İngiltere’de Muhafazakâr Parti Ashford milletvekili Damian Green’in geçen perşembe günü polis tarafından 9 saatliğine gözaltına alınması anayasa tartışmalarını gündeme getirdi. İngiltere...

New Page

İngiltere’de Muhafazakâr Parti Ashford milletvekili Damian Green’in geçen perşembe günü polis tarafından 9 saatliğine gözaltına alınması anayasa tartışmalarını gündeme getirdi. İngiltere tarihinde ilk kez bir milletvekilinin meclisteki ofisi polis tarafından aranıyor ve komplo şüphesiyle gözaltına alınıyor. ‘Komplo’ ise İçişleri Bakanlığı’ndan gizli bilgilerin sızdırılmasını teşvik etmek! Bu tutuklamanın yankıları uzun sürecek ancak vurgu yapılması gereken konu hükümette şeffaflığın hızla erozyona uğraması. Tutuklama ve meclisin basılması yeterince ürkütücü ama bakanlıktaki ‘gizlilik’ de sorgulanmalı.

1997’den bu yana Avam Kamarası’nda milletvekili olan Damian Green aynı zamanda Muhafazakâr Parti’nin gölge kabinesinde de göç bakanı. Londra Metropol Polisi içişleri bakanlığından bilgi sızdırılmasına ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında Damian’ı 9 saat gözaltında tuttu ve kefaletle salıverdi. Çarpıcı olan bir kaç noktadan birisi de tutuklama, ofis ve ev aramalarının Terörle Mücadele birimlerince yapılmış olması.

Geçen hafta perşembe günü öğleden sonra polis, meclis başkanının izniyle Green’in meclisteki ve seçim bölgesindeki ofisini arıyor, ardından milletvekilini evinden tutukluyor; dokuz saat sonra da suçlama olmaksızın salıveriyor. Green, İçişleri Bakanlığı’nda çalışan partili bir memur olan Galley’i bakanlıktan bilgi sızdırmaya yönlendirmek ve teşvik etmekle suçlanıyor.

Tutuklama ve özellikle meclisin terörle mücadele polisi tarafından basılması hem İşçi Partili sol muhalefet hem de Liberallerce eleştirildi. Tabii ki Muhafazakâr Parti de milletvekillerine yapılan muamele karşısında hükümete neredeyse savaş açtı. Şimdi taraflar seçim hazırlığı baabında birbirine gol atma çabasındalar.

‘Kim suçlu’ oyununun baş aktörü ise İşçi Partili Meclis Başkanı Michael Martin. Martin de yardımcısını suçluyor, “benim izinden haberim yok” diyerek. Eski bir sendikacı ve İngiltere tarihinin ilk ‘mavi yaka’ kökenli meclis başkanı olan Martin’in babası denizci, annesi ise temizlik işçisiydi. Seçimden önce zaten emekliye ayrılacak olan Martin’in emekliliğini erkene alıp almayacağını göreceğiz.

Olayın ardındaki senaryolara ilişkin rivayet muhtelif. Kimileri olayı, sızdırılan bilgilerle hükümet yıpratıldığı için, Brown ve İçişleri Bakanı Smith’in gözdağı vermesi diye görüyor. Bu arada Smith suçlamaları ‘Stalinist değiliz hamdolsun’ diyerek geçiştirdi. Kimisi ise Londra polisinin intikamı olarak görüyor. Londra’nın Muhafazakâr Partili belediye başkanı Boris Johnson polis şefi Blair’i istifaya zorlamıştı ve belki de Blair görevinin son günlerinde öcünü böyle aldı.

Eğer kişisel ya da partilerarası kin gütme, öç alma senaryolarını bir kenara bırakırsak, olayın esasında; içişleri bakanlığının bilgi ve belge saklama ya da gizli kapaklı işler yapma ve bunları milletvekillerinden saklamasında yatıyor. Ve bu İçişleri bakanlığı son yıllarda milyonlarca vatandaş ve aile hakkında özel ve kişisel bilgiler içeren disketleri, dizüstü bilgisayarlarını kaybetmekle ün yapmış durumda. Yani hem beceriksiz ve güvenilmez, hem de gizli kapaklı. Bakanlığın son vukuatları arasında cezaevlerindeki 84 bin tutukluya ait detaylı kişisel kayıtları kaybetmek ve El Kaide’ye ilişkin ‘çok gizli’ belgeleri banliyö treninde unutmak var.

Bütün bu ‘gizliliğin’ sırf İçişleri Bakanlığında değil ama tüm yönetimde ve sadece milletvekilleri için değil, ama tüm vatandaşlar için kaldırıldığını görmek fena mı olurdu? Meclisteki odalara polis girmesinden rahatsız olmuş vekillerin isyanı tartışmayı buraya kadar getirir mi bilmiyorum ama belki Respect Partisi’nden aykırı vekil George Galloway bu konuya el atar da ortalık biraz şenlenir.

Ancak kesin olan muhtemelen iktidardaki son aylarını yaşayan Gordon Brown’ın daha çok terleyeceği. Demokratik gelenekleri bir bir yok eden ve polisi aşırı yetkilerle donatan İşçi Partisi hükümeti, pek çok kişi tarafından haklı olarak polis devleti yaratmak ve diktatörlük kurmakla suçlanıyor. Öyle ki son yıllarda ‘sağcı’ Muhafazakâr parti bile ‘fazla solcu’ görünmeye başladı. Yarınki oturumla Avam Kamarası’nda bu arama ve gözaltıya ilişkin soruşturma görüşülmeye başlanacak. Britanya demokrasisi için hayırlı olması dileğiyle.