Artık ‘milli güvenlik’ ve ‘genel sağlık’ bahanesinin ardına saklanmaya gerek kalmadı. Türkiye’de bir grev açıkça ekonomik nedenlerle ertelendi. Böylece grev hakkının tabutuna son çivi de çakılmış oldu

Grevin tabutuna son çivi!

Bu da oldu. Türkiye’de bir grev açıkça ekonomik nedenlerle ertelendi. Akbank’ta Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası (Banksis) tarafından alınan grev kararı, ekonomik ve finansal istikrarı bozucu nitelikte görüldüğünden hükümet tarafından 20 Mart 2017 tarihli bir kararnameyle 60 gün süreyle ertelendi. Ertelemenin bir sözcük oyunu olduğu ve aslında yasaklama anlamına geldiği biliniyor. 60 günlük erteleme süresi sonunda sonra greve tekrar başlanamıyor.

Türkiye’de milli güvenlik ve genel sağlık bahanesiyle grev ertelemelerine alışıktık. Hükümetler özünde ekonomik gerekçelerle ama görünüşte milli güvenlik ve genel sağlık bahanesi kullanarak hemen her etkili grevi erteliyordu. AKP döneminde 10 büyük grev milli güvenlik ve genel sağlık gerekçesiyle ertelendi. Akbank greviyle birlikte ertelenen grev sayısı 11 oldu.

Artık “milli güvenlik” ve “genel sağlık” bahanesinin ardına saklanmaya gerek kalmadı. 22 Kasım 2016’da OHAL KHK’si ile 6356 sayılı yasada yapılan değişiklikle bankacılıkta ekonomik nedenlerle grev ertelemenin önü açılmıştı. Bu hükme dayanarak Akbank grevi ertelendi. Böylece grev hakkının tabutuna son çivi de çakılmış oldu.

63’üncü madde değiştirildi
22 Kasım 2016 tarihli ve 678 sayılı KHK ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 63’üncü maddesi şu şekilde değiştirildi: “Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt; genel sağlığı veya millî güvenliği, büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini, bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı bozucu nitelikte ise Bakanlar Kurulu bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süre ile erteleyebilir.”

Böylece eğer bir grev büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini ve bankacılık sektöründe ekonomik ve finansal istikrarı bozucu nitelikte görülürse hükümet tarafından ertelenebilecek. Böylece 63’üncü madde ile hükümete verilen grev erteleme yetkisinin kapsamı, hizmetin aksaması ve ekonomik istikrar hallerini de kapsayacak şekilde genişletildi. Ekonomik istikrar ve hizmet aksaması nedeniyle grev ertelemenin yolu açılmış oldu.

AYM kararı yok sayıldı
Grev erteleme yetkisinin grev yasaklama anlamına geldiği biliniyor. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bu iki alanda 2014 yılında kaldırdığı grev yasağı, KHK ile AYM kararının etrafından dolaşılarak geri getirilmiş oldu.
AYM, bankacılık sektöründe grev yasağını kaldırarak ekonomik nedenlerle grevi yasaklamanın hukuksuz olduğunu vurgulamıştı. Hükümet AYM kararını yok saymış oldu. İkinci hukuk ihlali daha da vahim. OHAL ilanı, 15 Temmuz’daki darbe teşebbüsünün ardından 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 20 Temmuz 2016’da Anayasa’nın 120'nci maddesi gereğince yapıldı. 120'nci madde şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması sebepleriyle olağanüstü hal ilanını öngörüyor.

Anayasa’nın 121'inci maddesi ise olağanüstü hal süresince, cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’na, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler (KHK) çıkarabilme yetkisi veriyor. Ancak hükümet banka patronlarının arzusu üzerine anayasaya aykırı bir düzenleme yapmakta beis görmemiş.

55 bine yakın işçinin grevi yasaklandı
Türkiye’de grev hakkı ihlali çığırından çıkmış durumda. Anayasa’nın 54’üncü maddesi grev hakkını güvence altına almış durumda, ancak hükümetler keyfi grev ertelemeleri yoluyla grev hakkını fiilen ortadan kaldırıyor. AKP hükümeti şu ana kadar hiçbir etkili greve izin vermedi. Grevi yasaklanan işçi sayısı 55 bine yaklaştı (Tablo).

Bankacılık işkolunda grev eğilimi düşüktür. Ancak buna rağmen Akbank’ta grev aşamasına gelinmiş olması bıçağın kemiğe dayandığını gösteriyor. Akbank grevinin yasaklandığı günlerde sektörün en büyük sendikası Basisen’in bazı günlük gazetelere verdiği tam sayfa ilan sektörde çalışma koşullarının çığırından çıktığını gösteriyor. Akbank grev kararının en önemli nedeni ise performans baskısı ve keyfi işten çıkarmalar.
Grev ertelemelerinin cılkı çıktı. Grev adı üstünde ekonomik açıdan zarar yaratır. Patronu zarara sokmayacak grev grev değildir. Patronu etkilemeyen grev sözde grevdir, sarı grevdir, şike grevdir. Hükümet böyle grevleri ertelemiyor. Ancak patronları etkileyecek çapta grevler söz konusu olduğunda hükümet hemen harekete geçiyor.

Daha başlamayan bir grevi ekonomik istikrarsızlık yaratacağı gerekçesiyle ertelemek çalışanlarla ve sendikalarla dalga geçmektir. Bankacılıkta grev ertelemek ‘on binlerce banka çalışanının sağlığını ve iş güvencesini değil, banka patronlarının istikrarını düşünüyorum’ demektir.

Artık kimse anayasaya güvenerek grev kararı almasın. Mesele ekonomik çıkarlarsa, mesele patronların istikrarı ise anayasa teferruattır, hükümet anayasayı çiğnemekte beis görmez.

Grev hakkı artık yasal ve anayasal güvenceye sahip değildir. Grevin yargısal güvencesi de yoktur. Grev hakkının nasıl kullanılacağını grevleri ertelenen Birleşik Metal İş üyesi EMİS işyerlerinde çalışan işçiler gösterdiler. Grev işçiler ve sendikalar onu uygulayacak güçteyse vardır, aksi halde yoktur. Türkiye tekrar bir hukuk devleti oluncaya kadar maalesef tablo budur.

grevin-tabutuna-son-civi-264375-1.