Gökte elma kalmadı mı?!

Kötü kraliçe/üvey anne, sihirli aynasının ondan daha güzel olduğunu söylediği üvey kızını öldürmeye karar verir. Kraliçenin bu iş için görevlendirdiği avcı görevle vicdan arasına sıkışınca Prenses Pamuk’u öldürmek yerine ormanda bırakır. Hiç yaban hayat deneyimi olmayan Pamuk yedi cücenin evine sığınır. Kızın trajik hikâyesini öğrenen cüceler onu sahiplenir, birlikte mutlu bir hayat yaşamaya başlarlar. Ama sihirli aynasından prensesin ölmediğini öğrenen kraliçe başka bir plan yapar: Cüceler ormandayken yardıma muhtaç yaşlı bir kadın kılığında kulübeye gidip Pamuk Prenses’e zehirli bir elma verir. Cüceler eve döndüklerinde Pamuk’un cansız bedeniyle karşılaşır -aslında ölmemiştir, nefes borusunu tıkayan elma parçası yüzünden bilinci kapalıdır. Üzgün cüceler prensesi bir cam tabut içine yatırıp yasını tutarken oradan geçmekte olan bir prens genç kızın güzelliğinin etkisiyle atından inip prensesi dudaklarından öper. Tam o anda prenses soluk borusunu tıkayan elma parçasından kurtulur, kendisini kurtaran prensle evlenir. Genç çift, kötü kraliçeden kurtardıkları ülkede cücelerle birlikte mutlu bir hayat yaşarlar.

Grimm Kardeşler’in ünlü masalı Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler kısaca böyle özetlenebilir. Uyumaya hazırlanan çocuğunuza anlatırken bu kadar kuru anlatmazsınız tabii; ‘bir varmış, bir yokmuş’ ile ‘gökten üç elma düşmüş’ arasını minik dinleyicinizde heyecan yaratacak nidalarla doldurup detayları süslersiniz.

Masalın psikanalitik, ideolojik, felsefi yorumu da epey keyifli bir entelektüel uğraş olabilir: Kraliçenin baba/otorite üzerindeki etkisini korumak için prensesle giriştiği tersine dönmüş Ödipus-Elektra kompleksinden, yaşlı kadının genç kıza aktardığı ama Elektral anne figürü yüzünden haz nesnesi olamayan elmanın genç bir erkek tarafından hazza uygun biçimde işlevselleştirilmesinden vs. söz edilebilir mesela.


Bu masaldan harika film uyarlamaları da yapabilirsiniz. Nitekim dünyanın dört bir yanında yapılmış, masalın ana çizgilerine sadık kaldıkları için birbirlerine çok benzemesine rağmen her biri ayrı sinemasal tatlar içeren onlarca Pamuk Prenses uyarlaması var.

Ama bu yeterince güçlü ana hatlar dururken anlatıyı masal yapısından çıkarıp Hollywood klişeleriyle dolu bir aksiyon filmine dönüştürmek ortaya hiç de olumlu sonuçlar çıkarmıyor. Örneğin avcıyı ‘çok sevdiği karısının ölümünden sonra hayata küsmüş, alkolik, şiddet eğilimli New York polisi’ prototipi üstüne oturtmak; Pamuk Prenses’i küçük yaşta kapatıldığı zindanda 18 yaşına kadar kalmasına rağmen ninja aksiyonlarıyla şatodan kaçıp ustaca at sürebilen bir aksiyon figürüne dönüştürmek; isimlerini uykuculuk, huysuzluk gibi kişisel özelliklerinden alan sempatik ve komik yedi cüceden ormanda başıboş dolaşıp haramilik yapan bir çete kurmak; kötü kraliçeye bir de kardeş ekleyip Game of Thrones tarzı entrikalar yaratmak ya da Yüzüklerin Efendisi’nin fantezi ihtişamını kopyalamaya çalışmak hiç de iyi bir fikir değil! Bu olsa olsa Shrek tarzı güçlü parodilerde işe yarar, kendini çok ciddiye alan uyarlamalarda değil...

2012 tarihli Prenses ve Avcı‘nın düştüğü hata buydu -aynı tavır bu hafta gösterime giren devam filmi Avcı: Kış Savaşı’nda da sürdürülüyor. Ortaya çıkan filmin gişe rakamları üzerinden yapılacak bir analiz bunun genç izleyici kitlede karşılık bulduğu düşüncesine yol açabilir ama durum tam olarak öyle değil. Masalın aşırı derecede deforme edilmiş bu versiyonunun -belli ki senaryo ekibi Vladimir Propp’un Masalın Biçimbilimi’ndense Campbell’ın Kahramanın Sonsuz Yolculuğu incelemesine kapılmış…- hem başrol oyuncusu hem de karanlık erginleşme anlatısı yoluyla özellikle Twilight/Alacakaranlık (2008-2012) serisinin rüzgârından faydalandığını göz önünde bulundurmak lazım.

Bu ‘karanlık erginleşme ayinleri lehine masal deformasyonu’nun son yıllarda bariz bir yükselişe geçmesinin -Jack ve Fasulye Sırığı (Dev Avcısı Jack, 2013), Uyuyan Güzel (Malefiz, 2014), Hansel ve Gretel (Hansel ve Gretel: Cadı Avcıları, 2013) vd.- elbette dönem itibariyle toplumsal bir karşılığı var. Ama güçlü bir sinemasal karşılığı olmadığı yakında genç izleyici kitle tarafından da kabul edilecek sanıyorum.