Merkez Bankası verilerine göre cari açık 32,6 milyar dolarla 15 ayın zirvesine çıktı. Ekonomist Arzova “Türkiye ucuza alıp pahalıya satamıyor” derken Ulusoy ise “Cari açık enflasyonu da besler” hatırlatmasında bulundu.

Gözlerdeki ışıltı cari açığı patlattı
Fotoğraf: AA

Asena TUNCA

İktidar ekonomi politikalarıyla ne hedeflendiyse hep tam tersi oldu. Faizi düşürmenin sonucunda enflasyon fırladı, Kur Korumalı Mevduat sistemiyle dolar baskılanamadı, cari açık ise derinleşmeye devam ediyor. Merkez Bankası verilerine göre cari açık 15 ayın zirvesine yerleşti. Türkiye ekonomisi 8 aydır açık veriyor.

Merkez Bankası’nın açıkladığı verilere göre; cari işlemler açığı Haziran’da bir önceki yılın aynı ayına göre 2 milyar 269 milyon dolar artarak 3 milyar 458 milyon dolara çıktı. 12 aylık cari işlemler açığı ise 32 milyar 667 milyon dolara yükselerek 15 ayın en yüksek seviyesini kaydetmiş oldu. Artan enerji fiyatlarının ticaret açığında sert büyümeye yol açmasıyla Haziran ayında cari açığın 3.4 milyar dolar olacağı tahmin ediliyordu. Resmi rezervlerde bu ay 1.960 milyon dolar net azalış gözlendi.

HESAPLAR TUTMADI

Ekonomist Burak Arzova kurlardaki yükselişe dikkat çekti. “Mevcut tablo yeni ekonomi modelinin işlemediğinin bir göstergesidir” diyen Arzova, cari açığın dış ticaret haddine bakılarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Dış ticaret haddinde 100 seviyesinin üstünün ‘ucuza alınıp pahalıya satıldığı’ anlamına geldiğini hatırlatan Arzova, “Türkiye 100 seviyesinin altına düştü. Bunun sonucunda çok büyüyen bir cari açığın ortaya çıktı. Dış ticaret haddi 2022’de dramatik bir şekilde düşüşe geçti. Bunun nedeni kur artışındaki yükseliş” dedi.

Arzova ekonomik modelin hatalı olduğunu belirterek şöyle devam etti: “İşler ihracatta iyi gibi görünüyor fakat yapısal reform gerçekleştirilmediği için ihracat artarken ithalat da patlıyor. Yapısal problemler zaten hep vardı. Şu an daha kötü durumda olunmasının tek sebebi yüksek kur artışıyla değersizleşen Türk Lirası. Dışardan alınması zorunlu olan ürünler üretilebilir hale gelmediği sürece sonuç böyle olmaya devam edecek.”

Faiz kararlarını ve ekonomi modelini de değerlendiren Arzova, faiz kararlarını kurda patlamaya neden olduğunu ve bir politika hatası yapıldığını söyledi. Arzova, “Dünyada 60’tan fazla ülke faizleri artırırken Türkiye faizi düşürdü. Bu Türkiye’nin faizlerinin diğer ülkelerin faizlerine göre daha da azaltmış olur” diye ekledi.

Arzova Kur Korumalı Mevduat için ise “Kur Korumalı Mevduat bir araçtı, para politikası ikamesi gibi kullanıldı. İhracatta dışa bağımlılığın önüne geçmek gerekirdi. Yapısal reform olmadan maceralara koşuyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

FAKİRLEŞTİREN BÜYÜME

Ekonomist Veysel Ulusoy da cari açıkta artışın nedeninin ‘uygulanan yanlış ekonomi politikaları’ olduğu görüşünde. Ulusoy “Fakirleştiren bir büyüme kavramıyla karşı karşıya bırakıldık. Adeta başkasına çalışıyoruz” dedi.

Ulusoy, hak ve özgürlüklerin, demokrasinin durumunun ve finansal özgürlüklerin de ekonomide belirleyici olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye’de dünyayla birleşmek varken sürekli bir inatlaşma var. Türkiye’de makro dengesizlik var. Biz bunları önceden ilan ettik. İktidara yapısal reform önerdik ama iktidar finansal piyasalarda kontrolü kimseye vermemekte inat etti” diye konuştu.

Cari açık ve enflasyonun birbirini besleyen iki önemli olumsuz faktör olduğunu hatırlatan Ulusoy, “Bu, çalışanlar için orta ve uzun vadede fakirliği doğurur. Ülkenin kaliteli büyümesinin önündeki temel engeldir” diye de ekledi.

KAYIT DIŞI ZİRVEDE

İktisatçı ve Merkez Bankası Eski Başekonomisti Hakan Kara da cari açıktaki yükselişe dikkat çekti. Açığa rağmen döviz rezervlerinin tükenmediğine dikkat çeken Kara şu paylaşımda bulundu: “Cari açık patlıyor, kayıtlı sermaye girişi yok, buna rağmen döviz rezervleri neden tükenmiyor? Çünkü kayıt dışı finansman girişi tarihi zirvesinde.”