Gonnara da ne ki?” diyenler olacaktır, kendimden biliyorum. İnternetten sorup soruşturup öğrendim; Latince adı Ziziphus lotus, Akdeniz bölgesine özgü yaprak döken dikenli bir çalı. “Hünnapgillerden” ama tam o bizim beğenerek yediğimiz hünnap değil.

Kıbrıs’ın hemen her tarafında doğada yabani olarak yetişen gonnara, çok eski zamanlardan beri Arap, Hint, Çin geleneksel tıbbında bin bir derde dava mucize bir bitki olarak bilinip, kullanılıyor. Kıbrıs’ta ise, kendi biyolojik mevsimsel oluşumu dışında, yılın hangi ayına gelirse gelsin, seçim zamanları ve kritik siyasal karar aşamalarında da çıkar gonnara!

Kıbrıslılar gonnara yemez!” derler. Bu biçimiyle “yemek” fiiliyle kullanıldığında; “gonnara yememek”, aldanmamak, oyuna gelmemek, her şeyin farkında olmak anlamına geliyor.

Birinci tur öncesi, adaylardan biri kazansın diye Türkiye’nin olağanüstü açık net müdahalesi; aylardır arızalı su boru hattının alelacele açılması, Maraş’ın “açılması” ve cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın bir televizyon yayınında tekrar aday olmaması için tehdit edildiğini açıklaması, Ankara’nın desteklediğini açık ettiği aday Başbakan Ersin Tatar’ın kampanyasına buralardan uzmanlarla danışmanlık yapılması, vb. bir siyasal kavram olarak “gonnara”yı yine analizlere taşıdı.

Pazar günü yapılan ve Ersin Tatar ile Mustafa Akıncı’nın ikinci tura kaldığı seçimler öncesinde, seçim yasakları nedeniyle doğrudan siyasi bir tavrın sergilenemediği seçim günü yazılarında, Sami Özuslu gibi yazarların köşelerinde yine “gonnara” vardı.

Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit diyen yazılarda, bütün bu müdahaleleri Kıbrıslıların kabul etmeyeceği, bunlarla kandırılamayacaklarını söylemek isteyenler yine “Kıbrıslılar gonnara yemez!” dediler.

İlk tur sonucu belli oldu. Ankara’nın tam destek verdiği ve bunu daha önce görülmedik ölçüde açık ettiği Tatar oyların yüzde 32,35’ini, Akıncı ise 29,84’ünü alarak gelecek pazar yarışacak iki aday oldular.

Beş yıl önceki seçimle karşılaştırıldığında, durumun özü itibariyle aynı olduğunu, ikinci tura kalan iki adayın da 2015 ilk turunda aldıkları oy yüzdelerini artırdıklarını söyleyebiliriz. O dönem, Tatar’ın yerinde Akıncı’ya rakip olan Derviş Eroğlu ilk turda yüzde 28,15, Akıncı ise yüzde 26,94 oy almışlar; ikinci turda Akıncı’nın oyları yüzde 60,56’ya çıkarken Eroğlu’nun oyu yüzde 39,5’te kalmıştı.

Seçimin en büyük kaybedeni 5 yıl önce yüzde 21 olan oyunu yüzde 5 civarına düşüren, Tatar hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev almışken, “Maraş’ın açılması” gibi stratejik kararlardan haberdar edilmediği gerekçesiyle istifa eden Kudret Özersay oldu.

Tatar ve Akıncı’yı, birincinin bağımsız devletten ikincinin ise federal çözümden yana olan sağ ve sol adaylar olarak tanımlamak yanlış olmaz. İlk turun en fazla oy alan üçüncü adayı Tufan Erhürman da (Yüzde 21,67) solda ve federal çözümden yana. Onun oylarının ikinci turda Akıncı’dan başka bir yere gitmesi olanaksız gibi. Bu iki adayın birinci turdaki toplam oyları yüzde 51’i bulmuş durumda.

Öte yandan, Türkiye’nin bu denli açık müdahalesine dönük tepkiler, Tatar’ın etrafında oluşabilecek sağ toplanmayı da zorlaştıracak gibi.

Ne yazık ki, Kıbrıs seçimleri, biraz da sayemizde, Kıbrıslıların sorunlarının tartışılmadığı, “Türkiye’den yana-Türkiye’ye karşı” gibi sahte, gerçek dışı ve zararlı bir ikilemin hüküm sürdüğü süreçlere dönüştü.

İkinci tur öncesi geçecek birkaç günün olağanüstü gerilim yüklü olacağı kesin. Bazıları pazara kadar gonnara ikramı olarak adada daha nelerin açılacağını merak ediyorlar!

Kıbrıslılar gonnara yemez” mi? Pazar günü bir kez daha göreceğiz!