Muhalefetin açıkladığı güçlü adaylar, geniş bir muhalefet yelpazesinin Erdoğan’ın karşısına duvar öreceğini gösteriyor. Yıpranan, yorulan ve giderek de hırçınlaşan Erdoğan’ı çok zor günler bekliyor

Güçlü adaylar, zor günler

YAŞAR AYDIN

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin beş adaylı bir yarış olacağı neredeyse kesinleşti. Adaylarla ilgili yapılabilecek ilk değerlendirme rahatlıkla ‘her parti-ittifak en güçlü adayla çıktı’ olacaktır. Muharrem İnce dışındaki aday olan isimlerin aynı zamanda parti başkanı olmaları iddialarını açıkça gösteriyor. İnce’nin de CHP seçmeni üzerinde özel bir yerinin olduğunu söylemeye gerek bile yok.

Limitleri zorlayacak adaylar

Erdoğan’ın MHP ile kurduğu ittifakın karşısında dört güçlü aday ve bir de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olacak. Meydanları iyi kullanan, kendi tabanlarının mutlak desteğini alan isimler önemli bir hava yakalayabilir.

Meral Akşener, Muharrem İnce, Selahattin Demirtaş ve Temel Karamollaoğlu sadece kendi partililerinin dinlediği isimler değil. Kendi partilerinin aldığı oyun limitlerini zorlayacağı kesin olan adaylar. Aynı zamanda farklı gerekçelerle de olsa AKP-MHP tabanının da kulak kabartacağı isimler olduğunu belirtmek gerekir. Burada kuşkusuz tek handikaplı lider cezaevinde olan Selahattin Demirtaş. Buna rağmen Demirtaş, dezavantajlı durumunu Kürt seçmenle kurduğu sağlam duygusal bağla aşacak gibi görünüyor. Muhafazakârlar dâhil olmak üzere Kürt seçmenin büyük çoğunluğu Demirtaş’ın cezaevinde tutulmasının arkasında Erdoğan’ı görüyor.

‘Neredeyse’ boşluk yok

Erdoğan’ın karşısında aday olan dört ismin ilk elden seslendiği toplumsal ve siyasal kesimlere baktığımızda nerdeyse boşluk kalmadığını söylemek mümkün. Sosyalistler dışında neredeyse tüm toplumsal kesimlerin kendisine yakın hissedecekleri bir aday var. Kabaca bir hesap yaparsak Erdoğan-MHP ittifakının dışında kendini ifade eden ya da o ittifaka mutlak güven duymayan yaklaşık yüzde 60 oranında bir seçmen kitlesinden bahsediyor. Yaklaşık 50 günlük kampanya süresi bu tabloda nasıl bir değişiklik yaratacak hep birlikte göreceğiz.

Akşener fırtına gibi girdi

Meral Akşener’in istikrarlı yükselişi sürüyor. Sadece milliyetçi-muhafazakâr seçmende değil özellikle kadın ve gençler üzerinde hatırı sayılır bir sempati uyandırmış. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ilk gün ilçe seçim kurulları önünde uzayan kuyruklar içerisindeki kadın ağırlığı bu ilgiyi de kanıtlıyor. Akşener’in daha ilk günden 100 bin imzanın üzerine çıkması gelen dalganın gücü konusunda da bir veri sunuyor. Görüldüğü kadarı ile Akşener, sadece MHP’yi değil AKP dâhil neredeyse tüm partileri etkileyecek pozisyona ismini taşıdı.

İkinci tur için hesaplar

Adaylar arasında son açıklanan Muharrem İnce oldu. İnce’nin özellikle Meral Akşener’in yükselişinden kafası karışmış olan CHP seçmenine de ilaç gibi geldi. Yaklaşık yüzde 25’lik bir tabana oturan CHP’de ilk hedef bu sayının altına düşmemek olacaktır. Bu aynı zamanda adayın kendini ikinci tura atması anlamına gelecektir.
Bu nedenle Muharrem İnce bir yandan ilk turda toplayabildiği kadar yüksek bir oy almaya çalışırken diğer yandan da olası ikinci tur için gönül alma turlarına erken başlayacaktır. İlk konuşmasında yaptığı 80 milyonun adayı vurgusu bu söylem için hazırlık sayılabilir. Başta Kürt sorunu olmak üzere ülkenin temel meselelerine dair İnce’den güçlü ve radikal çıkışların gelmesi sürpriz olmayacak.

Milli Görüş mirası

AKP içinde yaşanan haksız zenginleşme, lüks yaşam isteği ve doğallığında gelen ‘değerlerden uzaklaşma’ eleştirileri 50 yıllık Milli Görüş geleneğini yeniden parlattı. Temel Karamollaoğlu ile Erbakan sonrası kendini bulan hareket AKP’nin gidişinden rahatsız olan gelenekçiler için yeniden adres olabilir. Saadet Partisi de ilk elden bu alana seslenmeye hazırlanıyor. Karamollaoğlu’nun çok sık AKP tabanına seslenmesinin arkasında da bu strateji var.

Meral Akşener beyaz AKP’lilerin adresi olurken Saadet Partisi de Milli Görüş davasına inanan AKP’liler için çekim merkezi olmaya aday.

Kürtlerden laiklere, muhafazakârlardan liberallere kadar uzanan geniş bir muhalefet yelpazesi Erdoğan’ın karşısına duvar örecek. Yıpranan, yorgun ve giderek de hırçınlaşan Erdoğan’ı çok zor günler bekliyor.