ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri üzerinde, İsrail’in egemenliğini tanıyacağını açıklamasının ardından, ABD’de İsrail politikalarıyla ilgili tartışmalar bir kez daha alevlendi. Kongre’nin şahinleri ve İsrail’in sağcı hükümetini destekleyen örgütlenmeler, İran ve Suriye’ye karşı atılmış bir adım olarak gördükleri karardan memnunken, Filistin’le dayanışma grupları, pek çok demokrat, özellikle de ilerici kanat, Trump’ın bu […]

Golan hamlesi ve ‘yüzyılın planı’

ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri üzerinde, İsrail’in egemenliğini tanıyacağını açıklamasının ardından, ABD’de İsrail politikalarıyla ilgili tartışmalar bir kez daha alevlendi.

Kongre’nin şahinleri ve İsrail’in sağcı hükümetini destekleyen örgütlenmeler, İran ve Suriye’ye karşı atılmış bir adım olarak gördükleri karardan memnunken, Filistin’le dayanışma grupları, pek çok demokrat, özellikle de ilerici kanat, Trump’ın bu hamlesini, Netanyahu’ya seçim desteği olarak değerlendiriyor.

McClatchy’nin İsrail kaynaklarına dayandırdığı habere göre, Netanyahu özel görüşmelerde yönetim yetkililerine ve Kongre üyelerine, bu meseleyle ilgili bastırıyordu. Önceki hafta Netanyahu’yla beraber Golan Tepeleri’ni ziyaret eden Cumhuriyetçi Lindsey Graham, mesele üzerinde Ted Cruz’la birlikte çalıştığını söylemişti. Geçen ay sonu Cumhuriyetçi Senatörler Cruz ve Tom Cotton’un yanı sıra Temsilciler Meclisi Üyesi Mike Gallagher, “Golan Tepeleri Üzerinde İsrail’in egemenliğinin tanınmasına” ilişkin tasarı sunmuştu. Seçim kampanyasından bu yana İsrail sağının taleplerine sahip çıkan Trump’ın tweeti, hükümetinin İsrail sağına yakın hamlelerine bir örnek daha teşkil ediyor. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması, Filistinli mültecilere desteği kesmesi, ABD’nin Birleşmiş Milletler’de (BM) Golan’ın işgalinin kınanmasına karşı oy verilmesinin yanı sıra son olarak da Dışişleri Bakanlığı’nın insan hakları raporunda, Golan Tepeleri için İsrail’in “işgali” yerine “kontrolü altında” yazılması dikkat çekmişti.

“İsrail’in ajandası uygulanıyor”

Golan hamlesinin gündeme getirdiği bir başka konu ise Trump’ın damadı ve danışmanı, Netanyahu’nun ise yakın aile dostu olan Jared Kushner’in üzerinde çalıştığı “Ortadoğu Barış Planı”. Trump, İsrail-Filistin meselesine çözüm iddiası taşıyan planın “yüzyılın anlaşması” olacağını söylüyor. Kushner, planın 9 Nisan’da yapılacak İsrail seçimi sonrasında açıklanacağını belirtmişti. Uzmanlara göre, Trump’ın sadece Golan hamlesi dahi, Kushner’in planının yalnızca İsrail’in isteklerine karşılık vereceğini gösteriyor.

Geçen cuma başkent Washington’da gerçekleşen yıllık “İsrail Lobisi ve Amerikan Politikası” konferansına katılan uzmanların yorumu da bu yöndeydi.

Washington’da bulunan Kudüs Fonu Direktörü Mohammed, İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’nde İsrail egemenliğini tanınması hamlesinin ABD’nin üzerinde çalışıldığını söylediği Ortadoğu Barış Planı’na dair olumsuz yönde bir gösterge. “Çünkü bu bölgenin kime ait olduğunu, işgal altında olup olmadığını önemsemedikleri, anlamına geliyor. Yapacakları hiçbir planın adil olacağını zannetmiyorum. Filistin’in endişelerini dikkate almayacaklar; bu Trump’tan önce de böyleydi, fakat şimdi daha da beter olacak. Filistinlilere İsrail’in isteklerini empoze etmeye çalışıyorlar. Bu plan, Filistinliler’in ikinci sınıf olduğu bir apartheid formu olacak.”

Ali Abudinah

Electronicintifada.net’in kurucularından Ali Abudinah’a göre de Trump yönetiminin planı, “İsrail’in istediklerini uygulamak olacak. Filistin devleti, otonomisi olmayacak, geri dönme hakkı olmayacak, saçmalık olacak.”

“Körfez sermayesine ucuz işgücü”

Trump’ın danışmanı Kushner, planın sadece politik değil ekonomik olarak da ‘derin’ olacağını söylemişti. Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Politika Çalışmaları Enstitüsü Yeni Enternasyonalizm Program Direktörü Phyllis Bennis, planın ekonomik yüzünün Körfez sermayesine ucuz işgücü sağlamaktan ibaret olduğunu belirtiyor:

Phyllis Bennis

“Bu; bildiğim kadarıyla bir ekonomik plan, muhtemelen, ABD-Meksika sınırında, serbest ticaret bölgesindeki ’maquiladora’ dedikleri fabrikalara benzeyecek. ABD şirketlerine ait ve ABD şirketlerinin kâr ettiği bu fabrikalarda, Amerikalı işçilerin aldığı asgari ücretten çok daha azına çalıştırılan Meksikalı işçilere, bir işiniz olduğu için minnettar olmalısınız denirdi.

Filistinliler için bu fabrikalar muhtemelen Gazze-Mısır sınırında olacak. Mısırlılar ve Gazzeliler, İsrail, Suudi, BAE şirketleri için çalışacaklar.

Mesele Mısır için de güvenlik meselesi, Sina’da faaliyet gösteren ve insanları harekete geçiren radikal grup var. Sina’daki halkın hiçbir şeyi yok, ne işi, ne özgürlüğü, ne suyu… Sınırın Mısır tarafında; Sina’da birkaç kişiye iş verecekler. Bu İsrail için ise, Gazze’yi gündemden kaldıran bir hamle. Gazze artık başkasının, Mısır’ın, ABD’nin, Avrupa’nın, Suudiler’in problemi olacak. Körfez ülkelerinde görüşüp durdukları bu; Sina Gazze sınırı boyunca Gazzelilere ve Mısırlılara, çok az para ödeyen fabrikalara yatırım yapmaları…”

James North

“Filistinlileri ikna edemezler”

New York’ta yaşayan Bağımsız Gazeteci James North’a göre ise söz konusu plan kapsamında, Körfez ülkeleri Filistin’e yatırım ve yardım için kullanılacak, bunun karşılığında Filistinlilerin bağımsız bir devlet ya da insan hakları gibi taleplerini azaltmaları beklenecek. North, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bunun başarıya ulaşabileceğine inanmıyorum, bunu yapabilseler bile Filistinlileri ikna edemezler.”