M. TAHA TUNÇ Alman yazar Thomas Bührke’nin Almanca aslı Einsteins Jahrhundertwerk: Die Geschichte einer Formel olan kitabı Türkçeye Einstein’ın Görelilik Kuramı – Uzay – Zaman Eğriliği, Kuantum Kütleçekimi ve Her Şeyin Formülü olarak Zeynep Taşkın tarafından çevrildi. Yazarın Einstein hakkında başka kitapları da bulunuyor. Hatta bunlardan biri de Einstein’ın yaşamıyla bilimini birlikte ele aldığı keyifli […]

Göreliliği gizemden arındırmak
M. TAHA TUNÇ

Alman yazar Thomas Bührke’nin Almanca aslı Einsteins Jahrhundertwerk: Die Geschichte einer Formel olan kitabı Türkçeye Einstein’ın Görelilik Kuramı – Uzay – Zaman Eğriliği, Kuantum Kütleçekimi ve Her Şeyin Formülü olarak Zeynep Taşkın tarafından çevrildi. Yazarın Einstein hakkında başka kitapları da bulunuyor. Hatta bunlardan biri de Einstein’ın yaşamıyla bilimini birlikte ele aldığı keyifli bir biyografi olan Albert Einstein.

Bührke’nin Einstein’ın Görelilik Kuramı adlı kitabına gelecek olursak, öncelikle içerik olarak salt bir popüler bilim kitabı olmakla kalmayıp göreliliğin hem hazırlayıcılarını hem de etkilerini de göstermeye çalışan bir çalışmanın ürünü olduğunu söyleyebiliriz. Bu açıdan bakıldığında, kitabın genel göreliliği hazırlayan yeni uzay fikrini Öklidçi olmayan geometrilere götürüyor. Sonrasında görelilik kuramının nasıl oluşturulduğu ve yüzyıl boyunca konuya ilişkin yayınların neler söylediğini saptıyor. Uzay ve zaman ilişkisinden evrenin genişlemesine, oradan da her şeyin formülü fikrinin neye dayandığını irdelemeye devam ediyor. Kitabın en ilgi çekebilecek bölümlerinden birinde Bührke Picasso’nun yapıtlarından hareketle göreliliğin sanattaki yansımalarını, diğerinde edebiyatta dördüncü boyutun nasıl işlendiğine yönelik bir soruşturmaya girişiyor.

Yaklaşık 280 sayfalık bu kitap okuyucusunu göreliliğin ağır yükünden kurtaracak örneklerle ilerliyor. Özellikle kitabın önsözünün başlangıcındaki kara delik tartışması ise bize henüz geçenlerde kara deliğin görüntülenmesini hatırlatıyor hemen. Bunun yanı sıra, yazarın üzerinde durduğu ilginç fikirlerden, başlangıç noktalarından biri de fizik kuramlarının ‘güzelliğinden’ bahsetmesi oluyor. “25 Kasım 1915’te ortaya koyduğu sonuç, bir arkadaşına yazdığı üzere ‘benzersiz güzellikte’ bir teori idi“ diyor yazar (s. 8). Bir teorinin güzelliğinden bahsedebilir miyiz sahiden?

Einstein’ın kütleçekimine getirdiği gizemden arındırma hamlesini, belki şimdilerde görelilik kuramına uygulamak gerekir. Bilinmeyen, gizemli bir kuram olmadığını ortaya koymak gerekir. Bilinir, anlaşılır kılmak gerekir. İşte Bührke’nin kitabı da bu yolda atılmış bir adım olarak görülebilir. Öte yandan Einstein’a dair güzel şeylerden biri de C. P. Snow’un söylediğidir. Onun döneminde,“Sanki insanlar, savaşın dehşetinden bir kurtuluş olarak, saygı duyacakları bir insana ihtiyaç duyuyorlardı” (s. 16). Gizemden arındırma hamlesinin anlamını Einstein’ın ifadesinde bulmak mümkün: “Eminim ki, kitleleri bu kadar cezbeden, anlamamanın gizemidir“ (s. 16).

Almanca baskısı 2016’da yayımlanmış olan bu kitabın, yeni gelişmeler ışığında okuyucuyu Einstein’ın görelilik kuramının dünyasıyla tanıştıracağına emin olabiliriz. Uzay ve zaman bahsinden göreliliğin sanat ve edebiyata yansımalarına kadar keyifli bir yolculuğa davet eden bu kitabın göreliliği bütün gizeminden arındıracağı da kesin.