Türkiye, internetin en çok kısıtlandığı ve sansür uygulandığı ülkeler arasında üst sıralarda yer alırken aynı zamanda sosyal medyada en fazla zaman harcayan dördüncü ülke. Sosyolog Ozan Dağdeviren bunun ‘ait olma ihtiyacı’ndan kaynaklandığını söylüyor.

Günde 3 saat internetteyiz

DİLARA ŞİMŞEK

Sosyal medyada en fazla zaman harcayan ülkeler ile ilgili yapılan bir araştırmanın sonucuna göre Türkiye, günde ortalama olarak 3 saat 5 dakikalık sosyal medya kullanım süresi ile listenin dördüncü sırasında yer aldı.

Türkiye, Dünya İnternet Özgürlüğü Haritasında Çin, Rusya, İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerle birlikte ‘özgür olmayan’ ülkeler arasında yer alıyor.

Dünyada interneti en çok kısıtlanan 13’üncü, Twitter sansüründe 1 numara olan ülkede son olarak Netflix ve Blu TV gibi platformların RTÜK denetimine gireceği konuşuluyor.

İnternette ifade özgürlüğünün kısıtlandığı, insanların bilgiye birinci elden ulaşmasının önü kesilirken sosyal medya kullanım süresi ile Türkiye, günde 3 saatini internete ayırıyor.

46 ülkede 16-64 yaş arası 575 bin internet kullanıcısı ile yapılan anket sonucuna göre internet kullanıcıların sosyal medyaya günde 2 saat 23 dakika zaman harcadığı kaydedildi.

JAPONYA SON SIRADA

Çalışmada eğilimlerin ülkelere göre farklılık gösterdiği ve neredeyse yarısında sosyal medya kullanımının 2019 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre azaldığı ifade edildi. Günde 4 saatten fazla zamanı dijital dünyaya ayıran Filipinliler listenin birinci sırasında yer aldı. Onu 3 saat 36 dakika ile Nijerya ve 3 saat 10 dakika ile Meksika izledi. Türkiye ise sosyal medyada ortalama olarak 3 saat 5 dakika zaman geçilen ülke listeye üst sıralardan girerek dördüncü oldu.

Sosyal medyada en az vakit geçiren ülke olan Japonya, günde sadece 45 dakikasını sosyal medyaya ayırıyor. Japonya’yı, Almanya ve Fransa izledi.

AİT OLMA İHTİYACI

BirGün’e konuyla ilgili değerlendirmede bulunan girişimci, yazar, sosyolog Ozan Dağdeviren Türkiye’nin listenin dördüncü sırada yer almasını üç başlıkta değerlendirdi.

Dağdeviren, ülkenin kolektif bir toplum olduğunu ve bu tarz toplumlarda ‘ait olma ihtiyacı’nın öne çıktığını vurgulayarak şunları aktardı:

Ait olma ihtiyacı: Türkiye bireyselden daha ziyade kolektif bir topluluk. Batı toplumları bireysel toplumlardır. Daha doğuya gittikçe Çin gibi Hindistan gibi Ortadoğu toplumlarda daha kolektif toplumlar. Kolektif toplumlarda gruba ait olmak kabul edilmek dışlanmamak önemli. İnsanlar ailede bu gruba aidiyet duygusuyla hayatlarını organize ederler.

Kısa vadeli dopamin ve ödül: Bütün teknoloji şirketlerinin optimize etmeye çalıştığı durum insanların alışkanlık haline getireceği, cebinden sürekli telefonu çıkaracağı, gözünü teknolojik aletlerden ayırmayacakları bir sistem üretmek. Sosyal medya insanlarda beklenti duygusu ve vücutta dopamin hormonunun salgılanmasına neden oluyor. Dolayısıyla insanlar internette aşırı zaman tüketebiliyorlar. Türkler daha kısa vadeli düşündükleri için bu tarz ödül/dopamin mekanizmaları bizde daha da etkili.

Statü göstergesi: Eskiden her zaman okuduğunuz okulun popüler öğrencisi olmak önemli bir şeydi. Şimdi ise aynı psikoloji aynı kolektif duygular var. Günümüzde sosyal medyada ne kadar aktifseniz o kadar etki sahibi, statü sahibi oluyorsunuz. Eskiden farklı olarak artık birisinin etki gücüne, onun sosyal medya profillerindeki takipçilerinden girip bakabiliyorsunuz. Bu yüzden bu konu bir statü gücüne dönüştü