Gökten inen liderlik

Galatasaray, Avrupa Ligi’ndeki ilk grup maçında Lazio’yu kendi evinde 1-0 mağlup ederek, gruba lider başladı.

Fatih Terim’in muhtemelen son Galatasaray döneminde oynatmak ve miras bırakmak istediği oyunun ne olabileceği ile ilgili bir kısım olumlu sinyaller aldık ilk 30 dakikada. Buna pas oyunu diyebilirsiniz, tatlı su tiki-takası diyebilirsiniz, kırmızı çizgisi Terim olanların bahsettiği gibi Terimball da diyebilirsiniz. Stoperlerin orta sahayı dikine geçecek paslarla topu üçüncü bölgeye aktarması, defansif orta saha oyuncularının bu trafikte yer almayıp daha çok kaptırılan toplarda yaptıkları karşı presle pasların yerini bulmadığı anlarda topu geri kazanması, özellikle iki kanatta dar alandaki hızlı paslarla çizgiye inme veya trafiğin ilk sıkıştığı anda, bek ve açık oyuncusunun demarke olabileceği anda ters kanata dönme. Bu planın bir gerekliliği bir de, şu anda takımda eksik olan, tamamlayıcısı var. Top kontrolü gelişmiş, pas kararlarını yerinde alan ve bunu hızlı yapan oyuncular ile özellikle rakibin hazırlıksız yakalandığı anlarda kendi ceza sahanızın önünden, rakip kalenin önüne kadar 5 saniye içinde 7-8 pas yapabilecek bir ağ kurmak. Ajax bunu 2018-19 sezonunda mükemmele yakın yapabildiği için tüm Avrupa’yı nerede ise önünde diz çöktürüyordu. Ama bu oyun zor ve yüksek derecede oyuncu kalitesine bağlı bir oyun, nasıl Ajax gibi bir futbolcu fabrikası dahi bunu sürdürülebilir hale getirmekte zorlanıyorsa, Galatasaray’ın da zorlanması oldukça muhtemel. Nitekim kadronuzda yukarıda saydığımız temel özelliklerde zaaf yaşayan 3-4 oyuncu olduğunda rakibinizin sizi teslim alması çok uzun sürmüyor. Lazio, plana her ne kadar gereğinde fazla izin verse de, ilk 45 dakikanın son bölümünde Morutan ve Kerem’i çizgiye iterek bu pas zincirini kırdı ve Marcao ile Nelsson amaçsız uzun paslara başvurmak zorunda kaldılar.

Maçın adeta gökten inen tek golü elbette sahalarda sık sık karşılaştıımız bir gol değildi, fakat Galatasaray’ı geçtiğimiz yılki maç sonlarına döndürdü. Nelsson ve Marcao ikilisini maçın son anlarında Lazio baskısı görürken dahi topu Muslera’ya göndermemek için bir çaba içinde görmek sevindirici, fakat bu çaba eğer önümüzdeki maçlarda, sarı-kırmızılılar, rakibi tedirgin edecek kontratak planları üzerinde duramazsa azalacak ve yine kabus maç sonları yaratacaktır.

Fatih Terim’in bütün camiayı peşinde sürüklediği, gençleştirme yöntemiyle hayata geçirmeye çalıştığı 3 yıllık planlamanın sıkıntılı başlayacağını tahmin ediyorduk. Burada 3 önemli değişken var. Planın kendisinin doğru olup olmadığı, planı uygulayacakların buna yeteneğinin olup olmadığı ve planın dişlilerinin ne kadar çalışacağı. Ben 3 kkonuda da henüz ikna olmuş değilim. Üstelik Türkiye’de bu tür planlar bir camia kültürü haline gelmezler, o yüzden de şahıslardan bağımsız devamlılığı konusunda da kaygılarım var. Bekleyip göreceğiz.