‘Gözaltında Kayıplar – Cumartesi Anneleri-Cumartesi İnsanları’ adlı AFSAD Toplumcu Gerçekçi Belgesel Fotoğraf Atölyesi (TGBF) ve İHD İstanbul Şubesi Kayıplara Karşı Komisyon’un işbirliğiyle bir yazılı, röportajlı ve fotoğraflardan derlenen ve Çankaya Belediyesi’nin katkılarıyla yalnızca bin adet basılan bir kitap yayınlandı.
TGBF Atölyesi yürütücüsü şair ve fotoğrafçı dostum Mehmet Özer kitabı bana gönderdi. Özer yazdığı giriş yazısını şöyle sonlandırıyor: “... İstiyoruz ki fotoğraflarımız kayıpların bulunması için bir ses olsun. Gün ortasında ellerinde mumlarla insan arayanlar çoğalsın. Ellerimiz elleriyle buluşsun, umudun sevinci düşsün fotoğraflarımıza. Kayıplarımız evlerine dönene kadar... Usanmadan, uslanmadan / Sormaya devam edeceğiz. Ne yapacağız biliyor musunuz? / annelerin kalbiyle bakacağız hayata / bütün kayıpları gözyaşımız yapacağız / göğsümüzde kayıp fotoğrafları / gidip kimsesiz mezarlarda uyuyacağız.”
Mustafa Eser ‘Zorla Kaybetme ve Cezasızlık’ başlığı altında zorla kaybetmenin ne olduğu, zorla kaybetmenin önlenmesinin hukuki çerçevesini tarihsel ve kavramsal boyutuyla özetlemeye çalışan mutlaka okunması gereken içeriği bu satırlarda kısaltılamayacak değerli bir yazı kaleme almış.
“Ailen kaybolabilir, / Mahalleden dostların kaybolabilir, / Sevdiğin her şey kaybolabilir, / Ama dinazorlar kaybolmaz.” Arjantin’den bir rock şarkısının sözleriyle başladığı yazısında Sibel Özbudun Latin Amerika’nın Desaparecido’larını anlatmış.
‘Yas Tutan Tarih-1915 Kayıpları’ başlıklı bölümünde kayıp Ermenilerin fotoğrafları, Ayşe Günaysu ve İHD İstanbul Şubesi Kayıplara Karşı Komisyon’un birer yazısı var.

gozaltinda-kayiplar-143497-1.
‘Eylül Karanlığında Kaybedilenler’ anılarına saygısızlık olmasın diye, yer darlığı nedeniyle eksik yazmaktan imtina ettiğim çok sayıda kayıp isimleri, -ki hepsine ayrı başlıklar açılmış- kayıpların yakınlarıyla yapılan röportajlar, kayıpların ve annelerin direniş fotoğrafları kitapta yer alıyor. Yine aynı nedenle çalışmaya katılan fotoğrafçıların isimleri de bu yazının eksiği...
Cumartesi İnsanları’yla yapılan röportajlara ayrı bir yer verilmiş.
‘Gözaltında Kaybedilen Çocuklar’ bölümü okura anımsatıyor; devlet görevlilerince işkenceli sorgulardan geçirilerek kaybedilen çocukları... 12 yaşındaki Davut Altunkaynak’ın, 13’ünde Seyhan Doğan’ın, 14’ünde Nedim Akyön’ün Dargeçit Jandarma Taburu’nda işkenceyle öldürülüp kuyulara atıldığı savcılık fezlekelerinde yazılışını... 12 yaşındaki İlyas ve 16’sındaki kuzeni Zeki Diril’in, 15 yaşındaki Deham Güney’in, 13 Yaşındaki Münir Sarıtaş’ın, 17’sindeki Servet İpek’in ve kardeşi 14 yaşındaki İkram’ın, 15 yaşındaki Orhan Yakar’ın, 17’sindeki Cezair Örhan’ın, 14’ündeki Metin Budak’ın gözaltında kaybedildikleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla tescillendiğini...
Şükrü Erbaş’ın “Kapı sonsuza dek açılmıştır / Eşik bir bıçak ağzıdır / Gece ayrı, gündüz ayrı ışıyacaktır. / İçi boş bir mezar açılmıştır evin içine / Devlet açmıştır. / ... /” diye başladığı ‘Yutkunma’ şiiriyle sonlanıyor bu bölüm.
‘Gözaltında Kaybedilen Kadınlar’ isimleri ve fotoğraflarıyla ve Ahmet Telli’nin ‘Yitik Kadınlar Atlası’ şiiriyle yer almış. / ... / Ve der ki Dilek Serin: / Üç yaşındayım amcalar / Annemi tanırım kokusundan / Bir de sizi gördüm / Bilmediğim cehennemdiniz / Korkulu bir soru hareleniyordu / Çocuk gözlerimde / Ki siz soruyordunuz soruları / Anlamıyordum dilinizi, kibirinizi / Alın o kadar istiyorsanız / Sizin olsun geri kalan ömrüm / Ömür diyebilirseniz / Yaşadığınız bu asık suratlı günlere /... /
Cumartesi Meydanı’nda büyüyenler de unutulmamış. Ve kayıplara yakılan mektupları boğazımızı düğümleyecek cinsten.
Gökçer Tahincioğlu’nun sözleriyle; 1995’in 27 Mayıs’ında Galatasaray Lisesi’nin önüne 20 kadın geldi. Coplanmalarına, kovulmalarına, yerlerde sürüklenmelerine rağmen bundan sonra her Cumartesi oradaydılar. Hâlâ oradalar. -Ve çoğaldılar (y.n)- Ve katillerini arıyorlar.
Yalnızca bin adet basılan bu kitap 18 Haziran 2016 tarihinde İstanbul İnsan Hakları Derneği’nde düzenlenecek bir etkinlikle projeye katılan kayıp yakınlarına dağıtılacak.