İzmir Nar Kadın Dayanışması, salgınla beraber artan cinsiyete dayalı eşitsizliğe dikkat çekti. Tural, “İş alanlarında, ev içi iş yükü ve çocuk bakımı nedeniyle ilk gözden çıkarılan kadınlar oldu” dedi.

Gücümüz birbirimizden

Su ÇİFÇİ

Koronavirüs nedeniyle okulların uzaktan eğitime, iş yerlerinin de evden çalışmaya geçmesi var olan cinsiyete dayalı eşitsizliği ve kadınların ev içi sorumluluğunu daha da artırdı. Bu süreçte kadınlar, çocuklarının uzaktan eğitimini, ev işlerini ve profesyonel işlerini aynı anda yürütmeye çalışıyor.

“Gücümüz birbirimizden” diyen İzmir Nar Kadın Dayanışması bu süreci değerlendirirken kadınlara dokunma ve umut olma çabasında.

Her alanda mücadele ederken tıpkı kamusal alan da olduğu gibi özel alanın da politik olduğunu belirten Nar Kadın Dayanışması’ndan Roza Tural “Pandemide kadın işsizliği oranları artarken istatistikler artan işsizlikte kadınların işsiz kalma oranının daha yüksek olduğunu bizlere gösteriyor. Bunun yanı sıra kadınların çalıştıkları iş kollarında Covid-19 bulaşı riskinin daha çok olduğunu görebiliyoruz. Artan işsizlikle birlikte kadınların ev içi yükü de artı. Okulların açılmamasıyla çocukların bakımı tamamen kadınlara yüklendi. Eve kapanma zamanlarında ise başvurulara baktığımızda da aynı oranda erkek şiddetinin ev içinde de arttığı bir durum söz konusu ve buna dair alınan önlemler yetersiz kalıyor. Kadınların bu abluka da yaşamaya çalıştığı ve teslim olmadığı bir süreç yaşıyoruz. Her şey de olduğu gibi pandemide de en çok kadınlar etkilendi. İş alanlarında ev içi iş yükü ve çocuk bakımı nedeniyle ilk gözden çıkarılanlar kadınlar oldu. Devletin kadınlara özel bir destek programı uygulaması acil gereklidir. Kadınların kendilerini şiddete karşı güvende hissedeceği uygulamalar yürürlüğe girmelidir” dedi.

HAYATI BİRLİKTE KURABİLMEK

Birlikte bir hayatı kurabilmek için kadınlarla birlikte adım atmaya devam ettiklerini belirten Nazlıcan Özdemir, “Kadınları evlerde bir alana hapsedenler bugün kadınları zorla ittikleri o alana bile müdahale ediyor. Mutfağı kadının yaşam alanı diye tanıtan bu süreçte o yaşam alanına bile burnunu sokabiliyor. Mutfaktaki en küçük harcamayı sorgulayan erkek ekonomik şiddetin beraberinde psikolojik şiddeti de kadına reva görüyor. Ev içinde artan gerilim kimi zaman kadını fiziksel şiddete de maruz bırakıyor. Hal böyleyken pandemi de çoğu kadın için ev yaşam alanı olmaktan çıkıyor. Biz bu alanı yaşanabilir kılmak için çabalıyoruz. Kadınlara yalnız olmadığını birlikte daha güçlü olduğumuzu her fırsatta dile getirirken buna dair somut adımlar da atıyoruz” dedi.

Kadınların bugün yaşam alanlarının cehenneme dönüştüğünü belirten Yağmur Alize Güneş ve Gözde Koç, “Mart ayından günümüze erkek şiddeti durmaksızın devam ediyor. Bir gün içinde birçok kadının yaşamlarının ellerinden çalındığını öğreniyoruz. Kadınların yaşamını göz ardı eden iktidar, kadın istihdamını arttırmak yerine nafaka hakkına göz dikiyor. Şiddeti, tacizi, cinsel saldırıyı, engellemek yerine kadınların kazanılmış haklarına saldırıyor. Şiddeti önleyecek mekanizmaları oluşturan İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı yasa tartışmaya açılıyor. Pandemide de sokaklara dökülmemizin hiç durmadan sesimizi yükseltmemizin sebebi bu sistemdir. Çünkü biz biliyoruz ki erkeklik koronadan daha öldürücü” diye konuştu.