1982’nin bir kış ayında, Kireçburnu Gümrükçü İshakağa Cami’nin etrafı ilk önce iplerle çevrildi.

Gümrükçü İshakağa’nın altınları

EMRE ÜNSALLI - emreunsalli@gmail.com

Karanlığın siyahı seyrelmeye başlamıştı. Limanın önünde durup yolun karşı tarafındaki minareye seyreden defineci Sabri, sabah ezanıyla birlikte elindeki sigarasından son bir nefes çekip denize attı. Yolun karşısına geçip ağır adımlarla caminin bahçesinden içeri girdi. Bahçedeki çınar ağacının etrafını şöyle bir süzüp diğer kapısından yine sakin adımlarla dışarı çıktı. Caminin karşısındaki karakolun yanından sabah namazını eda etmiş insan sakinliğinde başı önde yokuşu tırmanıp kayboldu.

Ertesi sabah gece dolaştığı yolu bir de gündüz gözüyle yürüdükten sonra cami bahçesinin bitişiğindeki kahveden içeri girdi. Boş masaların arasından seyirtip bahçedeki masaya kuruldu.

Cebinden belki bilmem kaç yüz kez çıkarıp açıp katlamaktan helak olmuş bir kağıdı bir kez daha çıkarıp masaya koydu. Kahvehane sahibinin masaya bıraktığı çaydan bir yudum alıp eliyle kağıdın üzerinde bir yerler işaret ederek mırıldanmaya başladı.

“Kahvenin bahçesinin yanındaki çınar ağacının etrafı... Haritaya göre çınarın etrafında tam on bir küp var. Tam on bir küp dolusu altın.”
Sabri, birkaç yanlış kazı deneyimi sonrası, doğru yeri bulduğuna emindi. Haritada cami yoktu ama ağacın o çınar olduğundan emindi. Harita, dedesi Şerafettin amca öldüğünde, eşyaları toplanırken yün yatağın içinden çıktığından gerçek olup olmadığı konusunda en ufak kuşkusu yoktu. Haritadaki ağaç o çınardı. Eğer bir cenabetlik olmazsa define işini o gece bitirmeye karar verdi.

O gece…
Sabri, üstünde siyah penye eşofman, elinde kazma kürek, camini arka kapısından bahçeye adeta süzülüverdi.
Camini karşısındaki karakola fark edilmemek için bir Ninja ustalığıyla duvarın altından geçip sırtını çınara dayadı. Küreği ağaca dayayıp kazmayla ilk darbeyi vurdu. Yaklaşık iki saat sonra çukur neredeyse beline kadar ulaşmıştı ki, nöbetteki polisin el feneri yüzünde patladı. Komiser’den ”Ne yapıyordun ulan orda“ içerikli sağlam bir dayak yedikten sonra araya giren hatırı sayılır mahallelinin rica minnetiyle serbest bırakıldı. Elindeki haritaya da el konuldu.

Ama Sabri’nin “Defineci Sabri” mertebesine erişmesi o gün olmadı…
1982’nin bir kış ayında, Kireçburnu Gümrükçü İshakağa Cami’nin etrafı ilk önce iplerle çevrildi. Ertesi sabah işe-okula gidenler ve Sabri, caminin etrafın kazılmaya başladığını gördü. Bu kazı tam iki gün sürdü. İki günün sonunda bir öğle vakti önde Sabri arkada mahallelinin gözü önünde önün de iki küpe ulaşıldı. Ardından beş küpe daha… Birkaç saat içinden caminin duvarları etrafında yapılan kazılarda içi altın dol olduğu söylenen sekiz küpe ulaşıldı. Küpleri çıkarıp bir araca koyup götüren kişiler o gün küplerinin içinin boş çıktığını açıkladılar.

Defineci Sabri’ye göre Gümrükçü İshakağa’nın üç küp altını, hala caminin bahçesinde…