Göztepe’nin dönüşü…

O güzel yaz gününde, haziranın ilk pazarında Es-Es’le oynadığı play-off maçını penaltılar sonucu kazanarak 14 sene ayrı kaldığı ülke futbolunun en üste ligine döndü Göztepe; çocukluk, gençlik yıllarımızın hafızalara kazanmış köklü takımı. Bir futbol sezonunun daha perdelerini indirdiği, ülke futbolunda Arda Turan’ın futbol dışı sevimsiz icraatlarının manşetleri süslediği zamanlarda biz çirkinlikleri değil, o güzel oyununun güzelliklerini yazalım; hatırlayalım nicedir futbolun görünmez köşelerinde çile çekmiş, uzun ömründe ikbali de idbarı da görmüş İzmir’in sarı kırmızılısını; darısı çile çeken nice şehir takımlarının başına diyerek anlatalım düşmeler ve çıkmalarla geçmiş hikâyesini.

Çokları bilmez ama bizim bahtsız coğrafyada futbolun ilk kez oynandığı şehirdir güzel İzmir. Göztepe o şehirde takvim yaprakları 14 Haziran 1925’i gösterirken, Güzelyalı’da, Altay’ın Alsancaklı ve Güzelyalılı futbolcuları arasında çıkan bir anlaşmazlık sonucu kurulmuş. Derler ki, 1925’te İzmir’e güneşi getiren kulüpmüş Göztepe. 1940’lı senelerde kazandığı 5 İzmir şampiyonluğundan sonra 1949’da Türkiye Futbol Şampiyonası’na katılmaya hak kazanmış. Profesyonel liglerin kurulmasından sonra 1968-1969 ve 1969-1970 sezonlarında iki kez Türkiye Kupasını müzesine götürmüş. Yaşı yetenler hatırlar, 60’lı seneler Göztepe’nin ülke futbolunda nam saldığı zamanlardı. Efsane teknik direktör Adnan Süvari önderliğinde, 1968-69 sezonunda, şimdilerde UEFA Kupası olarak bilinen Fuar Şehirleri Kupası’nda 64 takım arasından yarı finale kadar yükselen ilk Türk takımı olmayı başardı. 1969-1970 sezonunda Kupa Galipleri Kupasında Cardiff City’i eleyerek çeyrek finale yükselmiş ama iki maçın sonunda İtalya’nın ünlü kulüplerinden Roma’ya elenmişti.

O yılların Göz Göz’ünü anlatıp, Adnan Süvari’yi es geçmek olmaz elbet. On sezon Göztepe’de top koşturduktan sonra 1959-1960 sezonunda Karşıyaka’da başlamış teknik direktörlük macerası. 1960’tan 1982’ye kadara dönem dönem çalıştırmış takımı. Yakın geçmişte, ‘Four Four Two’ dergisinde hakkında yayımlanan bir yazıda okumuştum, 4-3-3 sistemini ülke futboluna getiren kişiymiş ve oyun felsefesini o yılların mükemmel golcüsü Fevzi Zemzem üzerine kurarmış. 6 Haziran 1991’de 65 yaşında aramızdan ayrılmış futbol sevdalısı. Fevzi Zemzem, “Futbolu bırakıp antrenör olduktan sonra onun ne kadar büyük bir teknik direktör olduğunu daha iyi gördüm” diyor o yazıda ve devam ediyor: “O yıllarda bize öğrettiklerini aradan 15 yıl geçtikten sonra antrenörlük kurslarında ‘modern futbol’ diye öğrettiler.”

Göztepe’ye dönersek, 80’li seneler yaramadı takıma. Kötü yönetimlerde, iş bilmez ellerde, maddi sorunlarla boğuştuğu 1981-1982 sezonunda birinci lige veda etti. Sonrası sevdalıları adına beklemek ve ummakla geçen zamanlar... Dile kolay, o düşüşten sonra on sekiz yıl boyunca 2. Lig’de mücadele etti.

Uzun bir süre kayboluşun ardından, 1998 senesinde ‘Göztepe Spor Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi’ adını aldı ve o sene ikinci ligde şampiyonluk yaşayarak yeniden birinci lige döndü. Sevinmişti takıma gönül verenler, umutlar yeşermiş, Süvari efsanesinin geri dönüşünü kutlamışlardı. Ama olmadı, eski güzel günlerin geri geleceğine inananlar yanıldı. Rekabetsizlik, ilgisizlik, kötü yönetilmekle lanetlenmiş Türk futbolunda, İzmir yıldızı kalıcı olamadı. Zaman içeresinde yeşil sahalardan kayıp gitmiş, feri sönmüş nice yıldızlar gibi, sessiz sedasız kaybolup gitti 2000’li senelerin başında. Tıpkı, artık çoklarının adını bile hatırlamadığı, yeni futbol nesillerinin hiç tanımadığı PTT (Ah sarı siyahlı ilk takımım!), Şekerspor, Ankara Demirspor, Altınordu, İstanbulspor, Vefa, Beylerbeyi, Beykoz gibi…

Onca sevdalısına ve gördüğü desteğe rağmen 2007’de amatör kümeye kadar düştü. Dört sezonda dört küme düşerken, üç trilyon liralık borç nedeniyle transfer yasaklarıyla boğuşuyor, PAF takımından çıkardığı gençleriyle ayakta kalmaya çalışıyordu. İnanması güç ama nice Süper Lig kulübünün maç günleri stadını dolduramadığı ülke futbolunda amatör kümede ve 3. Lig’de yer aldığı zamanlarda bile maçlarını ortalama sekiz bin taraftara oynamış olması kayda değer…

• • •

Bir haziran ayında aramızdan ayrılmış Adnan Süvari’nin ölümünden 25 sene sonra, yine güzel bir haziran gününde nicedir hasret kaldığı lige döndü Göztepe, ülke futbolunun güzel hikâyesi, özleneni. Temennimiz kalıcı olsunlar, bir daha hiç “And olsun ki döneceğiz!” demesin sevdalıları. Bir daha hiç ağıt yakmasınlar geçmişe, yoları açık ve dikensiz olsun. Ve o play-off maçını izlerken uzaklarda, gönül isterdi ki o maçın kaybedeni olmasın, gelecek sezon sadece Göztepe değil, ülke futbolunun en üst liginden nicedir ayrı kalmış şehri takımları da dönsünler bıraktıkları yere: Ankaragücü, Eskişehirspor, Adana Demirspor, Altay, Kocaelispor, Sakaryaspor, Samsunspor ve zaman içinde feri sönmüş niceleri…

Futbol, kafayı bir şehrin üç takımıyla fena bozmuşların diyarında sonradan görme, besleme belediye takımlarıyla değil kökleri, tarihi, izleri ve en önemlisi taraftarı olan şehir takımlarıyla güzel zira…