Maden planlarına karşı bir araya gelen yaşam savunucuları ve Gökçeadalılar yetkililere seslendi: Mücadeleye hazırız, izin vermeyeceğiz. Bu yanlıştan dönün

Gökçeadalılar mücadele etmeye hazır: Maden yanlışından derhal geri dönün!

Geçen hafta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Gökçeada’da işletmeye açılması planlanan maden arama faaliyeti için ÇED sürecinin başladığı duyurulmuştu. Yaşanan gelişmeler üzerine Çanakkale’de hem Gökçeadalıların hem de Gökçeada’da altın madenine karşı olanların ve sivil toplum kuruluşlarının katıldığı geniş katılımlı bir toplantı yapıldı.

Çanakkale Parion Otel’de gerçekleşen toplantıya, İzmir, İstanbul ve Çanakkale’den yaşam savunucuları ve Gökçeada halkı yoğun katılım sağladı. Adada çalışan sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra, yıllardır Çanakkale’de altın madenleriyle mücadele eden dernek ve avukatlar da Gökçeada’yı mücadelesinin ilk adımında yalnız bırakmadı.

Toplantı Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin’in, slaytlar eşliğinde Gökçeada’nın doğal güzelliklerini anlatması ile başladı. Slayt sonrasında çeşitli sivil toplum kuruluşları ve adalılarla birlikte hazırlanan basın açıklamasını da Ünal Çetin okudu.
Turizmde ve tarımda son yıllarda önemli mesafeler katedildiğini belirten Ünal Çetin, bu gelişmeleri rakamlarla açıkladı. Ünal Çetin açıklamasında, “Altın madeni arama faaliyeti, adamızın doğası ve doğal kaynakları, turizm ve en önemlisi de ada halkının sağlığı açısından telafisi mümkün olmayacak sonuçlar doğuracaktır. Gökçeada, Türkiye’nin en büyük adası olmasının yanı sıra tatlı su kaynakları dünya üzerinde kendisine yetebilen dört adadan biridir. Adamız bakir doğasında, göz alabildiğince uzanan kumsalları, pırıl pırıl denizi, yeşil ve maviyi birleştiren kendisine has dokusuyla geçmişle bugünün birlikte yaşandığı harika bir doğa güzelliğidir. 2011 yılında almış olduğu Cittaslow (Sakin/yavaş şehir) unvanı ile dünyanın ilk ve tek sakin adasıdır” dedi.

Gökçeada organik tarım adasıdır
Belediye Başkanı Ünal Çetin sözlerini şöyle sürdürdü: “Adamız turizmin, organik tarımın, serbest dolaşma şeklinde yapılan hayvancılığın ve balıkçılığın bir arada yapılabildiği çok özel coğrafyalardan biridir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, Bozcaada ve Gökçeada’yı organik tarım adası ilan etme çalışması devam etmektedir. Zira bu kapsamda önemli grup ve şirketlerin adamızdaki yatırımları hız kazanmış, turizmle birlikte ada halkının önemli geçim kaynağı haline gelmeye başlamıştır. Türk ekonomisinin her geçen gün tarım ve hayvancılığa ne kadar ihtiyacının olduğunun görüldüğü şu günlerde, Gökçeada’da maden arama faaliyetine yol vermek tam anlamıyla çarpıklık, aymazlık hatta ekonomik bir cinayettir.”

‘Yanlıştan dönün’ çağrısı
Ortak hazırlanan basın metninin devamında Çetin maden projesinden vazgeçilmesi çağrısı yaptı. Daha önce yapılan sondaj çalışmalarının bile su kaynaklarının yönünü değiştirdiğini söyleyen Çetin basın açıklamasını şu ifadelerle devam etti: “Gökçeada’mızda yapılması olası bir maden arama faaliyetinin çevresel, ekonomik ve sosyal etkileri telafi edilemez düzeyde olacaktır. Daha önceki yıllarda tespit için yapılan sondaj çalışmaları dahi doğal su kaynaklarımızın yönünü değiştirmeye yetmiştir. Adamızda altın ve gümüş madeni işletmeye başlanması durumunda önemli plajlara ve temel su kaynaklarına çok yakın olan bir bölgesinde sondaj çalışması yapılacağı, bu faaliyetler sırasında bu alanda ağaçların tıraşlanarak kesileceği, bunun erozyon başta olmak üzere pek çok zarara yol açacağı, doğal tepelerin kazılarak yok edileceği, bu çalışmaların yasal sınırları aşan bir hava kirliliği yaratacağı, kullanılacak kimyasal maddelerle yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının geri dönüşü olmayacak şekilde etkileneceği emsal projelerde görülmektedir. Proje Tanıtım Dosyası’ndaki verilere göre adanın güney kesiminde, 44 noktada, toplam 1.100 metre sondaj gerçekleştirilecektir. Toplam 229 bin TL’lik projenin arama aşamasında 423 ton kazı toprağı ortaya çıkacak, işletme ruhsatı alınması halindeyse çok daha fazla toprağın kazılacağı tahmin edilmektedir. Gökçeada tarım bölgesinde, deniz kıyısına, derelere, sualtı milli parkına, Tuz Gölü’ne yakın olan altın madeni projesi 279 kilometrekareyle sınırlı yüzölçümüne sahip adanın ekolojik yapısı üzerinde yıkıcı bir etki yapacaktır.

Mücadeleye hazırız
Adadaki her türlü maden projesine karşı mücadele edeceklerini ilan eden belediye başkanı sözlerini şöyle noktaladı: “Bu nedenle biz tüm Gökçeada halkı olarak, Gökçeada’yı seven dostlarımız ve Gökçeada’yı korumaya gönül vermiş sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte adamızda her türlü maden faaliyetine karşı mücadele etmeye hazırız. Adamızı hep birlikte koruyacak ve madencilik faaliyetlerine asla izin vermeyeceğiz. Tüm yetkilileri bu konuda sağduyulu olmaya çağırıyoruz. Bu yanlıştan bir an önce dönmek için gerekenlerin yapılacağını umuyoruz. Adada söz konusu girişim için başvuruda bulunan şirketi de çevre için bu geri dönülmez yola girmekten vazgeçmeye davet ediyoruz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gökçeada’yı organik tarım adası olarak ilan etmek üzereyken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın adada zehirli kimyasallarla altın ve gümüş aramasına geçit vermesi tutarsızlık ve plansızlıktır. Telafisi imkânsız, akıl almaz kayıplar doğuracaktır.”

Komisyon oluşturuldu
Basın açıklamasının ardından toplantı salonunu dolduran katılımcılar izlenecek yol ve yöntem konusunda görüşlerini dile getirdi. Yaklaşık iki saat süren toplantı sonunda hukuk, yerel ilişkiler, medya ve faaliyet konularında komisyonlar oluşturuldu. Ayrıca birkaç gün sonra yeniden Gökçeada’da bir toplantı daha yapılacağı da belirtildi.