Türkiye, Ramazan ayının ortasında İstiklâl Caddesi’nde Gay Pride yapabilen bir ülke, diyerek övünmüş ve 2015 Haziran seçimlerinden önce Beyoğlu’nda dağıttıkları seçim broşürüne şu notu eklemişlerdi: “Muhafazakâr insanların daha görünür olması kimsenin hayat tarzına müdahale edildiği anlamı taşımıyor.” Dün dündür, bugün bugündür, sözüyle ilkesiz siyasete slogan kazandıran Demirel’in izinden yürüyen AKP için, seçim öncesi söylenmiş sözlerin seçim sonrası bir değeri yoktu. Zira, seçimden bir kaç hafta sonra gerçekleşen Onur Yürüyüşü’nde polis, elinde gökkuşağı bayraklarından başka bir şey olmayan insanların üzerine tazyikli su, göz yaşartıcı gaz ve boyalı top mermisiyle saldırmış; valilik ve içişlerinden hiç kimse, yürüyüşe katılan CHP’li ve HDP’li vekillerin telefonuna çıkmamıştı. İstanbul Onur Haftası Komitesi yaptığı açıklamada, İstanbul Valiliği’nin yürüyüşü Ramazan ayını gerekçe göstererek yasakladığını duyurmuştu.

• • •

Bir yıl sonra yine, insanların maddi ve manevi arınmaya yöneltildiği, dostluğun ve dayanışmanın öneminin hatırlatıldığı Ramazan ayında, bu kez açık tehditlere göz yumularak, barışçıl ve mutlu insanların bir karnavalı andıran buluşması terörize edilmeye çalışılıyor. Müslüman Anadolu Gençliği isimli dernek yayımladığı bildiride, “Laikistan Cumhuriyeti’nin müsaade ettiği sapkınlığa müdahale etmekle mükellefiz, seni de bekliyoruz” diyerek 26 Haziran Pazar günü Taksim’de yapılacak 14. Onur Yürüyüşü’ne saldırı çağrısı yaptı. “O gün biz de orada olacağız ve onlara buranın Anadolu olduğunu hatırlatacağız” diyerek de herkese, o benzerinden başkası için işlemeyen meşhur Anadolu hoşgörüsünü hatırlatmışlar, iyi etmişler. Memleketin sahibi bir değil elbet, Alperen Ocakları da benzer bir çağrıyla konuya dahil olmakta gecikmedi. Alperen İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican düzenlediği basın toplantısında “ecdadımızın ağır bedeller ödeyerek bizlere miras bıraktığı bu topraklarda ahlâksızların fantezi yapmasına müsaade etmeyeceğiz. Sayın devlet yetkilileri bunlarla bizi uğraştırmayın, ya gereğini yapın ya da biz yapacağız. Uyarıyoruz, olacakların sorumlusu değiliz” diyerek yürüyüşe yapılacak muhtemel bir saldırının işaretini verdi.

• • •

Mican, tıpkı benzerleri gibi, ahlâkçılığın ahlâksızlığıyla inşa ettiği o küçük dünyasında insanların cinsel yönelimleriyle uğraşırken bir yandan da Polat Alemdarcılık oynuyormuş. 2005 yılında bir iş adamına 8 gün boyunca işkence edip ailesinden fidye kopartmaya çalışırken, 5 arkadaşıyla birlikte gözaltına alınmış. Milletin ahlâkına sahip çıkma hevesindeki bu genç arkadaşımıza en güzel yanıtı trans sanatçı Çağla Akalın verdi: “Karaman’da çocuklar tecavüze uğruyor neden bir açıklama yapmıyorsunuz? Kadınlar katledilirken, köpeğe, eşeğe, ördeğe, kundaktaki bebeğe tecavüz edilirken bu toplumun ahlâkı uykuya mı dalıyor? Bu ülkede herkes ahlâklı, bir tek eşcinseller ahlâksız! Eşcinsel ve mazlumun kanıyla yıkanan o ahlâkınız yerin dibine batsın!” Anlayabilene tokat gibi, duyabilene çığlık gibi bir cevap! Ancak Akalın’ın batsın dediği o ahlâk batmak şöyle dursun, erk tarafından her gün yeniden destekleniyor, yüceltiliyor. Sessizlikle, “kadınlara ya ayrı vagon ya taciz” diyen aklını yitirmişleri kanaat önderi sayarak, ceza indirimiyle, baskıyla, hakaretle, dayakla, hak adına ne varsa mahrum bırakarak, ötekileştirerek, aşağılayarak... insanı insanlığından utandıran nefret sözleriyle her gün yeniden çoğaltılıyor o ahlâk!

• • •

Müslüman Anadolu Gençliği’nin ‘ibneleri yürütmüyoruz’ diyerek karşı çıktığı bu yılki LGBTİ-Onur Yürüyüşü’nün teması ‘Direniş ve Barış’... Nefretlerinden başka bir şeye sahip çıkamayacak olanların dünyasından fersah fersah uzakta, cehaletlerinden başka bir şeye tutunamayanların algılarının katman katman ilerisinde bir birlik mesajıyla; aşka, sevdaya, barışa sahip çıkarak yürümek istiyorlar. Devlete, “Siz bir şey yapmazsanız biz yaparız”, şeklinde kafa tutabilen, tuttuğu yerde de rahatça oturabilen, tehditleri onaylayıcı bir sessizlikle karşılanan bu adamlar 26 Haziran’da Taksim’e gittiğinde karşılarında, barışçıl yürüyüş hakkını kullanan insanları koruyan bir polis bulacak mı? Bizi yine demokrasi ve özgürlükler adına bütünlemesi olmayan bir sınav bekliyor.

• • •

LGBTİ dernekleri hazırladıkları çağrı metninde, Orlando katliamının ertesinde kendilerini tanımayanlara, aşkı baskılayanlara, nefret kusanlara inat seslerini yükselteceklerini ilan etti ve önceki yıllarda olduğu gibi yürüyüşün tüm renkleriyle gerçekleşebilmesi için İstanbul Valiliği’ni göreve çağırdı. Orlando katliamı sonrası taziye için Obama’yı arayan Erdoğan, olayla ilgili IŞİD şüphelerine istinaden barış dini olan İslam’ın terörle bağdaştırılamayacağını söylemiş. O halde yeniden, “Türkiye, Ramazan ayının ortasında İstiklal Caddesi’nde Gay Pride yapabilen bir ülke” diye övünme zamanı.