Gölgede, güneşte ve Çin’de futbol…

Çin futbolunu yakından takip edenler, “Asya’nın İngiltere’si” derler, kulüp takımlarının zenginliğine rağmen milli takımlarının başarısızlığına ithafen. FIFA’nın haziran başında yayınladığı sıralamada 82. sıradalar. Rusya’da oynanacak 2018 Dünya Kupası elemelerinde İran’ın başı çektiği A grubunun dibine demir atmışlar. Ancak kadın futbolunda iddialılar, FIFA sıralamasında 13. sıraya kadar yükselmişler. Futbolsuz kaldığımız zamanlarda, endüstriyel futbolun günümüzdeki en kazançlı coğrafyasına naçizane bir bakış…

Çin futbolunun ilk profesyonel ligi 1994’te kurulmuş, ilk zamanlarında maçlardaki taraftar ortalaması 20.000 civarındaymış. 2004’te 16 takımlı Çin Süper Ligi kurulmuş ama şike tezgâhları, yolsuzluklar, bahis üzerinden dönen büyük paralar tadını kaçırmış futbola hafitten ısınmaya başlayan Çinli taraftarın. Zaman içinde maçlardaki taraftar ortalaması 10.000’lere kadar düşmüş. (Bu vesileyle bizde de son sezonlarda taraftar ortalamasını düşüren Passolig’e selam olsun!) 2009’da, futboldaki yolsuzluğu önleme adına başlatılan operasyonlar sonucunda onlarca yönetici, futbolcu ve hakem gözaltına alınmış. Ülkenin en başarılı ve tanınmış FIFA kokartlı hakemi Lu-Jun şikeye önayak olduğu gerekçesiyle yargılanıp beş buçuk sene hapis cezası alırken, Çin Futbol Federasyonunun iki eski yöneticisi 10’ar buçuk sene hapis cezasına çarptırılmış...

Günümüzdeki adıyla ‘Wanda Plaza Chinese Super League’de maçlar mart ayından kasıma kadar oynanıyor. 2016 sezonunda ortalama taraftar sayısı 22.193... Perdelerini açtığı 2004’ten beri yedi şampiyon görmüş ligin son şampiyonu Guangzhou Evergrande Haziran 1954’te yarı amatör kulüp olarak kurulmuş, profesyonelliğe geçişi 1993’te. Forbes dergisine göre 282 milyon Dolar değeriyle Çin futbolunun en zengin kulübü, yaklaşık geliri senelik 57 milyon Dolar civarında. Takımın teknik direktörlüğünü 68 yaşındaki Luiz Felipe Scolari yapıyor, 1982’de başlayan teknik direktörlük kariyerinde 26 takımı çalıştırmış Brezilyalı. (Yılmaz Vural’a selam çakalım bu vesileyle) Takıma ev sahipliği yapan Tianhe Stadı 58.500 kapasiteli, futbolsevere ilk kez 1987’de kapılarını açmış…

Çin futbolu bilhassa kariyerinin sonbaharındaki topçular için bulunmaz nimet. Marka değeri yaratmak amacıyla devletten aldığı teşviklerle kesenin ağzını açan kulüpler transferde sınır tanımazken Çin takımlarında forma giymiş niceleri var. Yakın geçmişte Tottenham forması giymiş Brezilyalı orta saha oyuncusu Paulinho, Arsenal’den sonra Roma’da forma giymiş, sonrasında soluğu Çin’de almış kanat oyuncusu Gervinho, Premier Ligde boy gösterdikten sonra Shanghai SIPG’e transfer olan Asamoah Gyan, Newcastle, Chelsea, bizim topraklarda Beşiktaş derken otuzundan sonra Çin’e kapağı atan Demba Ba, Liverpool, Juventus, PSG, Fiorentina’da top koşturmuş Mohamed Sissoko ve Chelsea maçlarında hâlâ adına şarkılar söylenen kulübün efsanesi Didier Drogba, Chelsea’nin orta sahası Oscar, Arjantinli Carlos Tevez bir çırpıda akla gelenler. Ancak onca yabancı topçunun içinde sadece bir İngiliz var: Jack Sealy, QPR’da adını duyurmuş Tony Sealy’nin oğlu, 1987’de Londra’da dünyaya gelmiş, 2005’ten beri kariyerini Çin’de sürdürüyor.

Ancak kulüplerin futbola harcadığı onca paraya rağmen ligin kalitesi kötü. Milli takımlarının başarısızlığı Futbol Federasyonunu harekete geçirmiş ve yakın geçmişte yabancı kısıtlaması getirmişler. Geçen sezon İlk 11’de sadece üç yabancıya izin verirken, sahada ve yedek kulübesinde en az bir U23 oyuncusu bulundurma zorunluluğu var. Geçmişte Manchester City ve Celtic’de forma giymiş forvet oyuncusu Chris Killen Ada futbolunun köklü takımlarından Middlesbrough’dan, Çin’in Shenhzen Ruby takımına, oradan da bir alt ligde oynayan Chongqing takımına transfer olmuş, 2010-2013 arasında Çin’de top koşturmuş. 2012’de gol krallığı sıralamasını 4. sırada tamamlamış olan topçuya kulak verelim:

“Dengesiz ve düzensiz Çin futbolu. Sezon devam ederken, bir takımın el değiştirmesi ya da adının değişmesi olağan bir durum. İngiltere’de her sabah 9.00’da evden çıkar, 10.00’da antrenman da olurdum; burada ise antrenman saati bir akşam önceden belli oluyor! Kulüp başkanları çok zengin ama organizasyon ve yönetimlerin şeffaflığı asla söz konusu değil. Bu da haliyle sahadaki futbola yansıyor. Futbolcuların çoğu küçük yaşlarda altyapı eğitimi almadıkları için maçların kalitesi yüksek olmuyor. Çok yetenekli futbolcular yok değil, çocuk dört beş rakibi çalımlarla geçtikten sonra topu 90’a lamba gibi asıyor ama kendi kalesine karşı bir duran top organizasyonunda nerede duracağını, rakibi nasıl marke edeceğini bilmiyor!”

Velhasıl, adının başına ‘Süper’ sıfatı yapıştırılmış ama futbol kalitesi olarak pek vasat, kavganın eksik olmadığı üç esas oğlan ve bol figüranlı, taraftar ortalaması on bini bile bulmayan ligimizin fazla şişirilmiş bir balon olduğu, kulüplerimizin yayıncı kuruluştan hak etmedikleri paraları kazandıkları aşikâr. Ne diyelim, Çin futboluna bakınca bizden beterleri de varmış…