DEÜ GSF akademisyenleri, 06 Şuba t2019 tarihli raporun Güzel Sanatlar Fakültesi’nin taşınması kararı için yeterli olmadığını belirtti

GSF akademisyenlerinden tepki: Baskıcı yönetime karşıyız

BİRGÜN İZMİR

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi'nin (GSF) Narlıdere’den Tınaztepe kampüsüne taşınma işleminin başlamasından sonra akademisyenler yazılı bir açıklama yaptı.

"Bizler taşınmaya değil, eğitimi düşünmeyen biçime karşıyız" denilen açıklamada, “Öncelikle bilinmelidir ki, basında yer aldığı gibi 45 yıldır ülkemizdeki ve İzmir’deki toplumsal ve kültürel hayatın kurucu temel dinamiklerinden biri olan Fakültemizin kimliğine ve öğrencilerimize karşı sorumluluk bilinciyle davranan öğretim elemanları olarak bizler, ‘Ya taşınılacak ya taşınılacak!’, ‘Ya yapılacak ya da yapan başka birisi bulunacak’ temelli, şeffaflıktan uzak, akademinin çoğulcu demokrasiye göre oluşturulmuş kurullarının görüşlerini dikkate almayan, dinlemek yerine cezalandırmayı seçen baskıcı yönetim biçimine karşıyız” ifadeleri kullanıldı.

“ÖĞRENCİLER ZARAR GÖRECEK”

Fakültenin taşınma sonrasında kaosa gireceği konusunda yaptıkları uyarıların dikkate alınmadığını belirten akademisyenler, “Tınaztepe’deki yeni rektörlük binasının alan bakımından bile yeterli olmayan binalarına sıkıştırılmaya çalışılmaktadır. Birçok bölümün önümüzdeki öğretim döneminde eğitime başlayamayacağı ve bu durumdan en çok öğrencilerin mağdur olacağı şimdiden anlaşılmıştır. Boş bir araziye yapılmış olan Tınaztepe kampüsündeki yeni rektörlük binasının yapımı bile 8 yıl sürmüşken, Konservatuvar ve Güzel Sanatlar Fakültesi binalarının yıkılması, proje hazırlanması ve yapımının asla Rektörlüğün ifade ettiği gibi 2 yıl içinde tamamlanamayacağı; bunun için en az 5 yılık bir süre gerekeceği ve bu sürede güzel sanatlar eğitiminin sekteye uğrayacağı ve bu durumdan en çok öğrencilerimizin zarar göreceği ortadadır” denildi.

“TAŞINMA İÇİN YETERLİ DEĞİLDİR”

Sunulan 13 sayfalık raporun taşınma için yeterli olmadığı denilen açıklamada, “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi için taşımaya gerekçe gösterilen 06 Şubat 2019 tarihli raporda ‘güvenlik seviyesine getirilmeden kullanılması sakıncalıdır’ görüşü bildirilmesine karşın, 27 Haziran 2019 tarihinde yalnızca konservatuar binalarına ilişkin sekiz öğretim üyesinin imzası olan ‘acilen kapatılması ve boşaltılması gerektiği’ yönünde görüşleri içeren 13 sayfalık ayrıca bir rapor bulunması bile 06 Şubat2019 tarihli raporun Güzel Sanatlar Fakültesi’nin taşınması kararı için yeterli olmadığını göstermektedir. Buna karşın rektörlük üst yönetimi taşınma kararlılığını sürdürmüş ve nihayetinde uygulamaya koymuştur” denildi.

Rektörlüğün çözüm önerilerini dinlemek yerine randevuları iptal ettiği söylenilen açıklamada, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in devreye girmesi ile birlikte sorunun Belediye, Rektörlük ve Fakültemiz arasında hem mevcut binalarımızın güçlendirilerek kullanılmasına, hem de geçici süreyle eğitim yapılabilir başka mekânların tahsis edilmesini sağlayacak bir çözümün sağlanacağına ilişkin bir ümit ışığı doğmuştur. Bu aşamada bizler, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de dâhil olmak üzere Belediye temsilcilerinin yanı sıra Kültürpark olasılığı dâhilinde STK’lar ile görüşmeler gerçekleştirirken; rektörlüğümüz çözüm önerilerin kendilerine sunacağımız aşamada randevularımızı iptal etmiş, bununla da yetinmeyip sanki tüm bu yaşananların sorumluları bizlermişiz gibi planlı biçimde hedef gösterme ve idari görevlerden alma, jüri üyeliklerinden çıkartma ve en son soruşturma açma yoluyla cezalandırmayı tercih etmişlerdir” ifadeleri kullanıldı.

“HAKKINI SAVUNAN AKADEMİSYENLER VE ÖĞRENCİLER OLMUŞTUR”

Akademisyenlerin ve öğrencilerin hakkını savunduğu belirtilen açıklamada, “Üniversite yönetimimizin bizlere tek seçenek olarak sundukları taşınma konusundaki çözümsüzlük sürecinde yaşananlar göstermiştir ki, ‘Asla taşınmayız!’ demeyip şeffaflık isteyenler, diyalog çağrısı yapanlar, taşınması düşünülen yerlerde fizibilite çalışmaları yaparak sorunları tespit edip çözüme yönelik öneriler sunanlar, Üniversitesini Rektör’ünden çok, Fakültesini Dekan Vekili’nden çok düşünenler, fakültesine ve içinde yaşadığı İzmir kentine karşı sorumluluk bilinciyle hareket edenler, akademik kıyıma maruz bırakılan öğretim elemanları ve eğitim haklarını savunan öğrenciler olmuştur” ifadeleri kullanıldı.

“DOĞRULARI SÖYLEYECEĞİZ”

Görevden almaların, fakülte ve öğrencilere olan sorumluluklarını yerine getirmekten asla alıkoymayacağı vurgulanan açıklamada, “kendilerini yasa ve yönetmeliklerin üstünde görerek akademik onurumuza saldıran, ve daha da önemlisi mensubu olmaktan onur duyduğumuz fakültemizdeki eğitim ve öğretime zarar veren kararlara imza atan tüm sorumlular hakkında yasal işlemleri başlattığımızın ve takipçisi olacağımızın herkes tarafından bilinmesini istiyoruz” denildi.