun artması dolayısıyla göçmenleri suçluyorlar. Trump’ın koltuğuna oturmasından beş gün sonra İç Güvenlik Bakanlığı’na gidip 250 bin polise kağıtsız göçmenlere baskı emri vermesinin sebebi de buydu. Ardından aynı bağlamda, ’Müslüman yasağı’ geldi. Trump, İç Güvenlik Bakanlığı’na hiç durmadan, kağıtsız kişileri bulma, tutuklama ve sınır dışı etme emri verdi. Mahremiyet ve hukuk kaideleri bükülmeliydi. “Suçlu yabancıları” ülkeden atmak daha önemli, dedi Trump. Dönemin Beyaz Saray Basın Sözcüsü Sean Spicer, hükümetin, göç polisinin elini kolunu bağlayan “prangaları çıkardığını” söyleyecekti. Lucio Perez’in bir yılını bir kilisede geçirmesinin nedeni de bu tür sert sözlerdi.

Trump, Meksika hükümetini kervanı durdurmaları için tehdit etti. Meksika’nın şu andaki hükümeti, yıl sonuna kadar görev başında. Son seçimdeki yenilgi dolayısıyla şu anda hükümetin bir meşruiyeti yok. Ocak ayında yönetime sosyalist Andrés Manuel López Obrador geçecek. López Obrador, Meksika’nın güney sınırını kapatmak için ordunun kullanılmasından yana değil. Orta Amerikalılar’a hayatlarını zenginleştirmenin yolunu bulabilsinler diye vize vermek istiyor. López Obrador’a göre bu bir güvenlik meselesi değil. “Orta Amerika’da ve Meksika’da ekonomik büyüme olursa göç de olmaz” diyor ve ekliyor “Bu sorunla sadece güç kullanarak göğüs geremeyiz. İnsan haklarını güvence altına almalıyız. En önemli hak yaşam hakkıdır.”

López Obrador, sınırın kuzeyinde; ABD’de müttefikler bulacaktır. Lucio Perez, mayıs ayında, acil apandisit ameliyatına alınması gerektiği için Amherst’teki kiliseden çıkıp Northampton’daki Cooley Dickinson hastanesinde gitti. Kiliseden hastaneye kadar olan 15 kilometrelik yol boyunca, ona, işçi örgütlenmelerinin yanı sıra kilisenin de içinde bulunduğu bir sığınak konvoyu eşlik etti. 20 arabalık konvoy içinde Northampton Belediye Başkanı David Narkewicz de vardı. Narkewicz daha sonra, “Bir sığınak kenti olarak değerlerimize tutarlı şekilde, Lucio’yla ve diğer göçmen işçilerle yan yana durmaktan gurur duyuyorum” diyecekti.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif