Geçen hafta ilginç bir basın toplantısı denemesi yapıldı. Gelen bildirimde; “Türkiye’nin İlk Metaverse’de yapılacak olan basın toplantısına davetlisiniz.’’ deniyordu. Metaverse kavramı çok yeni değil aslında. Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in şirketinin adını “META” ya çevirmesi ve bu tanıtımda sanal bir dünyada bulunan fiziksel etkinliklerden bahsetmesiyle “Metaverse Evreni” daha sık konuşulmaya başlandı.

Metaverse nedir? Çok kısa tanımıyla dijital dünyada kurulmuş sanal evrendir. Tabii olay bu kadar basit değil. Bu evrende bizler –kimliğimizi temsil edebilmek adına- sanal olarak kendimize şekil verebilerek var olabiliyoruz. Bunun için de bir takım güvenlik zincirleri ile kendimizi kopyalanamaz hale getiriyoruz. Maalesef sanal olarak çalınmam mümkün! Sonra kendinizi geri almak için fidye bile ödemek zorunda kalabilirsiniz. Bu dünyadaki karakterinize “Avatar” deniliyor. Hemen filmi hatırladınız değil mi? Bilmeyenler kesinlikle bu filmi izlemeli. İşte aslında olan tam anlamıyla bu. Sanal olarak oluşturulmuş bir dünyaya fiziğinizi dışarıda bırakarak giriyorsunuz. Uçabiliyor, farklı diller konuşabiliyor, farklı görünebiliyorsunuz. Daha doğrusu bunları tam anlamıyla yapabileceksiniz. Şimdilik bazı aparatlar yardımıyla Avatar film kalitesinde olmadan bir takım denemeler yapıyoruz diyebiliriz. Üstelik oluşturduğunuz bu Avatar ile farklı evrenlere geçiş yapabileceksiniz. Dünyanın bir ucunda olan bir partiye evinizin konforunda katılabilecek, uçuş masrafı, konaklama, transfer gibi konularla hiç uğraşmayacaksınız. Kimine göre korkunç, kimine göre harika bir şey. Gerçek şu ki bunların hepsi olacak. İnsanoğlu bazen salgınlarla, bazen savaşlarla, bazen ekonomisiyle yalnızlaşmak zorunda bırakılıyor. Ben sanallığa bu kadar kendimizi kaptırmamamızdan yanayım. Göz teması, fiziksel temas bizi biz yapan önemli bir fark. Maalesef bu her geçen yıl azalarak yok olacak gibi duruyor. Tabi olaya sadece olumsuz tarafından bakmamak gerek. Çok faydalı, çok avantajlı yönleri de var sanal evrenin.

Global bir etkinliğe zaman, sağlık, ekonomik sebeplerle katılamama ihtimalini epey düşürecek bir sistem. Kişisel gelişimimiz için, yeni teknolojileri öğrenmek için sınırların kalkması anlamına da geliyor. Anadolu’da mesafe ve ekonomik dezavantajlı pek çok öğrencinin alanında dünyanın en iyi profesörleri ile sohbet etmesi mümkün olacak. Tıp alanında eğitim görüyorsunuz ve dünyanın en iyi beyin cerrahı ile çok zor bir beyin ameliyatına yan yana girebileceksiniz. Ameliyat sonrası onunla sohbet edebileceksiniz. Kafanıza takılan pek çok sorunun cevabını birinci ağızdan alma şansınız olacak. Bunu Zoom toplantısı gibi düşünmeyin. Çok daha gerçekçi ve farklı açılar ile sanki oradaymış gibi yapabileceksiniz. Örnekleri siz hayal ederek çoğaltabilirsiniz.

Eğlence anlayışında da ciddi gelişmeler olacak. Ben bir konser deneyimini yaşama şansına sahip oldum. Biraz sahnenin en önünden, biraz stadın tepesinden, biraz sahnenin arkasından şahane bir konser “yaşadım” izledim demiyorum. Gerçekten konseri yaşama şansım oldu. Normal şartlar altında böyle bir deneyim yaşama şansım yok. Burada her yere istediğimiz gibi, kafamıza göre girip çıkabileceğiz oh ne güzel diye düşünmeyin. Her şeyin tabi ki bir bedeli olacak. Para bile sanal olsa da kazanılması gereken bir şey olarak varlığını sürdürmeye devam edecek. Özellikle eğitim alanında gelecek vadeden gençlerimiz sponsorlar ile desteklenerek önleri açılmak zorunda kalınacak. Bir şeyler değişiyor ama değişmeyen şeyler de elbette olacak anlayacağınız.

Gelelim benim geçen hafta katıldığım basın toplantısına… Evet bu toplantı tam anlamıyla bir Metaverse (Sanal Evren) toplantısı elbette değildi. Böyle olmasına rağmen çok önemli bir deneyimdi. Avatar’larımızla fuaye alanında toplandık, arkadaşlarımızı gördük, marka temsilcileriyle yan yana geldik. Üstelik oluşturulmuş özel alanlarda sadece o alana girenlerin birbirileriyle konuşabildiği sohbetler gerçekleştirdik. Basın toplantısı için oluşturulmuş sanal konferans salonuna geçtik, yerlerimize oturduk. Konuşmaların başlayacağı sırada ses ile ilgili bir problem oldu ve toplantı devam edemedi. Bu asla büyük bir başarısızlık olarak görülmemeli. Ses probleminden dolayı çok acımasız eleştiriler olduğunu gördüm. “Meteverse bu değil! Beceremediler” gibi. Tam tersine girişimcilik dünyası ile ilgili bir oluşumu açıklayacak olan hiWorld ekibini ve ajansı olan Natus İletişimi kutlamak gerek. Böylesine riskli bir çalışmaya girerek, farklı bir vizyonla neler yapılabileceğini bize gösterdiler. Bu tüm sektörler için örnek bir çalışma oldu. Burada yapılan hatalar olmalı ki bundan sonra yapılacak olan işler bu hatalardan alınacak derslerle düzeltilmeli. Gerçek anlamda Metaverse toplantıları yapılmadan önce biz gazetecilerin böyle küçük antrenmanlar yapmamız önemli. Neden mi? Biz bunları doğru öğrenelim ki siz okurlarımızı bu dünyaya yavaş yavaş alıştıralım. Belki siz bu alanda daha büyük işler yapacak, eğitimler verecek, eğlenecek, eğlendireceksiniz. Bizim görevimiz size olanı biteni, gördüğümüz olumlu, olumsuz her türlü bilgiyi, gelişmeyi aktarmak.

Hazır hala fiziksel dünyamız çok güzelken onun tadını çıkartmayı unutmayın, gelecek nasıl olsa gelecek. Önemli olan her şeye hazırlıklı olmak. Keyifli hafta sonları…