Ülke futbolunun en köklü kulüplerinden Göztepe geçen hafta sonu PTT 1. Lig’e dönmeyi garantiledi. Asıl yerleri Süper Lig. Biz de fırsattan istifade kulüp tarihine ufak bir saygı duruşu gösteriyoruz

Göz-Göz dönüş yolculuğunda

1963-64 sezonunda ligi beşinci sırada bitiren Göztepe o zamanki adıyla Fuar Şehirleri Kupası olan UEFA Kupası’na katılmaya hak kazandı. İlk turda Romanya’nın Petrolul Ploieşti takımına elendiler. 1964-65 sezonunda ligdeki pozisyonunu bir sıra üste taşıyan takım UEFA Kupası’nda da bir adım ileriye gitti ve 2. tura kadar yükseldi. Alman 1860 Münih onları kendi evinde 9-1 mağlup ederek eledi. Ama bu skor Göztepe için içinden ders çıkarılacak bir mağlubiyet oldu. 1965-66 sezonunda beşinci sırayı aldılar. Yine aynı kupa, yine hüsran. İlk turda İtalyan Bologna’ya elenirler. 1966-67 sezonu. Ligde yine bir sıra üste çıkar Göztepe 3 büyüğü dördüncü sırada izler. Fuar Şehirleri Kupası yolu gözükmüştür yine anlayacağınız. Ama bu sefer işler farklıdır. Bir fırtınanın geleceğinin sinyali verilir, ilk turda Belçika’nın Antwerp, 2. turda İspanyol devi Atlético Madrid’i kupanın dışına iterler ama 3. turda Yugoslavya’nın FK Vojvodina takımına elenirler. 1967-68 sezonunda içerde yerlerini kaybetmezler. Yine dördüncülük. İzleyen sezon ise Avrupa’da yaptıkları devrimin hikâyesidir. Olympique Marsilya’yı eleyerek çıkarlar yola. İkinci turda Romen Argeş Piteşti’yi kupanın dışına iterler, üçüncü turda OFK Belgrad’ı. Çeyrek finalde Hamburg karşısında hükmen tur atlarlar. Yarı final. Türkiye’den katılan bir takımın Avrupa kupalarımda yükseldiği en yüksek seviyedir o güne kadar.

AVRUPA İSTİKRARI
İlginç olan bugün futbol dünyasında esamesi okunmayan Macar Ujpest onları eler. Newcastle United kupayı müzesine götürür. Avrupa’daki bu maraton onların 1968-69 sezonunda ligi yedinci sırada bitirmelerine neden olur. Ama Türkiye Kupası’nı kazanırlar. Bu, Avrupa Kupa Galipleri Kupası demektir. 1969-70 yılında bu kupada da önce US Luxembourg’u, sonra John Benjamin Toshack’lı Cardiff City’i elerler, Roma’ya elenerek çeyrek finalde kalırlar.

Bu yazdıklarımızın özeti şu. Göztepe 1963-68 yılları arasındaki 5 sezonda hiçbir zaman beşincilikten aşağı düşmemiş, 1968-69 ile 1969-70 sezonlarında Türkiye Kupası’nı müzesine götürmüş ve üst üste 6 sezon boyunca Avrupa Kupaları’nda mücadele etmiştir. Bu çizgiye bugün futbolumuzun 4 büyüğü bile zar zor ulaşıyor. Üstelik bu başarıyı tamamen yerli oyuncularla mücadele ederek

gerçekleştirmiştir. 1967-68 sezonunda bu efsane kadronun forveti “Buldozer” lakaplı Fevzi Zemzem 19 golle ligi gol kralı olarak bitirmiştir

O yıllarda mücadele eden Göztepe’nin efsane kadrosuna bakalım. 1968-69 UEFA Kupası’nda yarı final yolculuğunun başladığı İzmir’deki Marsilya maçının kadrosu. Bu kadronun başında yer alan efsane isim Adnan Süvari, İngiltere’de öğrenim görmüş, tam 6 dil konuşabilen bir istikrar sembolüdür. Nitekim 1961 yılında geldiği teknik direktörlük görevinde 12 sene kalarak, aynen Sir Alex Ferguson gibi ilk senelerinde kötü sonuçlar almasına rağmen daha sonraları bir efsane yaratmıştır. Aşağıdaki oyuncuların birçoğu Göztepe tarihinin en önemli isimlerinden, futbolcu avcısı Abbas Göçmen tarafından tüm Anadolu’nun taranmasıyla ülke  futboluna kazandırılmıştır.

Ali Artuner-(Küçük) Mehmet Işıkal-Çağlayan Derebaşı-Hüseyin Yazıcı-(Büyük) Mehmet Aydın-Ali İhsan Okçuoğlu-Ertan Öznur-Nihat Yayöz- “Buldozer” Fevzi Zemzem-Gürsel Aksel- “Bombacı” Halil Kiraz.


'İHANET ETMEDİK'
Umarız efsanenin ait olduğu yere, ülke futbolunun en tepesine dönmesi o kadar uzun sürmez. Efsaneler kolay yaratılmıyor. 17 sene kulübün formasını giyen Nevzat Güzelırmak’ın aşağıdaki sözleriyle kapatalım.

“Kimse, büyük paralar karşılığında başka takıma gitmeyi düşünmedi. O gün arkadaşlığımız neyse şimdi de o. Şimdi yaşlarımız 50 ile 60 arasında değişiyor. Her ay veya 15 günde bir toplanır, ailece görüşürüz. Bu herhalde bizdeki hiçbir takımda yoktur.

Göztepe’nin parçalanmasına hiç bir zaman izin vermedik. Biz kendi arkadaşlığımızı, kendi kulübümüzü sevdik. Eğer, gitseydik onlara ihanet etmiş gibi olurduk. Bu kadroya yazık olurdu. Gürsel gitmemiş, Ali gitmemiş, Halil gitmemiş. Benim gitmem yakışık alır mıydı?”